‘UMUT’u kaybetmeden ilerleyebilmek…
Ortam çok rüzgârlıydı. Bir odada 4 tane mum usul usul yanıyordu…
4 mum yavaşça yanıyordu, ama ortalık o kadar sessizdi ki, mumların konuşmaları duyulabiliyordu…
Birinci mum,
”Ben BARIŞ‘ım! Ama kimse benim yanmama yardımcı olmuyor. Sanırım yakında söneceğim” dedi. Mumun alevi hızla azaldı ve sonunda tamamen söndü.
İkinci mum,
”Ben İNANÇ‘ım! Ne yazık ki artık vazgeçilmez değilim. Onun için, bundan sonra yanıp durmamın bir anlamı kalmadı.” Sözlerini tamamladığında, esen rüzgâr onu da tamamen söndürdü…
Sırası geldiğinde üçüncü mum, hüzünlü bir sesle konuştu:
”Ben SEVGİ‘yim ! Ama artık yanacak gücüm kalmadı. İnsanlar beni unuttu, değerimi hiç anlamıyorlar. En yakınlarını sevmeyi bile unuttular.”
Sevgi de daha fazla beklemeden sönüp gitti…
Ansızın...
Odaya birden küçük bir çocuk girdi ve üç mumun da yanmadığını gördü.
Üzgün ve ağlamaklı bir sesle:
”Neden yanmıyorsunuz? Sizin sonsuza kadar yanmanız gerekmiyor muydu?” dedi. Ardından da ağlamaya başladı…
O zaman dördüncü mum konuşmaya başladı:
”Korkma, ben hala yanıyorum. Ben yandığım sürece öteki mumları da yeniden yakabiliriz, ben UMUT‘um!”
Duyduklarıyla sevinen çocuk, gözleri mutlulukla parlayarak, UMUT’u aldı ve öteki mumları birer birer yaktı…
İşte bu kısa anonim hikâyede olduğu gibi umudu hiçbir zaman kaybetmemek gerek… Cuma akşamı İsviçre’den uzlaşı haberi beklerken ertelenen umutlardan değil, dün gerçekleşen CTP Kurultayı’ndan sözediyorum. CTP’li üyeler de parti içinde zamanla eriyen sevginin, kaybedilen inancın ve barışa eskisi gibi sarılamamanın umutsuzluğunu yaşıyorlardı. Ancak işte yukarıdaki küçük ve basit hikâyede anlatıldığı gibi umudu korumak diğerlerinin de yeniden canlanmasını getirecektir.
CTP Genel Başkanlığı’na tek başına aday olan ve dünkü Kurultay’da büyük bir coşkuyla Genel Başkan olarak ilan edilen Tufan Erhürman, bu olgulara vurgu yaptı ve üyelerin birbirini hırpalamak yerine sevgiyi büyütmelerini istedi. Daha önce açıkladığı ‘Manifesto’da şunların altını çizdi Erhürman;
"Ben merkezci" ya da "makam hırsı" ile hareket edenlerin partiden "tasfiye" edileceğini belirtti ve "Siyaset kültüründe yukarıdan aşağıya doğru menfaat, aşağıdan yukarıya doğru da siyasi destek ve oy sağlamak dönemi bitecektir" diye konuştu.
Kurultay’da da aynı şeyleri hatırlattı. CTP’nin ve toplumun sevgiye, umuda çok ihtiyacı var. Tufan Erhürman başkanlığında CTP’nin sloganda yer aldığı gibi “Yine Birlikte Yeni CTP”yi gerçekleştireceğini ümit etmek isterim. Toplumumuzun da CTP’ye her zamanki gibi, hatta her zamankinden fazla ihtiyacı var. Bu ihtiyacın giderilmesinde CTP’nin parti içinde yine eski sevgiyi yakalaması ve bunu ‘Yeni CTP’ olarak halka yansıtabilmesi gerek.
Talat’ın başkanlığa gelirken yapmak istediği birlik ve dayanışmayı tümüyle başaramamış olması Erhürman’ın işinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor belki ama yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi hiçbir konuda ‘umut’u kaybetmemek gerek.
--------------------------------------------
‘İhtiyatlı heyecan’
Cuma akşamı barış ateşi yandı yine… İsviçre-Mont Pelerin’den gelecek uzlaşı haberi beklendi 12 yıl önce olduğu gibi… Yine gelmedi ama aksi haber de gelmedi. Sadece uzlaşı umudu bir hafta ertelendi. Bir hafta sonra yine İsviçre ama bu defa Cenevre’den gelecek uzlaşı haberi beklenecek. Girne’de yanan barış ateşinde konuşan genç Tufan, heyecanını belirtirken ‘yaşlı’ demeyeyim, yaşı daha fazla olanlara sitemde bulundu. “Siz neden heyecanlı değilsiniz”, 12 yıl önce kendisinin çocuk olduğunu hatırlatarak… Elbette yaşı daha fazla olanlar da heyecanlıydı ama heyecana da moda deyimle ‘ihtiyat’ katarak ‘ihtiyatlı heyecan’ içindeydiler… Gecenin sonunda ‘ihtiyat’ işe yaradı, hiç kimse ‘küllü suyu’ gibi yerine oturmadı. Sadece o heyecan yeni umutlarla haftaya taşındı. Bu heyecan nereye kadar, bu beklenti ne kadar, bu umut ne kadar bitimsiz! Umarım hiçbir duygumuzu kaybetmeyiz.
---------------------------------------------------
İZLENİM
Erdoğan demokrasisi
Türkiye’de Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım her fırsatta kalabalıkları toplayıp nutuk atabiliyorken, başka toplantılar veya hükümeti protesto eylemleri, yürüyüşler terör saldırısı olabilir gerekçesiyle yasaklanıyor. Üstelik de polis, hatta asker o insanların üzerine saldırtılıyor. Bu da herhalde herkese, dünyaya demokrasi dersi vermeye çalışan Erdoğan Türkiye’sinin bir yönetim biçimi olsa gerek!..
-----------------------------------------------
DURUM
Çarpışan arabacıklar
Trafikte yollarımız yetersiz, her yer delik deşik, engebe, asfaltlar kalkmış, erimiş… Yollarda altyapı yok, işaretler yok… Çizgi yok, kimin nereden gideceği, nerede duracağı belli değil. Kavşaklarda kimin kime yol vermesi gerektiği belirsiz. Bunlar devletin yanlışlarından ama ya sürücüler… Işıklara uyan yok, sinyal lambalarını kullanan yok. Hız limitlerine uyan yok, makaslama gidişler çoğaldı, cahil cesaretli sürücüler de arttı. Kimsenin kimseye saygısı yok. Hani Luna Parklarda çarpışan arabacıklar var ya!.. İşte trafikte aynen öyleyiz.
------------------------------------
Çalışma uçup gidebilen bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlık.
Victor Hugo