Umut Değil Kaygı Veren Bir Bütçe Taslağı
Ülkemiz sürdürülebilir bir ekonomik yapı oluşturma adına atılacak en doğru adım, ülkemizin kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlayacak, rasyonel ekonomi politikaları geliştirmek ve uygulamaktır. Pratikte bunun nasıl yapıldığına bakacak olursak, ülkelerin, ekonomi politikalarını iki temel zemin üzerinden planlayıp uygulamaya çalıştığını görürüz. Bunlardan biri para politikaları, diğeri ise maliye politikalarıdır. Ülkemizde para politikası zemininde herhangi bir uygulama yapılması imkânı, para arzı, faiz artırımı gibi araçlar üzerinde etkin bir yönetim olanağı olmamasından dolayı çok sınırlıdır.
Öte yandan, maliye politikaları, ekonomimizin üzerine yaslanabileceği, plan, program yapabileceği tek ekonomi yönetme aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekonomi politikası uygulamaları açısından çok sınırlı imkân ve araçlara sahip ülkemizin kendine özel şartlarında bütçe çok dikkatli hazırlanmalıdır. Ekonomi yönetimi için çok önemli bir araç olan, nerdeyse tek araç olan bütçe mutlaka adil gelir dağılımı gibi, ekonomik büyüme ve istikrar gibi stratejik hedefler içerecek şekilde hazırlanmalı ve bütçenin kaynak tahsisleri bu bağlamda yapılması çok önemlidir.
2022 mali bütçe taslağının meclisimizde tartışıldığı şu sıralar, bütçenin içeriğine baktığımızda önümüzdeki yıl için umut vermekten çok uzak bir yapıda olduğunu söylemek yanlış olmaz. Maalesef 2022 mali yılı bütçesinin ekonomik istikrar ve büyüme gibi, adil gelir dağılımı gibi stratejik hedeflerin hiç birini yakından uzaktan içermediği görülmektedir. 2022 mali yılı bütçesi stratejik hedefler içermediği gibi içerisinde birçok gerekçelendirilemeyen rakamlar olduğu ve ekonomik akıldan uzak bir yaklaşımla hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Şöyle ki;
- Sayın maliye bakanımızın da açıkladığı gibi 2022 bütçesinde maaş artışı olarak ocak ayında %12.44 ve 2022 Temmuz ayından itibaren ise %6.77 artış verilmesi öngörülmüştür. Temmuz ayından itibaren verilecek olan artış, maaşların son altı ayına yansıyacağından personel giderlerinin toplamda bir önceki yıla göre %16.44 artması beklenir. Ancak 2022 yılına yansıyan personel giderlerindeki artış %24.66 olarak öngörülmüştür. Yaklaşık %8 ek personel gideri artışı ek personel alımı için mi yoksa enflasyon öngörülerine güvenilemediğinden dolayı bütçelendirilmiştir mutlaka yapanlara sormak lazımdır?
- 2022 yılı bütçesinin yedek ödenekler kaleminin toplam bütçenin yaklaşık %10’u kadar olduğu görülmektedir. Toplam bütçe içerisinde tüm bakanlıkların mal ve hizmet alımlarının %7 kadar iken yedek olarak tutulan miktarım %10 olması çok tutarlı bir durum değildir. Eğer bir bütçenin %10’luk kısmının nereye harcanacağı öngörüsü yoksa ve gelişen ihtiyaçlar çerçevesinde tahsis edilecekse, popülizm motivasyonu bu bütçede ağır basıyor demektir. Bu kadar yüksek bir bütçe açığı varken böylesi yüksek bir miktarın “duruma” göre tahsis edilmesinin ekonomik akıldan uzak popülist bir yaklaşımdır.
