Ülke olarak mutsuz ve tatsız bir bayram geçirdik. Başlıca nedenleri şunlardır…
Halkımızın çoğunluğu, Ramazan bayramını, yaşanan birçok olumsuzluktan dolayı mutsuz, tedirgin ve buruk bir ruh hali içinde geçirdi. Bunun başlıca nedenlerine aşağıda değineceğim.
Döviz dalgalanmaları, TL’nin değer kaybetmesi, KKTC ekonomisini Türkiye’ye kıyasla daha fazla etkilemektedir. Ülkemiz piyasasının dövize endeksli ve ithalat ağırlıklı olması nedeniyle, kurların yükselmesi piyasada pahalılığı daha da artırmaktadır.
Döviz kurlarının yükselmesi, KKTC’de de enflasyonu da yukarıya çekmektedir.
Döviz kurlarında ve petrol fiyatlarında görülebilecek artışlar, başta akaryakıt, gaz ve elektrik gibi temel girdi maddelerinin ve tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarında yükselişler yaratmaktadır.
Türkiye’deki siyasi gerginliklerin sona ermemesi, piyasaların dengeye gelmemesi ve TL’nin değer kaybının sürmesi, halkımızı mutsuz etmektedir. Döviz kurlarının yükselmesi, döviz borcu olan vatandaşlarımızı da oldukça endişelendirmektedir.
Öte yandan, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) tarafından yapılan açıklamaya göre, elektik tarife ücretleri yüzde 11.66 oranında zamlandı. Zamlı ücretler 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.
Elektriğe zam gelmesi, girdi maddesi olması nedeniyle, hem tüm mal ve hizmetlere zam olarak yansıyacak, hemde halkın kullandığı elektrik faturaları zamlanacaktır.
Ülkemizdeki bir başka huzursuzluk konusu da, Milli Eğitim Bakanlığı’nın disiplin tüzüğü üzerinden yarattığı kaos ile toplumsal kutuplaşmalara yol açmasıdır.
Çocukların siyasi bir malzeme olarak kullanılması, halk arasında bir kutuplaşma yaratmakta, Öğretmenlerimizin hedef gösterilmesine ve onlara yönelik haksız saldırılara yol açmaktadır. Bütün bunlar, toplumun çoğunluğu tarafından, laik ve çağdaş eğitime müdahale şeklinde algılanmakta ve eğitim sistemimize zarar vermektedir.
Hükümet’in, disiplin tüzüğünü geri çekmesi doğru bir karardır. Ancak, Eğitim Bakanlığı ve tüm paydaşlar yasalar çerçevesinde hareket etmelidir.
İrsen Küçük Ortaokulundaki son olaylarda, Eğitim Bakanlığı yetkilileri tarafından öğretmenlere baskı uygulanması büyük tepki çekmiştir. Tekrarlanmaması gerekmektedir. Ayrıca, halkımızı, bazı din görevlilerinin veya başka kimselerin tehdit etmesine, bölmesine fırsat verilmemelidir.
Hükümet, bugüne kadar yaşananları iyi yönetememiştir. Bu konuda, sağduyulu yaklaşım sergilemeli ve toplumun daha fazla gerilmesine yol açacak, öğretmenlerin saygınlığını zedeleyecek eylem ve kararlardan kaçınılmalıdır. Ayrıca, öğrencilerin eğitim kayıpları da mutlaka giderilmelidir.
Bu bayram döneminde, halkın çoğunluğu ekonomik sorunlarla ve pahalılıkla da boğuşmuştur. Borcu olanlar borcunu ödemekte zorluk yaşamakta, kredi kartı borçları da, günden güne artmaktadır.
Son dönemde, döviz kurlarının da oldukça yükselmesiyle, ülkede önümüzdeki günlerde, pahalılık daha da artacak, tüm mal ve hizmetlerde zam yağmuru başlayacak, satın alma gücü düşmeye devam edecektir.
Bu çerçevede, ülkemizde, bayram döneminde de mutsuzluk hakimdir ve halkımız, ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak bunalmış durumdadır.
Halkımızın çoğunluğu, böyle olumsuz bir ortamda, eski bayram günlerini ve özellikle çocukluğundaki bayramları hatırlamakta ve özlemektedir.
Geçmişte, fakirlik vardı, göçmenlik vardı. Ama, insanlar daha mutlu, bencillikten uzak, aza kanaat getiren bir ruh hali içindeydi. Bugüne göre, daha çok sevgi ve saygı vardı. Geçmişe özlem, muhtemelen bu nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Yazımın sonunda, tekrardan vurgulamak istiyorum ki, laik ve demoktratik eğitimden vazgeçmemizi kimse beklemesin. Bu konuda, Anayasa kuralları çok nettir ve taviz verilemez. Atatürk ilke ve devrimleri her zaman pusulamız olacaktır.
Toplumsal huzurumuzu bozmaya çalışanlara inat, saflarımızı sıklaştırıp, birlik ve dayanışma içinde olmalıyız. Bu uğurda mücadelelerden de kaçınılmamalı, geri adım atılmamalı ve tehditlere boyun eğilmemelidir.
Kimsenin, nefret, tehdit ve ayırımcı dil kullanarak insanlara hakaret etmesine, hatta ülkeden kovmaya yönelik söylemler kullanmasına izin verilmemelidir. Halkı, kin ve nefret söylemleri ile tahrik etmek de suçtur. Bunu yapanlar, yasalar çerçevesinde gerekli cezayı almalıdır.
Kıbrıs Türk halkı yaklaşık 500 yıldır, bu adada, dilini ve dinini koruyarak var olmuştur. Bu halkın ulusal bilinç ve din konularında ders almaya ihtiyacı yoktur. Bu konularda ahkâm kesmek, hariçten gazel okumak, hiç kimsenin haddi değildir.
KKTC, laik, demokratik bir hukuk devletidir. Bu ülkenin ve halkın takip ettiği en doğru ve gerçek yol, bilim ve çağdaş uygarlık yoludur. Bunun dışındaki yollar, karanlık ve çıkmaz sokaktır.
Bayramda bizi derinden üzen olaylardan biri de, Kıbrıs sevdalısı, Atatürkçü, devrimci ve hümanist sanatçı, sevgili Volkan Konak’ın çok sevdiği Kıbrıs’ta sahnede şarkı söylerken, aramızdan ayrılmasıydı. Hatırası ebedidir. Ruhun şad olsun güzel insan...