1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Üniversitemsi domuz ölünüzün gocakörü!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Üniversitemsi domuz ölünüzün gocakörü!

A+A-

Bir arkadaşım Güney Kıbrıs’a geçti…
Karnı acıkmıştı, bir restorana girdi…

-*-*-

Kendisiyle ilgilenen garson sordu; “Pardon, nerelisiniz?”…
İngilizce tabii ki!
Arkadaşım, “Kıbrıslıyım, Kıbrıslı Türk” dedi…

-*-*-

Garson, “ben de Girne’de iki hafta kadar kaldım” diye söze girdi…
Ve kısa süre içerisinde, güney Kıbrıs’a nasıl geldiğini özetledi…

-*-*-

Arkadaşımın aktardığı bu “özet” şöyle:

-*-*-

Genç kişi Afgan…
Birileri, internet üzerinden kendisiyle temasa geçti… Veya kendisi birileri ile temas kurdu…
Bu birileri, bu arkadaşı, Girne’de “adı bende saklı” üniversitemsi veya yüksek okulumsu bir adrese yönlendirdi…

-*-*-

Kuzey Kıbrıs’a geliş; üniversitemsi şeyden öğrenci belgesini alış, birkaç haftalık konaklama, üç öğün yemek ve akabinde sınırdan Güney’e geçiriliş…

-*-*-

Bunun için toplamda 7 bin Dolar ödedi Afgan “öğrenci – göçmen – kaçak – sığınmacı”…
Güney’de siyasi sığınmacı olarak yaşıyor, çalışıyor ve sığınmacı başvurusunun kabul edilip, Avrupalı olmayı bekliyor!

-*-*-

KKTC’de mi?
Bu üniversitemsi “şey”lerle şey edecek olan şey; yani YÖDAK’tı sanırım adı; hah YÖDAK!
Başkanı ile üyeleriyle, mahkemelerde sürünüyor!

-*-*-

Ersin Tatar ne diyor?
“Eşit, egemen devlet” diyor!
Oysa, işin aslı; “domuz ölünüzün gocakörü”dür!
Üniversiteler adasıymış!
İnsan kaçakçılığı merkezi KKTC!
Daha ne diyeyim?
Seyredin, hiçbir şey yapmayın da tamamdır!


Devlet mi zibillik mi?

Biri 47, öteki 49 yaşlarındaydı…
Evsizdiler…
Yerel yöneticiler, o dönemdeki merkezi hükümet derken, kendilerine konteyner ev verildi…

-*-*-

Köylülerin yardımlarıyla geçiniyorlardı…
Zaman zaman da çobanlık yapmaktaydılar…

-*-*-

Kaldıkları konteyner evin bir de küçük jeneratörü vardı…
Yağmur yağmaya başlayınca, o jeneratörü, ıslanmasın diye konteyner evin içine almışlar…
Öyle anlattı bir köylüleri…

-*-*-

Ve Halil ile Kemal Yıldızçoban’ın cesetlerine ulaşıldı…
Jeneratörden zehirlendikleri düşünülüyor…

-*-*-

Devlet mi?
KKTC Devleti işte bu kadar vardır!

-*-*-

Yaşlısını, engellisini, açını, yoksulunu koruyamayan bir devlet olsa olsa “zibillik” olur!

-*-*-

Haydi, salın köpeklerinizi üzerimize; “Serhat yüce devletimize zibillik dedi” diye paylaşımlar yapın!
Zibillik dediğime dua edin!

-*-*-

Bu iki masum insanın katili, devlettir!

-*-*-

“Yazma yahu, devlete bir şey deme yahu” diyenlere de şunu belirtmek istiyorum, “cehennem olun!”
Günah be günah!
Yazık be yazık!


Cumhurbaşkanlığı’nın karnesi: 
Matematik sıfır, Tarih sıfır!

