1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Umut etmekten asla vazgeçmeyin”
“Umut etmekten asla vazgeçmeyin”

“Umut etmekten asla vazgeçmeyin”

Kanser nedeniyle iki defa sırtından, iki defa akciğerinden ameliyat olan 30 yaşındaki Mine Kutluhan Beyit, hastalığı kabul etmenin başarmanın yarısı olduğunu vurguladı.

A+A-

Ödül ÂŞIK ÜLKER
Mine Kutluhan Beyit, 30 yaşında, kanser nedeniyle iki defa sırtından, iki defa akciğerinden ameliyat oldu Mine, düğün hazırlıkları sırasında sırtında fark ettiği sertlikle tanıştı kanserle, fibrosarkom yani yumuşak doku kanseri teşhisi kondu. Sırtındaki tümör ameliyatla alındı ama “dokular tamamen temizlenmediği için” aynı yerde iki tümör tespit edildi. “Sırtımda iki tümörle gelin oldum” diyen Mine, düğün sonrasında yeniden sırtından ameliyat oldu, 33 seans radyoterapi aldı. Radyopterapi sonrasında çekilen tomografide akciğerimde çok sayıda nodül görüldü. Mine, “Kanser olduğumu ilk defa o zaman anladım” diyor. Ardından zorlu kemoterapi süreci ve akciğer ameliyatı... Mine’nin, 26’ıncı doğum gününde doktorun verdiği “temiz” müjdesi o güne kadar aldığı en anlamlı doğum günü hediyesi oldu. Mine kutluhan Beyit bu süreçte yaşadıklarını sosyal medya aracılığıyla hep paylaştı. Üç yıl süren kontrollerin ardından Mine doktorlarından çok istediği bebek için izin aldı.

Mine o dönemde yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Kemoterapi doğurganlığı da etkileyebiliyor. Eşim bana ‘senin sağlığın benim için daha önemli, çocuğumuz olmazsa evlat ediniriz’ demişti. Önce hormonlara yönelik testler yapıldı. Hamilelik kanserimi tetikleyebilirdi, bu riski biliyordum. Fibrosarkom üzerinde test yapıldı ve herhangi bir sorun olmayacağını söylediler ama risk hep vardı. Ben bunu bilerek Nefes’i istedim. ‘Her güzel şeyin bir bedeli var’ derler ya Nefes’in gelişinin ardından kanserim de geri geldi. Nefes 3 aylıkken kanser yeniden geldi. Bu defa da sağ akciğerimden usulca sızdı içeriye. Kontrol için çekilen tomografinin sonucunu öğrenmek için doktora giderken kanserimin yeniden geldiğini biliyordum. Ben hastalığımı çok iyi tanıdım, nefes alırken bir sorun olduğunu fark etmiştim.”

Mine’nin yeniden akciğer ameliyatı olması gerekiyordu, kızı Nefes 5.5 aylıkken onu sütten kesmek zorunda kaldı. “Sütün kesilmesi için bazı ilaçlar kullanmak zorunda kaldım. Nefes henüz 5.5 aylıktı ve ben artık onu emziremeyecektim. Onu korumasız, yapayalnız bırakmışım gibi hissettim” diyen Mine, bu olaya da olumlu bakarak, “Kanserimi tekrardan sevdim. Dezavantajları oldu tabi ki ama kanserin geri gelmesinin en güzel yanı Nefes büyürken hep yanındaydım. Kanser olmasaydı çalışan genç bir anne olarak kızımın ilk 11 ayını bu kadar yakından takip edemeyecektim.”

Son çekilen tomografi sonrasında yeniden “temiz” müjdesini alan Mine, “Hastalığı kabul edip, hastalığımızla ilgili konuşabilmek başarmanın yarısıdır. Yazarak, anlatarak ve en önemlisi de severek ve sevilerek iyileştim ben. O yüzden umut etmekten ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin” dedi.

mine-002.jpg

“Sırtımda iki tümörle gelin oldum”

Soru: Mayıs 2015’te seninle bir röportaj yapıp yaşadıklarını paylaşmıştık (https://www.yeniduzen.com/kanserimi-sevdim-51218h.htm). O dönemde tedavin bitmiş ve doktorunun “temiz” müjdesinin mutluluğunu yaşıyordun. Öncelikle kanserle nasıl tanıştığını ve o tarihe kadar yaşadıklarını kısaca anlatır mısın?

