Uluslararası öğrenciler: “En büyük sorun dil ve ırkçılık”
Uluslararası öğrenciler Meclis önüne gitti, karşılaştıkları zorluklar ve yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi, çözüm istedi, bildirilerinin okunmasına ise izin verilmedi.
Derya ULUBATLI
Uluslararası öğrenciler Meclis önüne gitti, karşılaştıkları zorluk ve yaşadıkları sıkıntıları dile getirdi, çözüm istedi.
Meclis önünde basın bildirisi okumak isteyen yabancı öğrenciler polis engeliyle karşılaştı. Polisle yaşanan tartışmanın ardından Meclis'in biraz ilerisinde açıklama yapan öğrenciler, en büyük sorunlarının dil ve ırkçılık olduğunu söyledi.
Hem Türkçe hem de İngilizce olarak okunan basın bildirisinde uluslararası öğrencilerin en büyük sorununun dil ve ırkçılık olduğu vurgulandı.
Öğrenciler başta COVID-19 duyuruları olmak üzere birçok açıklamanın Türkçe yapıldığını ve yabancı öğrencilerin bu açıklamaları anlamakta zorlandığını belirtti. Öte yandan açıklamada ırkçı tutumlarla mücadelede eksiklik, barınma haklarının düzgün denetlenmemesi, son dönemde öğrencileri zorlayan karantina ücretleri, eğitim kalitesi, üniversite ve iş yerlerinde uğranan haksızlıklar sonrası başvurulacak kurumlardaki eksiklik gibi birçok farklı konuya da değinildi.
Meclis önünde yaşanan kargaşayı da eleştiren öğrenciler devlete ‘yabancı öğrencileri de hesaba katarak karar alma ve dışlayıcı tutumlarda bulunmama” çağrısında bulundu.
Basın bildirisine adanın kuzeyinden Kuir Kıbrıs Derneği, Mülteci Hakları Derneği ve Gazimağusa Gençlik Birliği de destek verdi.
Öğrenciler ne dedi?
Okunan bildiri sonrası YENİDÜZEN’e konuşan öğrencilerden bazıları polisin müdahalesini değerlendirdi, “ayrımcılığa çözüm bulunmalıdır” dedi.
Vois başkanı Ashraf Saleem yapılan müdahaleyi ‘korkunç’ olarak yorumladı, ülkeye önemli katkıları olan öğrencilerin ayrımcılığa maruz kalmasını eleştirdi. Vois kurucularından Emmanuel Achiri ise yabancı öğrencilerin bu adanın bir parçası olduğunu dile getirdi, Meclis önünde bildiri okumanın ‘en doğal hakları’ olduğunu savundu. Hükümetin kendilerine koyduğu engellerin günden güne arttığını söyleyen öğrenciler sorunlarına çare bulunmasını talep etti. Öğrenciler, “hükümet yüz yüze eğitim zorunluluğuyla bizi adaya getiriyor ancak sorunlarımızı görmezden geliyor” dedi.
Öte yandan eyleme destek veren dernek temsilcileri Erman Dolmacı ve Fezile Osum ise bu engelin insan haklarına aykırı olduğunu vurguladı, polisin sergilediği tavırla ‘uluslar arası ortama karşı çok kötü bir mesaj’ verildiğini iddia etti.
Vois Başkanı Ashraf Saleem:
“Polisin tavrı korkunç”
Vois başkanı Ashraf Saleem basın bildirisini okumaya çalışırken polisin kendilerine gösterdiği tavrın ‘korkunç’ olduğunu söyledi. Saleem şunları aktardı: “Bir hükümet yetkilisiyle görüşmeye gittiğimizde ya da üniversitelerimizde bize çoğunlukla ‘biz sizi çocuğumuz gibi görüyoruz, size öyle davranıyoruz’ diyorlar ancak bunların hepsi lafta kalıyor. Uygulamada yabancı öğrenciler için hiçbir gelişme göremiyoruz. Bu adaya geldiğim 2017 yılından itibaren bize olan tavırda hiçbir değişiklik göremiyorum”.
“Ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz ancak karşılığını göremiyoruz”
Uluslar arası öğrencilerin ödediği kiralar, karantina ücretleri ve diğer harcamalar düşünüldüğünde adanın ekonomisine büyük katkılar sağladığını ifade eden Saleem, bunun karşılığını hiçbir şekilde göremediklerini aktardı. Ödenen karantina ücretinin yüksekliğine rağmen kendilerinden su için bile ek para talep edildiğini dile getiren Saleem, “bu durum hiç insani değil” dedi.
Hükümetin bir an önce kendilerini dinlemesini ve sorunlarına çözüm üretmesini istediklerini vurgulayan Saleem şöyle devam etti: “Bizim talebimiz hükümetin bizi yerli kişilerden daha yükseğe koyması değil, sadece onlarla eşit şartlara getirmesidir. Bu herkes için daha iyi bir durum olacaktır. Biz bunun olması için birlikte çalışmaya hazırız”.
Vois kurucularından Emmanuel Achiri:
“Bu adanın bir parçası olarak eylem yapmak hakkımız”
Vois’in 2018’den beri var olan bir kuruluş olduğunu belirten Emmanuel Achiri, bu süreçte hep hükümetle işbirliği içerisinde çalıştıklarını ve iyi ilişkileri olduğunu dile getirdi. Hükümetle yaptıkları ortaklıklarla buradaki yabancı öğrencilerin sorunlarını çözmeye çalışan bir kuruluş olduklarını anlatan Achiri, bu sabah yaşananlara anlam veremediğini anlattı. Basın bildirisinde sıralanan sorunların uzun zamandır hükümetle tartışıldığını belirten Achiri, tüm bunların üzerine bu sabah Meclis önünde açıklama yapılmasının engellenmesini oldukça yanlış bir uygulama olarak değerlendirdi. Achiri şöyle devam etti: “Biz de Kuzey Kıbrıs’ın bir parçasıyız. Meclis burada yaşayan herkesin eylem hakkının olabileceği bir yer olmalıdır. Biz büyük bir eylem için değil, bir basın bildirisi okumak için buraya geldik ve bunu yapacağımızı polise bildirmiştik. Kaç kişi olacağımızı, ne yapacağımızı biliyorlardı. Buna rağmen bugün bizi engellediler”.
10-15 öğrenci için 25’ten fazla polis görevlendirildi”
10-15 öğrenciye 25’in üzerinde polisi görevlendirdiklerini ifade eden Achile, bu durumun da çok saçma olduğunu, buraya gelen öğrencilerin sadece haklarını aradığını, sorun çıkarmak niyetinde olmadığını söyledi. Achile sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece yapılacak masum bir açıklamayı engellemek için bu kadar çok polis görevlendirmeleri çok garip. Yapılan bu muameleden dolayı çok sinirliyiz. Bizim de konuşma hakkımız ve özgürlüğümüz olmalıdır. Bu bir insan hakkıdır ve burada insan hakkı olan bir şey polis tarafından engelleniyor. Hükümet sorunlarımıza bir an önce çözüm üretmelidir”.
Öğrenci Hugo Lokala:
“Boyun eğmek istemiyoruz”
Afrika’dan gelen bir öğrenci olduğunu söyleyen Hugo Lokala yabancı öğrenciler olarak daha fazla boyun eğmek istemediklerini ve bu Kıbrıs’ın kuzeyindeki otoritelerin kendilerini ciddiye alması gerektiğini söyledi. Lokala, “Biz Kıbrıs’ı çok seviyoruz ve bu sevgiyi onlardan da görmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
Öğrenci Parsa Bahadori:
“Engeller günden güne artıyor”
Meclis önündeki öğrencilerden Parsa Bahadori, yabancı öğrenciler olarak hem Kıbrıs’a gelirken, hem de Kıbrıs’ta yaşarken çeşitli sorunlarla karşılaştıklarını ve bu basın bildirisini söz konusu sorunlara çözüm olması için okumak istediklerini anlattı. Öğrencilerin ülkeye ekonomik zenginlik ve kültürel çeşitlilik getirdiğini belirten Bahadori, bunun karşılığında kendilerine koyulan engellerin günden güne arttığını vurguladı. Bu zorlukların COVID-19 ile birlikte daha da büyüdüğünü ifade eden Bahadori, hükümetin birçok kararının kendileri için anlaşılmaz olduğunu söyledi.
Yüz yüze eğitimle ilgili de yorum yapan Bahadori şöyle devam etti: “Yüz yüze eğitimin daha kaliteli bir eğitim olanağı sunacağı konusunda hemfikiriz ancak hükümetin aldığı kararların öğrencilerin adaya gelmesi için çok uygun olduğunu düşünmüyorum. Umarım basın bildirimizde belirttiğimiz istekler bir an önce yerine getirilir ve herkes için daha düzgün, umutlu bir dönem başlar”.
Öğrenci Maghazi Ahmed:
“Ayrımcılığa maruz kalıyoruz”
Meclis önüne barışçıl bir basın açıklaması yapmak için geldiklerini söyleyen Maghazi Ahmed, bu kadar polisin buraya toplanmasına anlam veremediğini aktardı. Uygulanan yöntemin çok sorunlu olduğunu söyleyen Ahmed şöyle devam etti: “Biz çok barışçı bir yolla buraya geldik ve bunu da onlara gösterdik. Bizi bu şekilde engellemelerine anlam veremiyorum. Çeşitli ayrımcılıklara maruz kalıyoruz ancak hükümet bizi ciddiye almıyor. Buna rağmen yine de oldukça ılımlı bir şekilde buraya geldik. Uluslar arası öğrenciler hükümet için bir tehdit unsuru değildir. Biz sadece haklarımızı aramak üzere buraya geldik ve sorunlarımıza çözüm bulunmasını istiyoruz”.
Öğrenci Maram Laouar:
“Hükümet sorunlarımıza çözüm bulmak zorunda”
Meclis önündeki öğrencilerden Maram Laouar yaşananların çok sinir bozucu ve kabul edilemez olduğunu belirtti. Laouar şunları söyledi: “Biz burada sorunlarımızın çözümü için sesimizi yükseltmeye çalışıyoruz ancak kimse bizi dinlemiyor. Yaklaşık 3 haftadır uluslar arası öğrencilerin sorunları için hükümetle iletişim kurmaya çalışıyoruz, dinletemiyoruz. Önce yüz yüze eğitim için bizi buraya gelmeye mecbur bırakıyorlar sonra da sorunlarımızı görmezden geliyorlar.
COVID-19 sürecinde de hastanelerde bazı ayrımcı davranışlara maruz kaldıklarını ifade eden Laouar, bazen en temel ilaçlara ulaşmakta bile zorluk yaşadıklarını söyledi. Karantina ücretlerinin yüksekliğine de değinen Laouar şöyle devam etti: “Karantina ücretleri çok yüksek ve arantina merkezlerindeki koşullar da çok kötü. Yemek kalitesinden şikayet eden birçok öğrenci oldu. Çoğu zaman karantina otellerinde su için bile ek ücret ödememizi istiyorlar. 5.400 TL alıyorlar ama bazen COVID olma pahasına iki öğrenciyi aynı odaya koydukları bile oluyor”.
Basın bildirisini okumaya çalışırken bile ayrımcılığa maruz kaldıklarını anlatan Laouar, hükümetin kendilerini dinlemek ve sorunlarına çözüm bulmak zorunda olduğunu savundu. Laouar, “bizim de insan olduğumuzu ve insani koşulları hak ettiğimizi unutmamalılar” dedi.
Kuir Kıbrıs temsilcisi Erman Dolmacı:
“Uluslararası ortama verdiğimiz mesaj çok kötü”
Basın açıklamasının Türkçe metnini okuyan Kuir Kıbrıs temsilcisi Erman Dolmacı yabancı öğrencilerin Kıbrıs’ın kuzeyindeki sorunlarına değinmek için buraya geldiklerini ancak burada çok üzücü bir hak ihlali yaşadıklarını aktardı. Dolmacı şunları söyledi: “Bu açıklama daha önce de yabancı öğrenciler tarafından meclis önünde yapıldı ve hiçbir sıkıntı olmadı. Zaten çok küçük bir grup olarak, pandemi şartlarında tedbirlerimizi alarak sadece açıklamamızı yapmak üzere buraya geldik ancak maalesef KKTC polisi barışçıl bir şekilde yapmak istediğimiz açıklamaya izin vermeyerek meclis önünde durmamıza karşı çıktı, bize müdahale etti ve gerekirse bizleri alıkoyacağını söyledi. Bu, ülke olarak uluslar arası ortama verdiğimiz çok kötü bir mesajdır”.
Mülteci Hakları Derneği temsilcisi Fezile Osum:
“Polisin tavrı insan haklarına aykırı”
Anayasada sadece ‘yurttaşlar’ eylem yapabilir maddesi bulunduğu gerekçesiyle polisin kendilerine engel olmaya çalıştığını söyleyen Mülteci Hakları Derneği temsilcisi Fezile Osum, bu durumu ‘ciddi bir sıkıntı’ olarak nitelendirdi. İzin almadan protesto yapmanın insan hakkı olduğunu savunan Osum şunları söyledi: “Bugün hiçbir tehlikesi olmayan, barışçıl bir basın açıklaması yapacağımız için Kaymakamlıktan izin almadık çünkü bu bir insanlık hakkıdır. Daha önce de burada gösteri yapan Türkiyeliler, farklı ülke vatandaşları oldu ancak hiçbir şekilde polis engeliyle karşılaşılmadı. Bugün 10-15 tane öğrenciye sıkıntı çıkarıldı. Polis bu görüşü savcılıktan aldığını, savcılığın da anayasa çerçevesinde eyleme karşı çıktığını söyledi ancak Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi de anayasa gereği iç hukukun bir parçasıdır ve buna göre bildirimsiz, izinsiz gösteri yapmak en temel insan hakkıdır”.
Bugün yapılan engellemeyi ‘yanlış ve ayrımcı’ bir uygulama olarak gören Osum, geçmişte birçok yabancı uyruklu kişinin burada eylem yaptığını, bu sorunun neden çıkarıldığını anlayamadığını belirtti.
Yurtdışından gelen kişilerin buradaki sorunlarıyla ilgili de konuşan Osum, öğrencilerin bilgiye erişim haklarının çok kısıtlı olduğunu, ülke olarak yabancı dilde bilgilendirme uygulaması konusunda zayıf olunduğunu dile getirdi. Öte yandan Osum yabancı öğrencilerin muhatap da alınmadığına dikkat çekti. Osum şunları söyledi: “Hükümet yabancı öğrenciler yokmuş gibi davranıyor. Daha önce de bu öğrenciler gidip devletten yetkililerle görüştü ancak verilen sözler yerine getirilmedi. Ayrıca bizim ülke olarak içselleştirilmiş bir ırkçılığımız olduğunu da düşünüyorum. Polise herhangi bir şikayetle giden yabancı bir öğrenci için bazen işlem bile yapılmıyor. Öğrenciler ev sahibi ile sıkıntı yaşıyor, derdini anlatacak muhatap bile bulamıyor. Özellikle COVID döneminde yabancı öğrenciler iyice güvensiz hissetmeye başladı. Sağlık için ilgili kişilere ulaşamıyorlar, karantina şartlarından haberdar edilmiyorlar, ek masraflar ve ayrımcı uygulamalarla sınanıyorlar. Bugün burada yaşanan bile bu ayrımcı uygulamalara en güçlü örneklerden biri oldu”.
Fotoğraflar: Derya Ulubatlı