Ucuz-luk
Eskiler “ucuz etin yahnisi yavan olur” der.
Yavan…
Yani tatsız.
Yani tuzsuz.
Yiyene keyif vermeyen…
‘Saman gibi’ adeta…
Bu yüzden ‘ucuz et’i tavsiye etmezdi eskiler…
Yediğinin tadı-tuzu olmalı, keyif vermeli…
Tabii paran varsa!..
* * *
Bu laf tabii ki sadece bildiğimiz –ve aşırı pahalı olduğu için artık çok da yenilemeyen- ‘et’i tarif etmiyor.
Hayatın her alanındaki ‘ucuzluk’ bu özlü sözün içinde var.
Şimdi zaman değişti. Artık ‘ucuz et’in tatsızlığı, tuzsuzluğu pek konu edilmiyor.
Hatta ‘ucuz’ ile ‘pahalı’nın, ‘kaliteli’ ile ‘ıskarta’nın birbirine karıştığı bir devirde yaşıyoruz.
Belki de bu yüzden unutuldu, gitti bu atasözü…
* * *
Revaçta olan ‘ucuz işler’ artık…
Yavanmış, tatsızmış, tuzsuzmuş, renksizmiş, kalitesizmiş hiç ama hiç önemi yok!
Hatta böyleleri ‘iş’ yapabiliyor.
Ucuzladı yani hayat…
Maddi anlamda değil bu ‘ucuzlamak’…
İnsanlık ucuzladı!
* * *
İlişkiler ucuzladı: Kim kime dumduma!..
Güven duygusu ucuzladı: “Babana bile güvenme” diyorlar, boşuna mı?
Duygular ucuzladı: Herkeste aşk, herkese aşk da hangisi sahici? Ağlama sızlama çok ama yarım saat sonra ağlayan göbek atıyor sosyal medyada paylaştığı fotoğrafta…
Meslekler ucuzladı: Ortalık ‘o işin erbabı’ doldu, kıdemi, eğitimi, görgüsü, bilgisi ne kadar belirsiz olsa da…
Diploma ucuzladı: Almayan kalmadı, lisansı, masteri, doktorası… Bir de ‘her konuyu bilen’ler türedi. Böyle çok ‘profesör’ var.
İnsan hayatı ucuzladı: İş kazaları bundan değil mi? Nasılsa ‘arz’ çok! Biri ölse, bini var.
Her şey ucuzladı artık…
Tadı, tuzu yokmuş, kimin umurunda!
* * *
Ucuz artık her şey…;
Fiyatlar hariç!..
Ucuza seviyor, ucuza kızıyor, ucuza işsiz kalıyor, ucuza çalışıyor, ucuza ölüyoruz.
Yavan oldu yaşam.
Tadı giderek azalıyor her şeyin…
Tuzu da…
Yağı da…
Afiyet olsun!