Beyit: Mayıs 2012’de düğün hazırlıkları yaptığımız dönemde sırtımda bir sertlik fark ettim, tümörü bir ameliyatla aldılar. Fibrosarkom yani yumuşak doku kanseri teşhisi kondu. Yapılan ameliyatta tümörün etrafındaki dokular tamamen temizlenmediği için, düğünümüze bir ay kala sırtımda, yine aynı yerde tümör tekrarladı. Ama bu defa bir tane değil iki tanedeydiler. Sırtımda iki tane tümörle gelin oldum. Sonrasında sırtımdan yeniden ameliyat olmam gerekti. Bu büyük bir ameliyattı. Tümörlerden birtanesi omuriliğime çok yakındı bu yüzden ameliyatım çok uzun ve zorlu geçti. Radyoterapi alırken, Şubat 2013’te akciğerimde bir nodül görüldü, doktorum onu takibe aldı. Sırtım için 33 seans radyoterapi gördüm, Mayıs 2013 sonunda radyoterapi bitti. Akciğerimde nodülün durumunu görmek için Haziran 2013’de tekrar tomografi çekildi ve akciğerimde çok sayıda nodül görüldü. Kanser olduğumu ilk defa o zaman anladım. Bu fibrosarkomun son evresiydi. Doktorum da çok şaşırmış ve Kıbrıs’ta fibrosarkom olup akciğerinde bu kadar çok tümör gördüğü tek hastasının ben olduğumu söylemişti. Çok zorlu bir biyopsi yapıldı ve Temmuz 2013’te kemoterapiye başladım. İlk aldığım ilaç tümörleri küçültmeyince Ocak 2014’de kemoterapide ikili ilaçlara başladım. Yoğun ve zorlu bir tedavi süreciydi. O dönemde annem işinden izin aldı, bana küçük bir bebek gibi baktı. İki sırt ameliyatından sonra Haziran 2014’te ilk akciğer ameliyatımı oldum, çok zor bir ameliyattı, sırtımdan kaburga kemiklerinin arasından girildi. 22 Ekim 2014’te, 26’ıncı doğum günümde tomografi sonucunda temiz olduğumu öğrendim ve Kasım 2014’te kemoterapi bitti.

“Risk hep vardı, bbunu bilerek Nefes’i istedim”

Soru: Tedavi tamamlandıktan sonra çok istediğin annelik duygusunu da tattın ve kızın Nefes Nisan 2018’de dünyaya geldi. Bir kanser hastası olarak o süreçte neler yaşadın?

Beyit: Üç sene dolduktan sonra doktorum çocuk sahibi olmama izin verdi. Kemoterapi doğurganlığı da etkileyebiliyor. Eşim bana “senin sağlığın benim için daha önemli, çocuğumuz olmazsa evlat ediniriz” demişti. Önce hormonlara yönelik testler yapıldı. Hamilelik kanserimi tetikleyebilirdi, bu riski biliyordum. Fibrosarkom üzerinde test yapıldı ve herhangi bir sorun olmayacağını söylediler ama risk hep vardı. Ben bunu bilerek Nefes’i istedim. “Her güzel şeyin bir bedeli var” derler ya Nefes’in gelişinin ardından kanserim de geri geldi. İlk akciğer ameliyatımda hiç nefes alamadığım zamanlar oldu, uzun bir zaman oksijen tüpüne ihtiyaç duydum. Nefes almanın önemini, değerini o zaman çok daha iyi anladım. 2014’te ameliyat yatağımda yatırken “Bir gün bir kızımız olursa yeniden nefes alacağız. Adını da Nefes koyalım” diye düşündüm ve gerçekten Nefes’le hepimiz tekrardan nefes aldık, Nefes hepimize iyi geldi.

