Üç ‘TEK’, Bir ‘İKİ’...
Anastasiadis, Kıbrıs sorunu görüşme sürecinin başlaması için, içeriği kendi hassasiyeti üzerine kurulmuş bir ortak açıklama önkoşulu koydu ve görüşme süreci tıkandı
Anastasiadis, Eroğlu’nun asıl politikasının ‘iki ayrı devlet’ olduğundan yola çıkarak, görüşme masasına oturmadan Eroğlu’nun bu yönde geliştirebileceği bir stratejisinin önünü kesmek istiyor. Bu amaçla da ortak açıklamada üç ‘Tek’ üzerinde mutabakat istiyor: Tek Egemenlik, Tek Uluslararası Kimlik, Tek Yurttaşlık…
Eroğlu da, Anastasiadis’in Annan Planı’na ‘Evet’ demesine rağmen özellikle ortağı DIKO nedeniyle bu planın temel unsuru olan eşit statüde ‘İki’ oluşturucu devlet yapısını kabul etmediğini biliyor. Dolayısıyla Eroğlu, Anastasiadis’in üç ‘Tek’ine karşı kendi ‘İki’sini öne sürdü, “hade uzlaşalım” diyor.
Bu durumu politik – teknik bakış ile doğru yorumlamak gerekiyor. Eğer ortak açıklama olacaksa, taraflar içerikte uzlaşmak zorundadır. Bir taraf kendi hassas noktasına atıfta bulunmak istiyorsa, diğer tarafın da buna hakkı var; bir taraf kendi talebinde ısrarcı ise, diğer taraf da ısrarcı olacaktır. Dolayısıyla taraflar, hassas oldukları öneriler üzerinde derin düşünmeli, karşı tarafın hassasiyetine empati kurmalı ve birbirlerinin endişelerini giderici çözümlemeler bulmalıdır.
Kıbrıslı Türkler son elli yıllık sürede yaşadıklarını unutamaz, geleceğini kurarken yaşadıklarını bir daha yaşamamak hedefli bir strateji ve taktik izleyecektir. Kendi kendini öyle veya böyle yönetmeye başlamışsa ve bunda ne kadar başarılı olduğu tartışılsa da, gelecekte kendi coğrafyasını kendi yönetmek isteği geçerli bir veri tabanıdır. Bütün mesele, Kıbrıslı Türklerin bu isteği ayrılıkçı değil, birleştirici yönde tutmasıdır; yani kendi oluşturucu devleti ile federal bütünleşmeyi kabul etmesidir. Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu bu kabulü yapmıştır ve liderleri Eroğlu buna aykırı olsa bile görüşme masasında bunu gerçekleştirmeyi görüşeceğine kendini uluslar arası toplum nezdinde bağıtlamıştır. Kıbrıs Rum tarafının ‘iki eşit statüde oluşturucu devlet’li bir atıfa tepki duyması, kırmızı görmüş boğa gibi davranması doğru bir yaklaşım değildir, sürecin ilerlemesi ve sonuçlanması için bir tehdittir.
Kıbrıs Rum tarafının talebi olan üç ‘Tek’ de haksız ve zeminsiz değildir. Evet, yeni federal Kıbrıs uluslar arası olarak tek egemenliğe, tek yurttaşlığa ve tek kimliğe sahip olmalıdır. Ve egemenlik de bölünmez olmalıdır. Asıl odak da ‘Tek Egemenlik’tir. Bilimsel politika olarak bir devletin uluslar arası nitelikleri böyle olur. Ancak sorun çok etnikli devletlerde, nufus olarak çoğunlukta olan etnik halkın, diğerleri üzerinde tahakküm kurması olasılığıdır. Böyle bir durumda nufusu az onlalar mevcut devlet içinde sorunları aşamazsa başının çaresine bakmak zorunda kalıyor, yani ayrılıkçı oluyor… Kıbrıslı Türkler bunu 1963’de yaşadı ve cumhuriyetin kurumlarından ayrıldığında uluslar arası nitelikte bir politik yapıya sahip olamamanın acısını biliyor. Ve ‘bölünmez tek egemenliği’ eline almış olanların kendisine karşı ne kadar insafsız olabileceğini de biliyor. Kıbrıslı Rumların buna empati duyması gerek.
Dünya politik tarihine bakıldığında da bir – iki devlet dışında tüm devletlerin hiçbir değişikliğe uğramadan yüz yıl bile yaşamadığı görülüyor. Devletlerin oluşturdukları birliktelikler de uzun süreli olamamış, örneğin Sovyetler Birliği 75 yılda dağılmış. Dolayısıyla, oluşacak AB üyesi federal Kıbrıs cumhuriyetinin uzun süreçte başına neler gelebileceğini de taraflar düşünmek zorundadır. Bölünmez egemenlik olsun ama Kıbrıs devleti kendi içinde değişimlere uğrarken, değişim sayıca fazla olan tarafın daha egemen olması sonucuna gitmemeli, sayıca az olan taraf böylesine girişimler nedeniyle bölünmez egemenlik kurbanı olmamalı…
Kıbrıs’ın üye olduğu AB’nin birlikteliğinin daha ne kadar sürdüreceği de belli değil; zaman - zaman da birlikteliğini koruma krizleri yaşadığı biliniyor. AB’nin dağılması halinde, Sovyetler’in dağılması sonunda Abhazya’nın veya Osetya’nın yaşadıkları da ders olarak not edilmeli. AB’nin dağılması halinde, federal Kıbrıs’ın yapısının bölünmeden devamı temin edilmeli, AB’ye devredilmiş egemenlikler gene bu ortak devlete ve onun kurucun devletlerine geri dönmelidir.
Dolayısıyla, üç ‘Tek’ olmalı ama bu üç Tek’in taraflarca suistimal edilmemesi için de önlem alınmalı. Bunun yolu da kurulacak birlikteliğin temelinde tarafların ekonomik – siyasi – sosyal olarak birbirine karşılıklı bağımlılığı olması ve dolayısıyla, birliktelik uyumlu giderse, taraflar sürdürülebilir mutluluk içinde yaşayacak, uyumsuzluk halinde her iki taraf da zarar görecek olmasıdır. Bunu başarmak için de taraflar önce üç ‘Tek’ ve bir ‘İki’ üzerinde mutabık kalmalı ve karşılıklı endişelerini giderecek, yani bu kabulün altını dolduracak çözümlemeleri bulmak için görüşmeye oturmalıdır.
Ortak açıklamada taraflar gol atamadı, durum sıfır – sıfır berabere gidiyor… Gollü veya golsüz ama eşit ve berabere bitsin ve oynayanlardan başka herkes için zevksiz olan bu maç bir an önce bitsin… Merak ve heyecanla beklenilen federasyon maçı için taraflar sahaya çıksın.