1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet/Kadın Araştırmaları Merkezlerinin Önemi
Üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet/Kadın Araştırmaları Merkezlerinin Önemi

Üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet/Kadın Araştırmaları Merkezlerinin Önemi

Şiddet toplumsal cinsiyetçi yapıların bir disipline sokma, kontrol etme aracı olarak bireylerin bedenini ve davranışlarını denetlemede biçimidir.

A+A-

 

Fatma Güven Lisaniler
[email protected]

Bir çok insan evde, okulda, sokakta, toplumsal cinsiyet temelli sözlü ya da fiziksel cinsel taciz ve saldırıya maruz kalıyor. Bunun en az dillendirildiği alanlardan biri de üniversitelerdir. Halbuki birçok kurum gibi üniversiteler de dayandığı normların tümüyle ataerkil bakışla yapılandırıldığı cinsiyetci kurumlardır. İşlerin zaman ve mekân boyutunda düzenlenmesi, işyerinde izlenecek kuralların oluşturulması ve işyerini yaşam alanlarına bağlayan ilişkilerin belirlenmesi gibi her alana ve sürece nüfuz eden toplumsal cinsiyetleştirilmiş bir altyapıya sahiptirler. Toplumsal cinsiyetlendirilmiş yapılar erkeklerin ve kadınların yapabileceği işler konusundaki yapay ayrımlar üretir. Bu çerçevede de erkek cinsiyeti ile kadın cinsiyeti arasında toplumsal yaşama katılma düzeyi açısından farklılıklar oluşur. Yani iki cinsin toplumsal alandaki temsiliyeti farklılaşır. Çalışma yaşamından siyasete, medyadan eğitime kadar her türlü kamusal alanda iki cins temelindeki bu görünüm toplumsal cinsiyet eşitsizliğini oluşturur. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelinde gerçekleşen bu ayrımcılığın da en önemli sonucu şiddet olur. Bireyler toplumun cinsiyet kalıpları dâhilinde yaşamaya zorlanır. Bu kalıpları esnetmeye çalışanlar şiddete maruz kalırlar. Bu tepkiler bir disipline sokma, kontrol etme aracı olarak çeşitli şiddet biçimleri şeklinde; söz söyleme, ayrımcılık yapma, damgalama biçimlerinde olabileceği gibi doğrudan fiziksel, cinsel şiddet ve saldırı biçiminde de kendisini gösterebilmektedir. Bu tip muamelelerle en çok karşılaşanlar ise ataerkil bir toplumda yaşamakta olan kadınlar ve LGBTİ bireylerdir. Şiddet toplumsal cinsiyetçi yapıların bir disipline sokma, kontrol etme aracı olarak bireylerin bedenini ve davranışlarını denetlemede biçimidir.

Üniversitelerde toplumsal cinsiyetci yapıları nedeniyle çoğu zaman farkına varılmayan, üstü kapatılan ve nasıl önleneceği bilinmeyen cinsel taciz ve saldırı olayları yaşanmaktadır.  Bu tür olayların çözümsüz kalması, üniversitelerin hiyerarşik yapısı ya da üniversite içinde kolayca erişilebilecek bir birim olmaması nedeniyle çoğu zaman çözümsüz kalmaktadır. Üniversitelerde toplumsal cinsiyet temelli cinsel şiddet ve saldırıyla mücadele edilebilmesi ancak üniversitelerin toplumsal cinsiyetci yapılarının kırılması, üniversite çalışan ve öğrencilerinin toplumsal cinsiyet temelli şiddet farkındalıklarının artırılması ve kolay erişilebilir cinsel şiddet ve saldırıyla mücadele birimlerinin oluşturulması ile mümkündür.

Ancak bunlar üniversitelerin toplumsal cinsiyetci yapılarının dönüşmesini gerektirmektadir. Bu süreç üniversitelerde toplumsal cinsiyet/kadın araştırma merkezlerinin önemini ortaya çıkarmaktadır. DAÜ Kadın Araştırmaları ve Eğitimi Merkezi (KAEM) üyeleri uzun mücadeleler sonucu cinsel taciz ve saldırıyı Üniversite gündemine getirebilmiş, bunun bireysel vakalar değil mücadele dilmesi gereken toplumsal cinsiyetci yapının ortaya çıkardığı sosyal bir sorun olduğu gerçeğini kabul ettirebilmiştir. Orta ve üst düzey yöneticilerle yapılan yüzyüze görüşmeler ve çoklu toplantılar ve KAEM’in DAÜ senatosunda doğrudan temsiliyeti sonucu oluşturulan farkındalık sonucunda Cinsel Tacize ve Cinsel Saldırıya Karşı Politika Belgesi[1]’nin senato tarafından onaylanması gerçekleştirilmiştir. Eşgüdümlü olarak disiplin yönetmenliğini cinsel taciz ve saldırı biçimlerini içerecek biçimde güncellemiştir[2]. Politika belgesinin onaylanmasıyla DAÜ cinsel taciz ve saldırının cinsiyet ayrımcılığının bir parçası olduğu ve bir hak ihlali olması niteliği nedeniyle suç teşkil ettiğini söylem düzeyinde tanımış ve üniversite bileşenlerinin cinsel taciz ve cinsel saldırı konusunda farkındalığının artması için çaba göstermeye, bu tür olayların engellenmesine, bu tür iddialar ve şikâyetler söz konusu olduğunda etkin bir soruşturma ve yaptırım mekanizması işletmeye hazır olduğunu taahhüdünde bulunmuştur. Üniversitenin bu taahhüt altına girmiş olması KAEM’in hareket alanını genişletmiştir. Böylece KAEM yeni öğrenciler için düzenlenen uyum programlarına öğrencileri cinsel taciz ve saldırıya karşı bilgilendirici seminerlerin eklenmesini ve mücadele biriminin kurulması taleplerini yükseltebilmiştir. Bunun yanı sıra Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları dersi açılmıştır. Birim kurma çalışmaları sürmektedir. Bu süreçte Kadın Araştırmaları ve Eğitimi Merkezi güçlendirilerek birim kurulana kadar KAEM üzerinden taciz ve saldırılarda, bu tür olayların üstü örtülmek yerine etkin soruşturma ve yaptırım mekanizmalarının işletilmesi yoluna gidilmiştir. Çalışanların (idari ve yönetsel personel) bu konudaki farkındalıklarının artırılması için çalışma atölyelerinin yapılması, sertifika programlarının başlatılması görüşmeleri sürmektedir.    

Ancak bu mücadelenin etkin olabilmesi için Üniversitenin toplumsal cinsiyet eşitsizliği üreten cinsiyetci  yapısının da dönüşümesi gerekmektedir.  KAEM geliştirdiği bir proje ile DAÜ’nün toplumsal cinsiyet profilini ve farkındalık düzeylerini tespit etme yoluna gitmiştir. Bu projeden murad edilen proje sonuçlarından yola çıkarak Üniversitenin cinsiyetci yapısını Üniversite gündemine taşımak ve farkındalığı artırarak dönüşümü başlatmaktır.

Tüm bu süreç boyunca KAEM Kuzey Kıbrıstaki diğer üniversitelerle işbirliği yolları aramıştır. Diğer üniversitelerde toplumsal cinsiyet/kadın araştırmaları merkezlerinin olamayışı nedeniyle bu işbirlikleri bireysel düzeyde sürdürülmüştür. Ancak Türkiye’deki üniversitelerdeki merkezler ve akademisyenlerle oluşturulan bağ sonucunda KAEM öncülüğünü Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları ve Uygulama Merkezi’nin yaptığı ‘Üniversitelerde Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Ne Yapılabilir?’[3] ağına dahil olmuştur. Üniversite araştırma Merkezleri temsilciler  temelinde oluşan ağ 3 seneden beri beli aralıklarla değişik üniversitelerde toplanarak bu konudaki deneyimlerini  paylaşmakta ve yardımlaşmaktadırlar. KAEM’in mücadelsinde bu ağ önemli bir yer tutmuştur. Dayanışma ve yardımlaşma KAEM’i güçlendirmiş, paylaşılan deneyimler bazı hatalardan korunmasını getirmiştir.

Yazarın Notu: Bu yazıda her ne kadar üniversiteler ve üniversitelerdeki toplumsal cinsiyet çalışmaları merkezleri üzerinden cinsel taciz ve saldırı konuşulmaya çalışılmışsa da toplumsal cinsiyet temelli şiddet ile mücadelede toplumsal cinsiyetci kurum ve kuruluşların bu yapılarının dönüşümü vurgulanmak istenmiştir.

 


[1] Politik belgesine verilen bağlantıdan ulaşabilirsiniz: http://cws.emu.edu.tr/en/useful-sources

 

[2] Öğrenci disiplin yönetmenliğine verilen bağlantıdan ulaşabilirsiniz: http://mevzuat.emu.edu.tr/5-2-Yonetmelik-OgrenciDisiplin.htm.

[3] Üniversitelerde Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Ne Yapılabilir? Ağının toplantı tutatnaklarına verilen bağlantıdan ulaşabilirsiniz: http://cts.ankara.edu.tr/?page_id=293.

Bu haber toplam 2782 defa okunmuştur
Gaile 422. Sayısı

Gaile 422. Sayısı