“Nefes’i beklemek çok güzeldi”

Çok zor bir hamilelik geçirdim çünkü vücudum geçirdiğim ameliyatlardan ve görmüş olduğum tedavilerden dolayı çok hasar görmüştü. Ama herşeye rağmen Nefes’i beklemek çok güzeldi. Ailemin büyük heyecanını gördüğümde, yaşadığım tüm acıların yerini çok büyük bir mutluluk aldı. Onları çok üzmüştüm ve şimdi Nefes sayesinde yüzlerini tekrar güldürebilecektim.

“Nefes 3 aylıkken kanser yeniden geldi”

Soru: 4 sene boyunca kontroller yapıldı, doktorlardan hep “temiz” müjdesini aldın. En büyük hayalin olan anneliği yaşadın, Nefes doğdu. Herşey yolundaydı, taa ki Temmuz 2018’e kadar... İlk röportajımızda “kanserimi sevdim” demiştin, Temmuz 2018’de kanserin geri geldi...

Beyit: Nefes 3 aylıkken kanser yeniden geldi. Bu defa da sağ akciğerimden usulca sızdı içeriye. Kontrol için çekilen tomografinin sonucunu öğrenmek için doktora giderken kanserimin yeniden geldiğini biliyordum. Ben hastalığımı çok iyi tanıdım, nefes alırken bir sorun olduğunu fark etmiştim. Nitekim Ağustos 2018’de yine hep beraber doktoruma gitmiştik, bu defa kadromuz eksikti. Annem Nefes’le evde kalmıştı. Doktorum akciğerimde bir tümör olduğunu söyledi ve küçük olduğunu söyleyerek beni rahatlatmak istedi, o anda tek düşünebildiğim yine ailemdi. Hemen arkama dönüp baktım, hepsinin gözünde korku vardı. “Korkmayın, ben buna da hazırım” dedim onlara. Nefes’i düşündüm, heyecanla benden haber bekleyen anneme telefonda ne diyeceğimi düşündüm. Kanser sadece kanser hastasını etkilemez, ailesini, sevenlerini de yıpratır.

“Kızımı sütten kesmem gerekti”

Doktorum “iki ay bekleyelim ve sonrasında tümörün durumuna göre karar verelim” dedi. İki ay bize çok uzun geldi. Beklemek çok zordu. O dönemde bebeğimi emzirmeye devam ettim, doya doya emzirdim. İki ay sonra tekrardan tomografi çekildi, ben doktoruma ameliyat olmak, tümörün temizlenmesini istediğimi söyledim. Ameliyat olmadan önce kızımı sütten kesmem gerekti, sütün kesilmesi için bazı ilaçlar kullanmak zorunda kaldım. Nefes henüz 5.5 aylıktı ve ben artık onu emziremeyecektim. Onu korumasız, yapayalnız bırakmışım gibi hissettim. Ağlamaktan hem kendimi hem de ailemi çok üzdüm. Nefesi daha fazla üzdüm. Ben ağladıkça o daha çok ağladı. O zamandan beri, hala bugün, yüzüme dikkatlice bakıp küçüçük olmasına rağmen benim duygularımı anlamaya çalışır.

“Kanserimi tekrardan sevdim”

Kanserimi tekrardan sevdim. Dezavantajları oldu tabi ki ama kanserin geri gelmesinin en güzel yanı Nefes büyürken hep yanındaydım. Kanser olmasaydı çalışan genç bir anne olarak kızımın ilk 11 ayını bu kadar yakından takip edemeyecektim. Nefes olmasaydı da belki bu süreci yine yaşayacaktım ama daha zor olacaktı, belki de hayatta olmayacaktım çünkü Nefes beni hayata daha sıkı bağladı. Ailem her zamanki gibi bana hep destek oldu, beni hayata bağladı. Ama şimdi ben de bir anneyim, Nefes için yere daha sağlam basmam, hayata daha sıkı sarılmam lazım.

