“Ülkemiz neden kendi ekonomisi ile ayakta olmasın?”
Vergi ve Gelir Dairesi’nin 2018’e dair yayımladığı listede vergi rekortmeni olarak üçüncü sırada yer alan Mustafa Hacı Ali YENİDÜZEN’e konuştu, ekonomiye dair görüşlerini anlattı
Tanınmış iş insanı Mustafa Hacı Ali, vergi ödemenin her işletmecinin yükümlülüğü olduğunu belirtti, “ülke ekonomisinin kendi ayakları üzerinde var olabileceğine, bunun için çaba sarf edilmesi gerektiğine” dikkat çekti.
“KKTC kurulduğundan beri, Türkiye’den katkılar alınıyor. Bir şirket kurulacağında, borçlanılır, ancak zamanla o borç ödenir ve şirket kendi ayakları üzerinde durmaya başlar. Biz hala bunu başaramadık”
“Sürekli olarak katkı bekleyeceğimize, üretsek ve ülkemize sahip çıksak, kendi ekonomimizi sağlayabiliriz”
“İşsizlik var deniyor, münhallere başvuru yok”
“Herkes devlette çalışsın istiyor, ancak özel sektör ne olacak? İnsanlar başarılı olmak için ‘rahatlığından’ ödün vermeli…”
“Ülkemiz artık diğer ülkelerden yardım beklemek yerine, kendi kaynağını yaratmaya çalışarak ekonomisini canlandırmalı, üretime destek olunmalı. Bir ülke üretirse kazanır”
Dila ŞİMŞEK
Maliye Bakanlığı’nın 2018’e dair açıkladığı vergi listeleri tablosunda üçüncü sırada yer alan iş insanı Mustafa Hacı Ali, ülke ekonomisinin ‘artık kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini’ söyledi.
YENİDÜZEN’e konuşan Hacı Ali, vergi ödemenin her şirket ve şahsın, topluma ve ülkesine karşı en büyük yükümlülüğü olduğunu ifade ederek, “İş insanları vergisini tam ödeyecek ki, bu ülkemize hizmet olarak geri dönsün” dedi.
Hacı Ali şirketlerinin direktörü, iş insanı Mustafa Hacı Ali, 2018 yılında 11 Milyon 631 Bin 449 TL gelir elde etti, 1 Milyon 289 Bin 695 TL vergi ödedi.
İnşaat, emlak ve tavukçuluk sektörlerinin başını çeken Hacı Ali, ülke ekonomisine dair görüş belirterek, yurtdışından gelen katkıların beklenmesi yerine, kaynak oluşturularak kendi ekonomimizin yaratılması gerektiğine vurgu yaptı.
Hayat boyu çalıştığını, girdiği her işte öğrenmek için çaba sarf ettiğini söyleyen Hacı Ali, “Bir insan için en önemli şey, güvenilir olmasıdır. Kişinin güvenilir olması onu bir yerlere taşır. İnsan ilişkilerini saygı ve güvene dayalı tutmaktır asıl mesele…” diye konuştu.
“İş insanları vergi ödeyecek ki, devlet de bu vergiyi hizmet olarak topluma yansıtsın”
Hacı Ali, vergi ödemenin tüm şirket ve şahısların en önemli yükümlülüğü olduğunu ifade ederek, “İnanıyorum ki, ödemelerini zamanında ve temiz yapan, güven kazanan işletmeciler çok daha başarılı olacaktır. İş insanları vergi ödeyecek ki, devlet de bu vergiyi hizmet olarak topluma yansıtsın. İşletmeciler vergilerini ödemezse, devlet nasıl kazanıp, nasıl hizmet verecek?” şeklinde konuştu.
Vergi ödemekten türlü sebeplerden dolayı ‘kaçınan’ kişi ve şirketlerin de olduğunu dile getiren Hacı Ali, bu gibi yanlışların önüne geçilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“Sürekli olarak katkı bekleyeceğimize, üretsek ve ülkemize sahip çıksak, kendi ekonomimizi sağlayabiliriz”
Ülke ekonomisi hakkında değerlendirmelerde bulunan Hacı Ali, “KKTC kurulduğundan beri, Türkiye’den katkılar alınıyor. Bir şirket kurulacağında, borçlanılır, ancak zamanla o borç ödenir ve şirket kendi ayakları üzerinde durmaya başlar. Biz hala bunu başaramadık. Sürekli olarak katkı bekleyeceğimize, üretsek ve ülkemize sahip çıksak, kendi ekonomimizi sağlayabiliriz” dedi.
Çoğu ürünün ithal edildiğini örnek veren Hacı Ali, “İthal edilen ürünü neden biz üretemeyelim?” diye sordu.
Üretimin çeşitlendirilmesi ve üreticiye sahip çıkılması gerektiğine işaret eden Hacı Ali, yerli üretilen ürünlerin ithaline izin verilmemesi gerektiğine inandığını dile getirdi.
“Biz yem üretiyoruz, ancak devlet ithal ürüne daha ucuz diyerek izin veriyor. Halbuki bunun yerine yerli üretime destek vermeli. Biz hem vergi ödüyor, hem de 1000 kişiye istihdam sağlıyoruz. İstihdam sağladığımız bu 1000 çalışanın aileleri geçiniyor. Bizlere destek verilse, 1000 değil 2000 kişiye istihdam sağlayabilir, yerli üretime sağlanan kolaylığa karşılık vergilerimizi ödeyebiliriz” diye devam etti.
Ekonominin ancak üretimle canlanabileceğine vurgu yapan Hacı Ali bu konuda devletin de önayak olması gerektiğini belirtti.
“İşsizlik var deniyor, münhallere başvuru yok”
Ülkedeki işsizlik sorununa değinen Hacı Ali, “İnsanlarımız, ‘ganimetin’ getirdiği rahatlığa ve refaha alıştığı için, hiç zorlanmadan yaşamak istiyor. Ancak bu gerçekçi değil. Biz de çok zorluklar çektik, ben en ufak sorunda devlet münhallerine başvursam veya ülkeyi terk etsem, şu anda olduğum pozisyonda bulunamazdım. Ama insanlarımız, ‘devlette münhal açılsa da rahat çalışsak’ diye düşünüyor” dedi. İşsizliğin aslında özel sektörde çalışmak istemeyen kişiler sebebiyle oluştuğunu savunan Hacı Ali, “İşsizlik var deniyor, münhallere başvuru yok. Ben Cumartesi çalışmak istemem, ben mesaiye kalamam deniyor hep. Alınan maaştan çok, çalışmanın rahatlığı gözetleniyor. Devlet dairelerinde başlarında denetleyici bir kişi olmayacağından, kimse yaptıkları işi kontrol etmeyeceğinden istiyorlar” şeklinde açıklamada bulundu.
“Çok zorluk çektik…”
Yılmazköylü Hacı Ali, “Ben yedi yaşındayken, bahçemizden yasemin toplar, ipe dizerdim, mahalleden çocuklar 1 kuruşa satar, yarısını bana getirir yarını kendileri alırdı. Ticarete işte o zaman atıldım” diye anlattı. Tavukçulukla uğraşan bir kişinin yanında çalışmaya başladığını, sonrasında taşımacılığa atıldığını ve hep öğrenmeyi amaçladığını belirten Hacı Ali, çok zorluk çektiğini, sıfırdan başladığını kaydetti.
Ufak çaplı bir işletme kurduğunu ve yavaş yavaş ilerlediğini ifade eden Hacı Ali, “Basit bir zorlukta pes etseydim, şimdi bambaşka bir durumda olacaktım” dedi.
Hacı Ali, işletmecilerin sadece gelir odaklı olmaması gerektiğine, topluma yararlı olmasına da dikkat çekti.
Ekonominin gelişmesi için üretimin arttırılması gerektiğine ve bağımsız bir ekonomi yaratılmasına vurgu yaptı.