- 2021 yılı başındaki mahalli gelir öngörüsüne baktığımızda 5,640,000,000TL olduğunu görürken, ekim ayı sonuna kadar gerçekleşen mahalli gelirlerin 5,733,000,000TL’yi aştığını görürüz. Yılsonuna kadar öngörülenin aksine mahalli gelirlerin 7 milyarı bulacağı aylık gelir rakamlarına bakıldığında görülebilmektedir. Yani 2021 yılı gelir öngörüsünde %27 civarında eksik kalmış bir öngörü vardır. 2022 yılı öngörüsü ise 7,130,000,000TL olduğu görülmektedir. Ancak verilen maaş artışları düşünüldüğünde ve dış talebi oluşturan öğrenciler ve güney ziyaretçilerimizin ayrıca turistlerin bu yıl daha fazla ülkemizi ziyaret etme olanağı olacağı düşünüldüğünde ise mahalli gelirlerin geçtiğimiz yıla nazaran çok daha yüksek olacağını öngörme zor değildir sanırım. Dolayısıyla bu bütçedeki gelir öngörülerinde bir baskılamanın varlığı, geliri saklama veya az gösterme gayreti olduğu rakamlara bakıldığında görülmektedir.
- 2022 yılı mali bütçesinin toplamı 12,700,000,000TL olarak öngörülmüştür. Bu rakamın 8,440,000,000TL’lik kısmı kendi gelirlerimizden karşılanacağı öngörülmüştür. Geriye kalan 4,260,000,000TL açık ise, 2,800,000,000TL Türkiye Cumhuriyetinden gelecek hibe ve kredi ile ayrıca 1,460,000,000.- iç kaynaklardan alınacak borçla kapatılması öngörülmüştür. Bu miktarlar bizlere yapılan açıklamaların aksine bütçe açığının %34 olduğunu göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nden bu paranın ne kadarı gelir bilememekle birlikte emin olduğum bir önceki yılın %76 artırılan borçlanma limitinin tümüyle kullanılarak borçlanılacağı ve kamu borç yükünün içinden çıkılmaz bir borçlanma sarmalına hapsolacağıdır. Bir önceki yıldan kalan borcun ödeme planı yapılmadan iç borçlanma limitinin nerdeyse iki katı artırılması, hükümetin ekonomik büyüme hedefi ile yakından uzaktan ilgilemediğini ve sadece maaş ödemeye odaklı bir yaklaşıma sahip olduğunu göstermektedir.
Şu an mecliste tartışmaları devam eden 2022 mali yılı bütçe tasarısı üzerinde yaptığım makro düzeydeki değerlendirme göstermiştir ki hükümetin 2022 yılı için ekonomik anlamda hiç bir stratejik hedefi yoktur. Tüm toplanan vergi, Türkiye Cumhuriyetinden geleceği öngörülen miktarın büyük bölümü ve borçlanılması öngörülen miktar tümüyle maaş ve ücret ödemelerine gideceği görülüyor. Ayrıca bütçenin bu kadar büyük bir açığı söz konusuyken devasa yedek ödenek kaleminin varlığı bizlere popülist yaklaşımların ön planda olduğunu ve hükümette ekonomi yönetimi gibi bir bilincin veya gailenin olmadığını işaret etmektedir. Sonuç olarak rasyonel olmayan gider artırımlarıyla birlikte, şaşacağı şimdiden belli olan gelir öngörüsüyle ve %34’lük (4,260,000,000TL) açığını sorumsuzca aşırı iç borçlanma yaparak ve TC yardım ve kredileriyle kapatmaya çalışılan 2022 yılı mali bütçe taslağı karşımızda durmaktadır. İçeriğinde böylesi çarpıklıklar olan bir bütçe yapısı düşünüldüğünde, bahse konu bütçenin ekonomik ve sosyal geleceğimiz adına, ayrıca gelişmesini arzuladığımız demokrasimiz adına umut değil, çok ciddi endişe ve kaygı kaynağı olduğu konusunda tüm paydaşları önceden uyarmak isterim.