Aile desteği...

Soru: İki kez sırttan iki kez de akciğerden ameliyat oldun. İkinci akciğer ameliyatı ne zaman oldu, neler yaşadın?

Beyit: İkinci akciğer ameliyatım 19 Ekim 2018’de koltuk altından, laparoskopi yöntemiyle yapıldı. Ameliyata giderken çok rahattım, laparoskopi ile yapılacağı için çok kolay olacağını, çok kolay toparlanacağımı düşünmüştüm ama öyle olmadı. Narkozdan uyandığımda nefes almadığımı fark edince annemi istediğimi hatırlıyorum. Sanırım insanın yaşı kaç olursa olsun küçük bir çocuk gibi annesini ister hep yanında. Odaya getirildiğimde ilk annemin o çok sevdiğim gözlerini gördüm. Her zaman güç aldığım o gözler herşeye rağmen yine hazırdı savaşmaya, yılmamıştı yaşadığı onca şeye rağmen. Sonra eşim tuttu elimi, “Yine başardık” diyerek sevgiyle saçlarımı okşadığını hissettim. Ne yaşarsak yaşayalım hiç bırakmadığı elleri şimdi de sıkı sıkı güzel kızımızı tutuyordu. “Herkese ne böyle bir baba, ne de böyle bir eş nasip olmaz, şükürler olsun” dedim. Ben de Nefes gibi şanslıyım, benim de babam elimi hiç bırakmadı. Babam, her zaman gözlerimin içine bakıp anlamaya çalışırdı iyi olup olmadığımı. Yine o gün gözleri dolu dolu beni izliyordu. “İyiyim babacığım, merak etme” diyerek yüzünü biraz olsun güldürdüm. Gözlerim kız kardeşimi aradı, onun en büyük korkusu beni kaybetmekti bu hayatta. Gözlerine bakıp gülümsediğimde derin bir oh çekmişti. Meliz (kızkardeşim) ömrünü beni her daim güldürüp, mutlu etmeye adadı. Ve Erol (kızkardeşimin nişanlısı) hastanede geçen her günüme ayrı bir neşe kattı, ağrıdan nefes alamadığım zamanlarda bile beni güldürdü.

İlk iki günü ağrı kesicilerle iyi geçirdim ama sonrasında drenler ciğerime battı, çok ağrım vardı. Eşimin annesi, ameliyattan sonra gözlerimi açarkenden beni rahat ettirmek için her zaman elinden gelen herşeyi yaptı ve eşimin babası da her zaman beni mutlu etmek için çok çabaladı.

“Kanser yine bir doğum günümde çıktı hayatımızdan”

22 Ekim 2018’de 30’uncu yaşımı hastanede Nefes olmadan kutladım ama güzel tarafı vücudum yine temizdi. Kanser yine bir doğum günümde çıkmıştı hayatımızdan. Bu ameliyat sürecinde Nefes’ten ilk defa 5 gün boyunca ayrı kaldım. O süreçte annem her zamanki gibi yine benim yanımdaydı, Nefes’e halam baktı yüreğindeki o kocaman sevgisiyle, en özel ve en güzel görevi halam üstlendi ve halam sayesinde gözüm hiç arkada kalmadı.

Eve döndükten sonrası da zordu, Nefes beni ilk gördüğünde yanıma gelmek istemedi, ben onu görünce ağlamaya başladım, o da ağladı. Evdeki herkes Nefes’le yere oturup oynardı ama ben yapamazdım. Kızımı uzun bir zaman kucağıma alıp doya doya sevemedim. Yatamazdım, kalkamazdım ve rahat nefes alamazdım, ağrılarım vardı, ciğerime sürekli kramp girerdi. Ameliyatın üstünden 5 ay geçti ama hâlâ bazı hareketleri yaparken zorlanıyorum. Bağışıklık sistemimi güçlendirmeye çalışıyorum. Pazartesi (yarın) işe döneceğim. Bankada çalışıyorum, stresli bir iş ortamım var. İşimi severek yapıyorum, işime dönmek istiyorum ama bazı endişelerim de var. Yorgun bir bedenim var ve bilinen bir gerçek var ki stres kanseri tetikler. Daha çok gencim, çalışmak istiyorum.

