Ukraynalı DJ
Ukraynalı DJ
Simge Çerkezoğlu
Kendini Miss Olee olarak tanıtıyor. Dünya da onu öyle tanıyor. Gerçek ismi Olga, DJ’lik ve elektronik müzik yapımcılığı ile uğraşıyor. O Ukraynalı genç bir kadın ve erkeklerin hüküm sürdüğü bu meslekte kadın olarak müziğiyle öne çıkıyor. Müzik için “hayatım, her şeyim” ifadesini kullanıyor, yaptığım her şeyde ve ruhunda müzikle yaşadığını söylüyor.
************
KIBRIS’A GELİŞ VE AŞK
O Lee ile konuştukça mesleği kadar hayata dair seçimleri de hayli ilgimi çekiyor. O bir DJ ama yine de bir kadın ve yolunun Kıbrıs’a nasıl düştüğünü anlatmaya başlıyor. Bu yol onun için aşktan geçiyor. Hem de sadece müziğe olan aşkından değil… “Şu anda bir Kıbrıslı Türk’le nişanlıyım, o benim erkeğim ve aşkım. Çok yakında evleneceğiz. Artık dünyadaki yerim burası. Kıbrıs’a DJ’lik yapmak için geldiğim sırada bir partide tanıştık. Zaten geldiğim andan itibaren bu ülkeyi çok sevdim. Bir süre gidip döndükten sonra burada yaşamaya karar verdim”. O anlattıkça ben aynı yerde mi yaşıyoruz diye düşünmeden edemiyorum. Belki de bir kulaklık ve eğlenen insanlar bir ülkeye dair algıyı tamamen değiştirebilir diyorum ve yeniden ona kulak veriyorum. “Akdeniz bana göre dünyadaki en iyi yer. Ada için de aynı şey geçerli. Kıbrıs’ın insanları çok iyi, havası, doğası ve yiyecekleri harika burayı seviyorum. Yaklaşık dört yıldır burada yaşıyorum ve ülkeme dönme gibi planım yok. Kıbrıs benim evim. Burada yaşamayı çok seviyorum. Benim için inanılmaz değişik bir deneyim.”
****************
NASIL DJ OLUNUR
Özel hayatından biraz uzaklaşarak yeniden DJ olmasına ve bu kararı vermekteki etkenleri sorgulamaya devam ediyorum. O Lee için mesleği seçmekteki esas neden müziğe olan aşkı. Heves olarak başladığı DJ’lik ise zamanla onun için mesleğe dönüşmüş.
“Bu denli zevk aldığım işten para kazanmak benim için büyük keyif. Şu an mesleğim bu ve çok da mutluyum” Müziğe olan ilgisini sorduğumuzda ise anlattıkları, müzikle birlikte büyüdüğü gerçeğini ortaya çıkarıyor. Bir anda adeta çocukluğuna gidiyor. Yüzünde kocaman bir gülümseme yerleşiyor. “Annemle babam da müzisyendiler. Annem piyano, gitar ve viyolonsel çalarken babam da gitar ve akordeon çalıyordu. Tüm çocukluğum bir şekilde müzikle geçti. Evimiz müzik aleti doluydu.” Doksanlı yılların başında hayatına elektronik müziğin girdiğini söyleyen O Lee, dünyaca ünlü DJ Sasha’dan çok etkilendiğini sözlerine ekliyor. Yine onu heyecan sarıyor.“Elektronik müzik hayatıma gireli yaklaşık yirmi beş yıl oldu. Çok DJ’den etkilendim ancak en çok Sasha’dan etkilendim diyebilirim. Daha sonra hayat hikâyesini de öğrenince evet dedim ben de bu işi yapmalıyım.”
*********************
ERKEK EGEMEN MESLEKTE KADIN OLMAK
Elektronik müzikle uğraşmak, hele de bir kulüpte performans sergilemek günümüzde bile çok erkeğe özgü meslek olarak algılanıyor. O Lee da bu durumdan bir şekilde nasibini alıyor. Kadın olmanın bedelini ödüyor ve deneyimlerini şöyle anlatıyor. “Elbette zaman zaman bazı sıkıntılar oluyor. Çoğunlukla bu sektörde erkekler çalışıyor. Kadınlara göre daha baskın ve sayıca çoklar. Bu nedenle kadının varlığını göstermesi ve kendini ispatlaması zor oluyor.”
