1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Uğur Güçlü; “Nerede olduğumuzun değil ne yaptığımızın önemi vardır”
Uğur Güçlü; “Nerede olduğumuzun değil ne yaptığımızın önemi vardır”

Uğur Güçlü; “Nerede olduğumuzun değil ne yaptığımızın önemi vardır”

Uğur Güçlü; “Nerede olduğumuzun değil ne yaptığımızın önemi vardır”

A+A-

 


Simge Çerkezoğlu

Uğur Güçlü, namıdiğer Vahşi, yirmi yıldan bu yana müzikle uğraşıyor. Lise yıllarına dek uzanan müzik geçmişine şahitlik ettiğim arkadaşım, müziği daima hayatının merkezine koyan bir isim oldu. Neyse ki bu çabaları sonuçsuz kalmadı. Bu süreçte hem iyi bir baterist oldu, hem de hayatını müzisyenlikle kazanma şansını yakaladı. Onunla ne kadar gurur duysam eksik kalır.

Öncelikle Uğur’la sohbetimize benim de şahitlik ettiğim müzik yolculuğunu konuşarak başlıyoruz. Birlikte geçmişi hatırlıyoruz.
“Lise yıllarına tekabül eden bir müzik geçmişim var. Bu da sanırım yirmi yıl öncesine uzanıyor. Lise orkestrasının kurulmasını fırsat bilerek müzik odasında bulduğum derme çatma davul setini bir araya getirerek kendi imkânlarımla davul çalmaya başladım. O zamanın imkânları müsait değildi. Bu çabalar daha çok amatör düzeyde gerçekleşen çabalardı ama zamanla sanırım bu işe olan tutkum ve isteğim beni bu günlere taşıdı.”

“ENSTRÜMAN ÇALDIKÇA YENİ ŞEYLER KEŞFETTİM”

O günden bugüne gösterdiği gelişimi de değerlendiren sanatçı kararlılığın isteklerimizi gerçekleştirmede ne denli önemli olduğuna da vurgu yapıyor.
“Arada geçen yıllarda farklı müzik grupları ve farklı müzisyen arkadaşlar edinerek sürekli kendimi yenileyip farklı deneyimlerde bulunarak bugünlere geldim. Hep daha nitelikli şeyler çalmaya çalıştım. İlk başta hiçbir şey bugünkü gibi değildi. O nedenle de biraz zaman kaybı ile bazı bilgilere ulaştım. Kendimi geliştirmemin temel nedeni sürekli davul çalmamdı. Sanırım bir enstrüman konusunda kendimizi geliştirmek istiyorsak işin sırrı tam da bu. Onu çaldıkça yeni şeyler keşfettim. Elbette 1995 yılından bu yana Lefkoşa Belediye Orkestrası’nda çalıyor olmamın da buna katkısı oldu. Müziği icra etmek ve müziğin araçları ile nasıl yapıldığını keşfetmek, bir orkestra ile çalışmak, çok sesli müziğin olduğu ortamda bulunmak bu günlere gelmeme neden oldu. Belki de benim hayatımdan kararlılık ve sebatla her şey olabilir gibi bir ders çıkarabiliriz. Hala müziğe karşı aynı istek ve kararlılığı hissetmekteyim. Tabii ki insan kararlı ve istekli olunca bunun her noktada getirisi oluyor. Müzikle iç içe olmak bana her gün yeni deneyimler kazandırıyor. Her gün yeni müzisyenlerle tanışma ve onlarla çalışma şansına sahip oluyorum. Onlarla olmak hayat ve müzik anlamında beni daha iyi yerlere taşıyor. Bunun örnekleri yakın zamanda tanıştığım Türkiyeli müzisyenler Cenk Erdoğan ve Elif Çağlar’dır.”

Sanatçıların en büyük sıkıntısı hayatlarını kazanmak için ikinci bir iş yapmak durumunda oluşlarıdır. Bu anlamda Uğur çok şanslı bir isim çünkü o tam zamanlı bir müzisyen…
“Ben hayatımı müzikle kazanmayı başaran biriyim. Bu nedenle de çok şanslı olduğunu hissediyorum. Tam zamanlı müzisyenlik yapıyorum. Ülkemiz şartlarında bunu başarmak çok zordur. Herkes de bunu yapamaz. Doğrusu bunu başardığım için de çok mutluyum. Bundan sonra da hayatımı bu şekilde devam ettireceğim. Tabii ki bunun da hayatımda avantaj ve dezavantajları var. Yine de ben bu durumun avantajlarını öne çıkararak yaşamayı tercih ediyorum.” 