“Etrafınızda anlayışlı insanlar istersiniz”

Soru: İnsanların yaklaşımları nasıldı?

Beyit: Akciğer ameliyatı sonrası korunmam gerekiyordu çünkü basit gribal bir enfeksiyon bile bazen akciğerdeki kanseri tetikleyebiliyor. Bazı insanlar ziyaretçi kısıtlamasını anlayışla karşılamadı, farklı yorumladı. Haber vermeden ziyarete gelenler bile oldu. O dönemde kendinizi korumak için etrafınızda anlayışlı insanlar istersiniz. Hastalığımla ilgili meraklı sorulara cevap vermek de yorucu bir durumdu aslında. Ama biz sabırla cevapladık soruları.

“Paylaşarak, umut olmayı amaçlıyorum”

Soru: Genelde insanlar da hastalıklarını saklama eğilimindedir. Ama sen hastalığın süresince sosyal medya üzerinden gelişmeleri, duygularını hep paylaştın.

Beyit: İlk kendim için yazıyordum yazılarımı, sonra yazılarımın kendilerine umut olduğunu söyleyen hastalar okumaya başladı yazılarımı. Artık onlar için de yazıyordum. Hastalığı kabullenmek iyileşmenin ilk adımıdır. Yaşadıklarımla ilgili bir kitap yazıyorum. Yaşadıklarımı paylaşarak, umut olmayı amaçlıyorum.

mine-3.jpg

“Nefes çok küçük ve bana çok ihtiyacı var”

Soru: “Kanser = ölüm” algısı çok yaygın, sen bunun her zaman böyle olmadığını gösterenlerdensin. Hastalığın sırasında ölüm aklına geldi mi, umutsuzluğa kapıldığın oldu mu?

Beyit: Umutsuzluğa kapıldığım zamanlar oldu tabi ki. Hastalığımın tekrar etmesi Nefes’in geleceği için  beni çok tedirgin etti. Daha önce ölümden korkmayan ben kendimi bir anda ölümden korkarken buldum. Çünkü Nefes çok küçük ve bana çok ihtiyacı var. Doğaç (eşim) çok iyi bir baba ve bana birşey olursa kızımıza annelik de yapar.  Ona güvenim sonsuz.    

“Tekrar gelebileceğini biliyorum”

Fibrosarkom tekrarlayan bir kanser türü, tekrar gelebileceğini biliyorum ve bunun beni öldürmeyeceğini de biliyorum çünkü sürekli kontroldeyim. Kanser tekrar gelirse, ben yaşayacağım, herşeye hazırım çünkü yaşamak için çok fazla nedenim ve çok güzel bir ailem var. Peki ailem buna hazır mı? Çünkü hepimiz psikolojik olarak da çok yıprandık.

Geçmişle kıyaslayacak olursam şimdi daha güçlüyüm çünkü artık bir anneyim. Hastalığını çok iyi tanıyan bir anneyim. Hastalığı kabul edip, hastalığımızla ilgili konuşabilmek başarmanın yarısıdır. Yazarak, anlatarak ve en önemlisi de severek ve sevilerek iyleştim ben. O yüzden umut etmekten ve mucizelere inanmaktan asla vazgeçmeyin.

 

mine-2.jpg

Kanser nedeniyle 2 defa sırtından, 2 defa da akciğerinden ameliyat olan 30 yaşındaki Mine Kutluhan Beyit “Umut bir balona benzer. Umutlarınızı bir balona koyup, geleceğe uçurabilmek sizin elinizde” diyerek, kanser hastalarına “Şartlar ne olursa olsun, umudunuzu asla kaybetmeyin” mesajını verdi.

 

Bu haber toplam 7055 defa okunmuştur
Etiketler :
İlgili Haberler