Üçlü Görüşme
BM Genel Sekreterinin daveti üzerine, iki Lider ile 25 Kasım’da Berlin’de gerçekleştirilecek “üçlü görüşme”nin, sıradan bir sohbet toplantısı olmayacağı kesindir. BM Genel Sekreteri Guterres, Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı ve Kıbrıslı Rum Lider Sayın Anastasiadis’te sorunun çözümü yönünde istek ve kararlılık görmemiş olsaydı, bu tür bir toplantıya girişmezdi. BM kurumunun Kıbrıs yüzünden bir kez daha yıpranmasını ve toplantının başarısızlıkla sonuçlanmasına kimse izin vermez.
İçerik bir yana şekil itibarıyla da olsa tarafların masadan eli boş kalkmayacağını düşünmek, bu bağlamda mümkün.
Ortada bir kilitlenme olduğu açıktır. Bu kilidi açacak olan kişi ne Sayın Akıncı ne de Sayın Anastasiadis’dir, doğrudan Sayın Guterres’tir. Eğer güçlü bir üst irade, var olan sorunların üzerine gitmezse, sorun olduğu yerde uzun süre kalabilir. BM dışında başka bir üst iradenin de, taraflar arasında adil bir denge oluşturamayacağına göre, iş BM’ye düşüyor.
Bu noktada esas cesaretli davranması ve taraflara uzlaşı noktasını göstermesi, yol haritasını ortaya koyması ve müzakerelerin başladığı günden bugüne oluşan dosyayı koruması gereken BM’dir.
Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın böyle bir noktada, karşı taraftan öte BM’yi zorlaması, sürecin tetiklenmesi ve kalıcı adımların atılması anlamında çok önemlidir. Elbette BM demek sadece Sayın Guterres demek değildir. Bu bağlamda, Güvenlik Konseyi üyeleri özellikle de İngiltere, ABD ve Rusya çok önemli.
İçerik açısından referans şartlarının oluşturulamamasını doğrusu çok anlaşılmaz bulmuyorum. Zaten o noktada uzlaşı sağlansa sorun çözülecek. Dolayısıyla referans şartları denilen kurgu, bizi çözüme taşıyacak ilkeler manzumesinden başka bir şey değil. Ve burada müzakere yapısının altı başlığının aslında nasıl ve hangi bağlamda sonuçlandırılacağı öngörülecektir.
Kritik konu Güvenlik ve Garantilerde Kıbrıslı Rum Lider Anastasiadis’in uzlaşmaya kapalı bir tutum içerisine girmiş olması ve karşılığında Kıbrıslı Türkler için en hassas konu olan siyasi eşitlik üzerinden diplomatik oyun oynamaya kalkışmasıdır. Zaman kazanarak, Türk tarafının bu konuda geri adım atmasını bekliyor.
Temel bir parametre olan siyasi eşitlik konusunun tartışma konusu olmaktan mutlaka çıkarılması gerekiyor. Güvenlik ve garantiler konusunda ise, yeni bir güvenlik rejimi tesis edilmesi ve yeniden değerlendirmeye açık dönemli bir garanti sistemi sorunların çözümünü sağlar. Gerisi gelir.
Bu yapıyı zorlayacak olan üç unsur var: 1. BM kurumu 2. Toplumların barış mücadelesi 3. Birinci ve ikinci maddeye etki yapabilecek bir müzakere stratejisi ve liderlik.
Bu bağlamda, “Üçlü Görüşme”nin, ileriye dönük önemli açılımlarla sonuçlanmasını beklemek mümkün.