1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Üç taraflı memnuniyet
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Üç taraflı memnuniyet

A+A-


Bütün toplum kesimlerinin bir uygulama neticesinde aynı oranda memnun olmalarını beklemek çok mümkün değil.
İnsanın doğasına aykırıdır.
Mutlaka ki birileri memnun olurken diğerleri sıkıntı duyacaktır.
Örneğin hizmet alanındaki uygulamada hizmet alanların memnuniyet oranı, diğer kesimin yani hizmet verenlerin özverili çalışmasının oranına göre artış gösterir veya azalır.
Bir restoran veya bir otel sunduğu güzel yemekler veya farklı olanakların yanında çalışanlarının müşteriyle kurdukları ilişkiye göre de değerlendirilir.
Bu gibi yerler çoğu zaman çalışanların müşterilerle kurdukları güzel ilişkiler, sundukları hizmetler nedeniyle hep dolu veya doluya yakın çalışırlar.
İşveren de çoğu zaman bu çalışan veya çalışanların verdikleri güzel hizmetin farkında olduğundan ve bu durumun işine ne kadar olumlu yansıdığını gördüğünden ödül mekanizmasını çalıştırır.
Ya maaşı fazladır o çalışanın, ya primini fazla vermiştir, ya iznine yansıtmıştır ya da farklı yöntemlerle çalışanı ödüllendirmiştir.
İki taraf da hatta üç taraf da memnundur. Çalışan da, çalıştıran da, müşteri de kendi açılarından fayda elde etmişlerdir.
Bu iş sürdürülebilirdir.
Kamuda da aynı durum vardır.
Devlet çalıştıran, memur çalışan, halk ise müşteridir, yani hizmet alandır.
Üç kesimin de memnun edilmesi mümkündür. İlle de bir taraf ‘enayicesine’ bütün özveriyi gösterecek diye bir zorunluluk yok.
Bir taraf özveri gösterirken karşılığını da ödül olarak almalıdır ki o özveri devam edebilsin.
“Ben enayi miyim?” sorusunu sordurduğunuz zaman işin kalitesi, verimliliği düşecek demektir, hatta ortada iş dahi kalmayacaktır.
Şimdi mesai saatlerinin değişmesi tartışması yaşanıyor.
Kamuda örgütlü sendikalar karşı çıkıyor, mesai saatlerinin uzayacağı endişesi taşıyorlar.
Eğer taraflardan ikisi yani devlet(hükümet) ve sendikalar kendi taleplerini doğru ve anlaşılır şekilde ortaya koyarlarsa çözüm bulmak daha kolay olacaktır.
Şimdiki mesai biçiminde evet doğrudur, öğle saatlerinde hizmet vermeye çalışan memur, aynı zamanda açlığını gidermek için bir şeyler atıştırmaktadır.
Ancak diğer yandan ilçe merkezlerinde ikamet eden birçok çalışanın da eski mesaideki gibi öğle arası yaptıklarını, çocuklarını okuldan aradıklarını, eve gidip yemeklerini yediklerini ve işe geldiklerinde de artık zaten mesainin bitiyor olduğunu da görüyor ve biliyoruz.
Devlet (çalıştıran) en verimli hizmeti verebilecek, çalışanın özverisi karşılığında ‘ödülünü’ alabileceği ve hizmeti alacak olan halkın da memnun kalacağı, yani üç tarafın da sürdürülebilir bir mesai biçimine kavuşacağı bir modeli bulabilmek o kadar zor olmasa gerek.
Ancak bilinmelidir ki ‘ay geçsin, maaş gelsin’den öte olması gereken işgücünün ve özverili çalışmanın karşılığının alınacağı sürdürülebilir bir sistem için devletin ve sendikaların ellerini taşın altına koymaları gerekmektedir.

Bu yazı toplam 1851 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar