1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. 'Umarım hukuk sistemine saldırı olmaz'
'Umarım hukuk sistemine saldırı olmaz'

'Umarım hukuk sistemine saldırı olmaz'

'Karikatür Davası'nın avukatı Tacan Reynar, Kıbrıs Haber Ajansı'na konuştu

A+A-

 

"Karikatür Davası"na beraat kararının ardından avukat Tacan Reynar, Kıbrıs Haber Ajansı'na konuştu, "Günün sonunda hukuk sisteminin temeline yönelik bazı saldırıların olmasını da bekliyoruz, umarız olmaz, çünkü bunun karşısında da olacağız" dedi.

Ralli Papageorgiou ve Ödül Aşık'ın sorularını yanıtlayan Reynar, "Nispeten Türkiye’den bağımsız olduğu düşünülen bir hukuk sistemimiz var, farklı bir hukuk sistemimiz var Türkiye’den, dolayısıyla bu özgür kararların verilebilmesi için o özgürlük alanının korunması gerek" yorumunu yaptı.

Röportaj şu şekilde:

Kıbrıslı Türk avukat Tacan Reynar, Kıbrıs Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Afrika” gazetesi ve gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent ve Direktör Ali Osman Tabak aleyhine açılan dava üzerindeki kararının tüm Kıbrıs Türk toplumu için büyük önem taşıyan bir karar olduğunu söyledi.

Reynar, 22 Ocak 2018 tarihinde “Afrika” gazetesine yönelik saldırılar davasında yargıç görevinden istifa ederek “ifade ve basın özgürlüğünü savunmak amacıyla ve demokrasi önemli olduğu için” kendisi ve Mine Atlı “Afrika” adına gönüllü olarak davanın avukatlığını üstlendiler.

Afrika Gazetesi’nde Aralık 2017 tarihinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karikatürü ile ilgili süren davada Şener Levent ve Ali Osman Tabak, beraat etti.

Reynar, kararın açıklanmasının ardından Kıbrıs Haber Ajansı’na açıklamada bulunarak, alınan kararın önemine işaret etti.

Tacan Reynar, 1982'de Lefkoşa’da doğdu ama Mağusa’da yaşadı, DAÜ “üniversitesinin hukuk fakültesinden" mezun oldu, avukat ve devamla “yargıç” olarak çalıştı, 2010 yılında “yüksek adliye kurulu” tarafından “yargıç” olarak atadı ve 2016 yılında “kıdemli yargıç” olarak atandı. 24 Mayıs 2018’de görevinden istifa etti.

Reynar, Kıbrıs Haber Ajansı’na, 22 Ocak olaylarında Afrika gazetesine saldırı gerçekleştirildiğini, daha sonra 6 kişinin tutuklandığını ve “mahkeme” huzuruna getirildiğini ifade ederek “ben tutuklama emri verdim ve bir ayı geçmemek üzere cezaevine gönderdim yani tutuklu yargılanmalarına karar verdim yani süreç öyle başladı. Özellikle saldırılar, tehdit mesajları, sosyal medyadan yapılan tehditler o zaman başladı” dedi.

“Dava açılınca savcılıkla sanık avukatları anlaştı ve dava ağır cezaya gitmedi tekrar benim huzuruma getirildi” ve altı kişiye karşı 2 aydan 6 aya kadar hapis cezaları verildiğini ifade eden Reynar, süreler tam doldurulmadan “idari” bir kurum olan “şartlı tahliye kurulu” tarafından “mahkeme” kararı hiçe sayılarak şartlı tahliyeden yararlandırılarak erkenden cezaevinden çıktıklarını söyledi.

“Bu süreçte, istifamda da yazdım, çok büyük bir hukuk skandal yaşandı” diyen Reynar, karikatür ile ilgili davanın 22 Ocak tarihindeki saldırılardan sonra açıldığını ve bunun Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gazetenin “doğrudan hedef gösterilmiş” olduğunu ifade edere Türkiye Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ’ın “yargılanmaları için, ceza almaları için elimden geleni yapacağım” açıklamasına değindi.

Reynar, “Afrika gazetesine açılan üç dava da siyasi davalardır” dedi ve “. Kıbrıslı Türkler üzerinde oluşturulmak istenen baskının, basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne karşı yapılmak istenen baskının başlangıcıdır bu. Yıllardır süregelen birşeyler var ama ilk defa bu kadar somut bir saldırı görüyoruz” diye vurguladı.

“22 Ocak 2018 tarihinde taşlarla saldıranlar daha sonra Afrika gazetesine karşı hukuk yoluyla saldırmaya başladılar. Bu ilk dava kolaj davasıydı. Aslında internette sayın Şener Levent’in görmüş olduğu bir karikatürü kolajı alıp Afrika’da yayınlamış olması neticesinde açılan bir davadır” şeklinde konuşan avukat Reynar, Şener Levent’in “mahkemede” kendi şahadetinde söylediği internette facebookta gezinirken önüne bir Yunanlı arkadaşının paylaşımı, ismini hatırlamadığını da söyledi ve “her halükarda bunu alıntılamış olabiliriz ama alıntılamamış olsak bile ben bunu yine yayınlardım yani bu çizilip yayınlanabilir çünkü bu ifade özgürlüğüdür” dediğini belirtti.

Reynar,  Kıbrıs Haber Ajansı’na devamla, Afrika davasının üstlenmesinin “sorumluluk üstlenmek” olduğunu ifade ederek “Maalesef, Türkiye hükümetlerinin, Ankara’nın politikalarının her dönem dayatıldığı ve artık daha fazla özelleştirmenin olduğu, daha fazla baskıların arttığı, artık ekonomik baskılardan geçip özgürlüklere dayandığı bir noktaya geldik. Bu artık çok tehlikelidir” dedi.

“Artık kimliğe, demokrasi anlayışına müdahale var, bize müdahale var; dolayısıyla kim olduğumuza dair sorgulanmamız gerektiğini düşündüm ve o yüzden de bu mücadelenin içinde yer almam gerektiği sorumluğunu hissettim. Hiç karışmayabilirdim. İstifa ettikten sonra sonuçta kamudan istifa ediyorsunuz ve artık kendi yolunuzu yürüyebilirsiniz ama açıkçası bu toplumsal bir sorumluluktu ve bu sorumluluğu seve seve alabileceğimizi düşündüm ve aldık” diyen Reynar, Kıbrıs Türk toplumunun tehlike altında olup olmadığı konusundaki görüşü hakkında bir soruya “çok büyük bir tehlike altında” yanıtını verdi.

Tüm eylemlerin “basın özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik” eylemler olduğunu görüşünü ifade eden Reynar, “basit birşey gibi görünür, önemi çok dikkate alınmaz ama olmayan için ya da özgürlük alanı tehlike altındaysa o önem arz eder” dedi ve kararın önemine işaret etti.

Avukat devamla, karikatür ile ilgili davaya değindi ve “8 aylık bir süre idi, bu 8 ay içinde 25 savcılık tanığı oldu. Çok yoğun bir duruşma süreciydi” dedi ve 25  tanık arasında akademisyenler, sözde üniversitelerde rektör, dekan olduğunu ve karikatürün hakaret içerdiğini iddia ettiklerini belirtti.

“Afrika” gazetesine karşı 10 TC vatandaşının, bazılar çift “vartadaşlığı” olan kişilerin de şikayette bulunduklarını ifade eden Reynar, “bu insanların  şahadetlerini incelediğimizde içlerinden bir tanesi bugüne kadar hiç gazete okumadığını, Afrika gazetesini bilmediğini, sadece gördüğünü söyledi ama şikayette bulunuyor” dedi ve “yargılama sürecinde Kutlu Adalı’yı sorduk, bunu bilmeyenler vardı” vurguladı.

Türk işgali altındaki sözde mahkemenin sonucu hakkında bir soruya Reynar, “Güzel bir sonuç, bu sonucu da tedirginlikle geçirmemize gerek yok, bunu kutlamamız gerek. Bu Kıbrıslı Türkler adına çok büyük bir başarıdır” dedi ve “mahkeme” tarafından bizim batıya dönük demokrasi anlayışımızı tescilleyen bir karar oldu “Kime karşı kazanıldı bu başarı? Recep Tayyip Erdoğan’ın hedef gösterdiği ve talimatla açılan bir dava idi” dedi.

Saldırılar ile ilgili dokuz kişinin daha arandığını belirten Reynar, Türk işgali altındaki bölgelerde bulunan sözde büyükelçisinin ıslak imzasıyla “mahkemeye bir yazı sunulduğunu, “şikayet yazısı, benim bildiğim kadarıyla ilk defa” “büyükelçiliğin” ıslak imzalı bir belgeyle Kıbrıslı Türkler adına “polis genel müdürlüğüne” şikayette bulunduğunu söyledi.

 “O anda nasıl hissettiniz?” sorusuna Tacan Reynar, “onu okuduğumuzda ne kadar haklı bir mücadele yürüttüğümüzü, ne kadar bunun talimatla açıldığı düşüncesinin aslında kayda geçirildiğini gördük” yanıtını verdi ve “aslına bakıldığında bu başka ülkelerde olsa diplomatik krizlere yol açabilecek, o insanın istenmeyen adam ilan edileceği, nota verilecek kadar önemli bir skandal” diye vurguladı.

Ama kuzey Kıbrıs’ın içinde bulunduğu durumu da tasdikleyen bir belge olduğunu ifade eden Reynar, Kıbrısın kuzeyinin Türkiye’nin bir alt yönetimi olduğunu da tasdikleyen bir belge” ve Kıbrıslı Tükler adına konuşan bir Lefkoşa “büyükelçisi” olduğunu belirtti.

“Hayatınızdan endişe ettiniz, korktunuz mu” sorusuna Reynar “bu süreçte korkmadık. 22 Ocak süreci çok daha vahimdi, daha sonra o tehditlere saldırılara alıştık, çok umursamıyorum” yanıtını verdi.

Reynar, “mahkemenin” kararına başvurma konusuna değinerek “istinaf gündeme gelebilir, bilmiyoruz, bekliyoruz” dedi ve “yasal” olarak 14 günlük süre olduğunu ; “savcılık” istinaf dosyalarsa “ona karşı da savunmamızı yine yapacağız” dedi.

Konu “yüksek mahkemeye” taşınacak, “yüksek mahkemenin” kararının olumsuz  olması yani beraatın mahkumiyete dönmesi durumunda AİHM’e (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi)  gideceğiz, sonuna kadar hukuk mücadelesini sürdüreceğiz ama böyle bir ihtimal görmüyorum, dedi.

Reynar, “özellikle bu karardan sonra, Şener Levent ve Afrika gazetesi gösterilmişken, bu beraat kararının bir karşılığı olacak mı Türkiye hükümeti tarafından toplumda maalesef böyle bir beklenti var” dedi ve işgal rejiminde “hükümet” kurma sürecinin ardından “hukuk sistemine yönelik bazı girişimlerin, değiştirmeye zorlama girişimlerinin olabileceği de bir tehlike olarak duruyor” dedi.

Tacan Reynar, Kıbrıs Haber Ajansı’na “Günün sonunda hukuk sisteminin temeline yönelik bazı saldırıların girişimlerin olmasını da bekliyoruz. Umarız olmaz, çünkü bunun karşısında da olacağız. Nispeten Türkiye’den bağımsız olduğu düşünülen bir hukuk sistemimiz var, farklı bir hukuk sistemimiz var Türkiye’den, dolayısıyla bu özgür kararların verilebilmesi için o özgürlük alanının korunması gerek. O yüzden elimizden geldiği kadar o sürecin de takipçisi olacağız. Çünkü ben bu beraattan sonra bir şekilde bir müdahalenin gelmesini bekliyorum” dedi. 

 

 

 

Bu haber toplam 3403 defa okunmuştur