“KENDİMİ DAHA ÇOK CAZ MÜZİĞİNE YAKIN HİSSEDİYORUM”

Uğur bir müzik tarzı seçmenin doğru olmadığını düşünse de dönüp dolaşıp kendini caz müziğe yakın görüyor…  
“Özellikle herhangi bir müzik tarzı üzerinde durmayı çok doğru bulmuyorum. Elbette her zaman müziğin nitelikli olanlarını, emek verilmiş ve duygu paylaşılmış olanlarını işin ticari boyutundan çok daha fazla tercih etmekteyim. Tabii ki, meslekle hayatınızın her alanında bu denli müzikle uğraşınca onu en derin, en nitelikli şekilde icra etmek için de uğraşıyorsunuz. Bu durum bir anlamda müzikte caz etkisi olarak da nitelendirilebilir. Bu nedenle de caz temelli müzik benim daha çok benimseyebileceğim bir tarz. Yine de bunlara çok takılmak yerine bu güne kadar çaldığımız her şeyin parçamız olduğunu anlamak, daha çok kendi müziğimizi yaratmak ve her şeyden biraz alıp kendi renginizi de insanlarla paylaşmak önemlidir diye düşünüyorum. Bunun sonucunda da esas olan tüm bu etkileşimlerden oluşan kendi müziğimizi yaratmak gibi görünüyor. Örneğin bu yıl ben Inside Out diye bir beste yaptım. Ben dünyanın kuzeyine gittikçe her şeyin daha iyi olduğunu düşünüyorum, onların melodilerini daha çok benimsiyorum. Bu parçada da etkileşimim, kuzey taraflarından beğendiğim müziklerin etkileşimi oldu. Buna daha çok ritmik öğeleri yoğun olan müzik tarzı diyebiliriz.”

 

DOĞRU ELEMENT DOĞRU SONUÇ

Her konuda olduğu gibi müzikte de esas olan egosuz yaklaşımlar…
“Esas olan doğru, insan egosundan uzak ve insanlara güzel müzik duyurma kaygısı güden eserler icra etmek. Elbette arada geçen yıllarda pek çok albümde yer aldım. Kendi kendime uğraştığım, kayıtlar yaptığım çalışmalarım var. Zaman içinde bunları derleyip bir albüm yapmayı da hedefliyorum. İnsanın kendine ait bir şeyi dinleyicileri ile paylaşması çok özel duygu. Ben inanıyorum ki mükemmeli yaratmak için etrafımızda bir sürü element bulunur. Bizse yaratmak istediğiniz şeye karşılık o elementlerin hangileri ile çalışmak istediğimizi seçersiniz. En doğru elementlerle çalışırsanız en doğru sonucu alırsınız.”


Biliyorum ki Uğur çok seyahat ediyor. Sıklıkla dünyanın farklı noktalarına giderek, farklı müzisyenleri dinliyor. Bu noktada merak ediyorum. Acaba keşke başka bir ülkede müzisyen olsaydım diyor mu? Gülüyoruz.
“Kesinlikle ben burada olduğum için Uğur Güçlü’yüm. Bu coğrafyanın insanı olarak doğdum. Tabii ki eski izole yapı içinde kesinlikle ve defalarca keşke burada olmasaydım dediğim oldu. Başka müzisyen arkadaşlarım da bunu demiştir. Yine de 2003 yılından sonra geçişlerin başlaması ve teknolojinin de gelişmesiyle beraber nerede olduğumuzun değil ne yaptığımızın önemi vardır algısını geliştirdim. İnanıyorum ki dünyanın farklı ülkelerinde örnek aldığımız sanatçıların da hayatlarında her gün şikâyet ettikleri konular var. Onların da beklentileri doğrultusunda ulaşmak istedikleri hedefleri ve bu doğrultuda karşılaştıkları zorluklar var. Burada örnek alınması gereken durum zorlukların üstesinden gelmektir. Zaten içinde bulunduğumuz bu teknolojik ortam içinde farklı sanatçılara ulaşıyoruz. Onlarla rekabet etme şansına ve kendimizi sürekli geliştirme şansına ulaşıyoruz. Bu da bizi daha iyi şeyler yapmaya itiyor. Buradaki müzisyen arkadaşlarımın her biri dünya standartlarında sanatçılar. İletişimin bu denli gelişmesi kolaylıkla istediğimiz her şeye ulaşmamıza imkân yaratıyor ve burada olmak çok da sorun yaratmıyor.”


“ESAS OLAN YAPTIĞIMIZ MÜZİĞİ NE KADAR AKTARABİLDİĞİMİZ”

Bir müzisyen özellikle de sahne performansı sergilerken kim için müzik yapar. Bu benim en çok merak ettiğim konuların arasında geliyor.
“Esas olan kişisel egodan uzak ve insanlara güzel müzik duyurma kaygısı güden müzik icra etmek. Sahne veya stüdyo aşamasında yaptığımız şeyin samimi olmasının dinleyici ile buluşmasında önemli bir rolü olduğu kanısındayım.  Zaten samimiyetimiz müziğimize de yansıyacaktır. Elbette arada geçen yıllarda pek çok albümde çaldım. Kendi kendime uğraştığım, kayıtlar yaptığım çalışmalarım da var. Zaman içinde bunları derleyip bir albüm yapmayı hedefliyorum. İnsanın kendine ait bir şeyi dinleyicileri ile paylaşması çok özel bir duygu. İnanıyorum ki mükemmeli yaratmak için etrafımızda bir sürü element bulunur. Sizse yaratmak istediğiniz şeye karşılık o elementlerin hangileriyle çalışmak istediğinizi seçersiniz. En doğru elementlerle çalışırsanız en doğru sonucu alırsınız.”

Bu haber toplam 3004 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 256. Sayısı

Adres Kıbrıs 256. Sayısı