Umut varmış... Hani nerde?
New York zirvesine sayılı günler kala iki tarafın da çözüme dair umutları yok oldu.
Bunu konu ile ilgilenen hemen herkes görüyor.
Zaten konu ile ilgili aktörler tamamen başka alanlara konsantre olmuş durumdadır.
Rum tarafı petrol ve doğal gaz konusuna
New York zirvesine sayılı günler kala iki tarafın da çözüme dair umutları yok oldu.
Bunu konu ile ilgilenen hemen herkes görüyor.
Zaten konu ile ilgili aktörler tamamen başka alanlara konsantre olmuş durumdadır.
Rum tarafı petrol ve doğal gaz konusuna Yunanistan ekonomik krize, Türkiye terör belası yetmezmiş gibi Van depremi ile sarsıldı, bütün eforunu bu iki önemli konuya yönlendirdi.
Kıbrıslı Türkler de gelişmelerden yeterince bilgi alamamakta, deyim yerindeyse sürecin dışında tutulmaktadır.
Bu şartlar altında Cumhurbaşkanı’nın özel temsilcisi Kudret Özersay “Newyork görüşmesinden umutlanmak için somut nedenler var” diyor.
Acaba sürecin dışında tutulan bizim bilmediğimiz ama sürecin hemen hemen başında bulunan Özersay’ın bildiği birşeyler mi var?
Açıklama yalnız bu kadarla sınırlı kalsaydı belki böyle bir olumlu şüphe duyardım. Ama Özersay’ın TAK ajansına yaptığı açıklama bu kadarla sınırlı değil.
Aksine Özersay uzun açıklamasında suçlamalar da yapıyor. Kıbrıs Türk tarafındaki bazı siyasilerin New York zirvesi ve müzakere süreciyle ilgili yorum yaparken daha sorumlu davranmaya çağıran Özersay açıklamasında “olumsuz bir portre çizilmesi Rum tarafında çözüm karşıtlarının yapmaya çalıştıklarına katkıda bulunmaktadır” diyor.
Ama bu uzun açıklama içinde “karma oy”u da içeren Ocak 2010 önerisinin geri çekildiğini ve buna paralel olarak da Hristofyas’ın da önceden kabul ettiği “dönüşümlü başkanlık” la ilgili düzenlemeden vazgeçtiğine hiç değinmedi.
Neden?
Yoksa dönüşümlü başkanlık sürecin bütününde önemsiz bir mesele midir?
Bir devletin eşit ortaklığa dayalı olduğunun en önemli göstergesi o devletin başkanının her iki toplumun bireylerini de kapsaması değil midir?
Sayın Talat döneminde elde edilen bu kazanım nasıl olur da yitirilir. Ya da bu konuda koalisyon ortaklarını bile ikna edemeyen Hristofyas’a kabul ettiği dönüşümlü başkanlık formülünden geri adım atma fırsatı nasıl verilir?
Ben gerçekten anlamakta zorlanıyorum.
Bu şartlarda New York zirvesine umutlu bakabilmek için bir neden ben göremiyorum.
Ama Özersay “olumsuz portre çizilmesi Rum tarafındaki çözüm karşıtlarının işine yarar” diyerek neredeyse sürece ilişkin olumsuz konuşanları “Rum işbirlikçisi” olarak niteleyecek.
Olmadı Sayın Özersay.
Görüşme sürecinde gösterdiğiniz iyi niyetli çabaları takdir etmekle birlikte bu türden açıklamaları size yakıştıramadım.
Bu tür yakıştırmalar geçmiş Denktaş-UBP iktidarları dönemindekilere benzer.
Sizden beklenen öncelikle şeffaf olmanız, gerekli bilgileri zamanında en azından belli kesimlere aktarmanız, onların görüşlerini de alarak çözüm sürecini ilerletmeniz, tıkanma noktalarında zengin ve çeşitli önerilerle açılımlar yapmanızdır.
Bunun için de değişik kesimlerin, özellikle de geçmişte beraber çalıştığınız kişilerin görüş ve önerilerinden yararlanmanızdır.
New York gerçekten önemlidir. Bu konuda Özersay’a katılıyorum.
Ama New York’a giderken toplumlara gerçek umutlar vermek gerekir. Toplumların, daha doğrusu sokaktaki her bir Kıbrıslının görmediği, bilmediği ve bildikleriyle maalesef umutlanamadığı bir dönemde sırf siz umutlu olmak gerekir dediğiniz için kimse umutlanmaz.
Hele siz başka, Hristofyas başka şeyler söyler, aktörlerin hemen hemen tümü de başka konulara konsantre olmuş durumdayken nasıl umutlanalım?
Eğer bizim bilmediğimiz ve sürecin içinden biri olarak sizin bildiğiniz önemli gelişmeler varsa ve bunları şimdi açıklamayarak New York sonrasına saklıyorsanız biz ancak sevinç duyarız.
Yaşayabilir bir çözüm bizim için olmazsa olmazdır.
New York zirvesinden eğer bu yönde önemli bir gelişme sağlayarak dönülürse bu elbette en başta çözüm güçlerini sevinderecektir.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Ama TC eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış geçenlerde “Bu şartlar altında çözüm ancak mucize olur” dedi. Bence Yaşar Yakış çok haklı bir saptama yaptı.
Buna rağmen ben çözüm olacaksa mucizelere de inanmak isterim.