RUHUMU MÜZİĞİME KATIYORUM
Günümüzde çok popüler olan ve ilginin gittikçe arttığı elektronik müzik, aynı zamanda farklı tarzları ve isimleri de bünyesinde barındırıyor. O Lee bana hem bu müzik türü ile ilgili bilgi veriyor hem de kendinin hangi tarza daha yakın olduğunu açıklıyor. “Ben özellikle house müzikle uğraşıyorum. House müzik çok seksi, içinde davullar ve çok güzel sesler var. Daha fazla zeka isteyen ve karmaşık bir müzik tarzı olduğunu düşünmekteyim.” Günümüz müzik marketlerinde elektronik müziğin önemini sorduğumuzda ise O Lee gelecekten çok umutlu görünüyor. Nedenini şu sözlerle açıklıyor.“Artık DJ’lerin ve elektronik müziğin gücü çok fazla. Bir performans için bile çok ciddi rakamlar ödeniyor. Elektronik müzik artık bu sektörün büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Yapımcılar her gün bu tarza yenisini ekliyor. Yeni besteler yapıyor. Diğer müzik tarzları da elektronik müzikten etkileniyor, onu kullanıyor.”
“ELEKTRONİK MÜZİĞE İLGİ AZ”
Merak etmeden edemiyorum ve bu kadar müzik bilgisine karşı kendi besteleri olmalı diye düşünüyorum. O Lee beni doğruluyor. Hatta internetten satın alabileceğimi bile söylüyor. “Benim kendi bestelerim var. Hatta internetten trackları dinleyebilir ve isterseniz satın alabilirsiniz. Bazılarında sesimi de kullanıyorum. Tam olarak şarkıcı olduğumu söyleyemem ama şarkı söyleyebiliyorum. Bu yılbaşında çalışmalarıma yenilerini eklemeyi planlıyorum.” Kendi farkını ruhunu müziğine katmak olarak açıklıyor. Tüm aşkını ve hislerini bestelerine yansıttığını söylüyor ve anlatmaya devam ediyor. Bu arada Kıbrıs’ta elektronik müziğe olan ilgiyi de konuşuyoruz. Tahmin ettiğim gibi o da henüz yeterince anlaşılmadığı kanısında benimle hemfikir. “Kıbrıs’ta elektronik müziğe ilişkin temel sıkıntı yeterince dinleyicinin olmayışı… Güney Kıbrıs biraz daha iyi ama kuzeyde henüz yeterince kabul edilebilirliği yok. Çoğu insan MTV’de favori olanı, kulaklarına aşina gelen müzikleri tercih ediyor.” O Lee’ye göre Kıbrıslı Türkler yeni şeylere zihinlerini biraz kapatmış durumda. Onun esas çabası ise onları bu müziğe yakınlaştırmak, etkinlikleri artırmak.
***********************
İÇ SAVAŞIN İÇİNDE UKRAYNA
Ukraynalı birisi ile konuşup da siyasetten bahsetmeden sohbeti tamamlamak mümkün değil. Ülkesinde yaşanan gelişmeleri ve onun bu durumu nasıl değerlendirdiğini merak ediyorum. Sohbetimizden bu yana ilk kez gözleri gölgeleniyor. İnsan ne kadar farklı bir dünyada yaşarsa yaşasın, mesleği ne olursa olsun sanırım kendi ülkesine karşı duyarsız kalamıyor. “Ülkemde şu anda çok büyük siyasi problemler var. Özellikle de Rusya ile ciddi sorunlar yaşıyoruz. Ailemin tamamı ve dostlarım orada. Barış içinde olmalarını temenni ediyorum. Hepimiz insanız, savaşmak yerine birbirimize sahip çıkmalıyız. Ukraynalı olarak Rusya’ya bağlanmayı istemiyorum. Ülkem özgür bir yer. Rusya’nın neden bu baskıları bize yaşattığını anlamıyorum. Sanırım bizi yeniden topraklarına katmak istiyor. Onun oyuncağı gibiyiz, bizimle oynuyor. Güçlü olmak için Rusya’ya ihtiyacımız yok. Ukrayna Avrupa’ya ve Avrupa Birliği’ne dahil olmalı. Böylece daha sivil ve demokratik bir ülkeye dönüşebilir. Fakat şu anda ülkede ciddi bozulma yaşanıyor, iç savaşla boğuşuyoruz. İhtiyacımız olan daha fazla demokrasi ve daha iyi yaşam standartları.” Sohbetimiz bu sözlerle tamamlanıyor. O kulaklıklarını takıp bilgisayarının başına geçiyor. Böylece bu ülkede sadece mutluluklara şahit olduğu ışıklı dünyasına geri dönmüş oluyor… Duyguları yüzünden okunuyor.