Şimdi, BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıs’taki Barış Gücü’nün görev süresini uzatırken, “federal çözüm”den söz etti; Ersin Tatar çok kızdı ya!
Cumhurbaşkanlığı adına hemen bir açıklamacık patlatıldı; “federasyon zemini tüketilmiştir” denildi…

-*-*-

Federal çözümün “Rum tarafınca desteklendiği” öne sürüldü…
Oysa, federal çözümü daha çok destekleyen ne ilginçtir Türk tarafı değil mi?
Tatar, sadece kendini ve etrafındaki üç beş kişiyi “Kıbrıs Türk tarafı” olarak kabul ediyor herhalde ki bu, zıııırt propagandadan başka bir şey değildir!

-*-*-

Cumhurbaşkanlığımız bir de dedi ki, “… Yeni ve resmi bir müzakere süreci ancak egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün teyit edilmesiyle mümkün olabilecektir”…

-*-*-

Bu arada yine Cumhurbaşkanlığı açıklamasında, şu ifade de yer aldı:
“… Cumhurbaşkanı Tatar, Kişisel Temsilci Holguin’i dün kabul ederek, ilk görüşmesini gerçekleştirmiş ve 61 yıl önce başlayıp, bugün hala devam eden Kıbrıs konusunun bir uzlaşıyla sonuçlandırılmasına ilişkin vizyonunu paylaşmıştır.”

-*-*-

TAK mı yanlış yazdı yoksa Cumhurbaşkanlığı mı hata yaptı?
Kıbrıs konusu 61 yıl önce mi başladı?
21 Aralık 1963’ten hesaplarsanız, 60 yıl bir ay!

-*-*-

Efendim çok basit bir hata!
Abartıyorsun Serhat!

-*-*-

Tamam, çok basit bir hata ama bu hatayı yapan, orta okul öğrencisi biri değil ki!
KKTC Cumhurbaşkanlığı, 21 Aralık 1963’ü “Kıbrıs konusunun başlangıç” tarihi kabul ediyorsa, ki tahminim odur, ortada ciddi bir matematik hatası vardır!

-*-*-

Yok eğer KKTC Cumhurbaşkanlığı elemanları, Kıbrıs tarihini, patronları seviyesinde biliyorsa, o zaman açıklamaya göre “Kıbrıs konusu” (sorunu veya problemi dense daha doğruydu ya neyse); yazılı açıklamanın yapıldığı 31 Ocak 2024’ten hesaplarsak, 31 Ocak 1962’de başlamış demektir!
61 seneye nasıl ulaşıldığı konusunda kafalar belli ki karışık!

-*-*-

Anlayacağınız, Cumhurbaşkanlığı’nın karnesinde Matematik sıfır, oturun!
Tarih! 
Sıfır, oturun!
Gezme, tozma, yeme içme, abidik gubidik twist kabuller 10!

screen-shot-2024-02-01-at-12-15-11.png

Erdem Oskar… 89 yaşında yaşamını yitirdi… Son söyleşilerimizden birini, altı yıl kadar önce Kıbrıs Postası için yapmıştık (Fotoğraf, o söyleşinin yayınlandığı gazeteden alınmıştır)… 70 yılı aşkın süre hep çalıştı… Çalışırken savaştı… Komutanlık yaptı… Girişimciliğin ve yurtseverliğin büyük bir örneğiydi ve bence bu yönü, gençlere ders olarak aktarılmalıydı… Doğru bildiğini söyledi hep… Herkesin konuşmaya korktuğu günlerde, “Kıbrıs sorunu çözülürse, turizm patlar” dedi… Maraş’ın açılması gerektiğini dillendiren ilklerdendi… “Ercan yanında Larnaka ve Baf'tan turist gelirse, her şey çok farklı olur” demişti… “Avrupa'dan direkt uçuş olması da bomba gibi iş yapar” sözünü hiç unutmam… Ayrı düştüğümüz nokta, çözümsüzlüğün sorumlusunun Rum tarafı; bense iki taraf ama daha çok Türk tarafı olduğuna inanıyor olmamızdı… Allah rahmet eylesin… Çok büyük kayıp… Aileye başsağlığı diliyorum.

Bu yazı toplam 2080 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar