1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Üniversiteye gideceği, part- time bir işte çalışacağı söyleniyor, apartman dairesine kilitlenip, fuhuşa zorlanıyor…”
“Üniversiteye gideceği, part- time bir işte çalışacağı söyleniyor,  apartman dairesine kilitlenip, fuhuşa zorlanıyor…”

“Üniversiteye gideceği, part- time bir işte çalışacağı söyleniyor, apartman dairesine kilitlenip, fuhuşa zorlanıyor…”

İnsan Hakları Platformu’ndan Av. Fezile Osum ve Av. Yağmur İzcan, insan ticareti konusunda ilk davanın 30 Aralık’ta mahkumiyetle sonuçlandığını belirterek, bunun önemine vurgu yaptı.

A+A-

Ödül AŞIK ÜLKER

İnsan Hakları Platformu’ndan Av. Fezile Osum ve Av. Yağmur İzcan, Kıbrıs’ın kuzeyinde insan ticaretiyle mücadele politikası olmadığının altını çizerek, insan ticareti konusunda ilk davanın mahkumiyetle sonuçlandığını söyledi.

Son bir buçuk yıldır yoğunluklu olarak Nijeryalı genç kadınların mağduriyetiyle ilgili şikayetler aldıklarını kaydeden Av. Osum ve Av. İzcan, 2022 yılında seks ticareti konusunda aldıkları 32 başvuruda mağdurların hepsinin ülkeye öğrenci vizesiyle geldiğinin altını çizdi.

İnsan Hakları Platformu, İnsan Ticaretiyle Mücadele ve Mülteci Hakları Programı Koordinatörü Av. Fezile Osum, başvuruların “buz dağının görünen kısmı” olduğunu söyleyerek, insan ticareti konusunda ilk davanın kararının 30 Aralık 2022’de okunduğunu belirtti. Av. Osum, Fadıl Aksun’un başkanlığında, Kıdemli Yargıç Vedia Berkut Barkın ve Yargıç Murat Soytaç’tan oluşan Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin meselenin insan ticareti boyutuna ve benzeri suçların sıklığına vurgu yapmasının önemine dikkat çekti.

Av. Fezile Osum, “Yıllardır uluslararası raporlarda insan ticaretine dair ‘cezasızlık diyarı’ olarak anılan coğrafyamızda, ufak da olsa, bir şeyler değişmeye başladı. Bir mahkumiyetle bu tanım belki değişmeyecek ama bu karar bizim için önemli bir adım” diye konuştu.

İnsan Hakları Platformu Avukatlarından Yağmur İzcan da, ülkede gece kulüpleri sorunu devam ederken, paralel bir insanı ticareti sorunu geliştiğine dikkat çekerek, “Bu bir virüstür. Bu sosyal bilimler, hukuk meselesidir. Sonuç sürpriz olmayacak. Belki yarın, öbür gün bu sorun kırsalımıza yayılmaya başlayacak, yoksul kesimleri istismar etmeye başlayacak. Şunu da unutmamak gerekir, bir yerde insan ticareti varsa, talep var demektir. Eril zihniyetten kaynaklanan sorunun eril zihniyetle mücadele etmeden çözülmesi de çok zor” diye konuştu.

Av. İzcan, platform olarak mağdur olduğunu beyan eden herkese yardımcı olduklarını belirterek, kendilerine acil durum hattı 0542 862 00 60’den ulaşılabileceğini hatırlattı.

 

Soru: Mart 2020’de Ceza Yasası’nda değişiklik yapılarak insan kaçakçılığı ve insan ticareti ağır suç kapsamına alınmıştı. ABD İnsan Ticareti 2022 Raporu’nda insan ticareti suç kapsamına alınmış olsa da, suçun soruşturulması ve tacirlerin ceza alması için yetkililer tarafından hiçbir girişim yapılmadığı ve tek bir insan tacirinin hüküm giymediği ifade edilmişti. Aralık ayının sonunda bu konuda ilk dava sonuçlandı ve insan taciri 4 yıl hapse mahkum edildi. Öncelikle bu dava süreci hakkında bilgi verir misiniz?

Av. Osum: İnsan ticareti konusunda bir dava açılması ve mahkumiyet kararı olması için uzun süredir çabalarımız vardı. Son bir buçuk yıldır yoğunluklu olarak Nijeryalı genç kadınların mağduriyetiyle ilgili bize şikayetler geliyor. Bahse konu davadaki Nijeryalı genç kadın da buraya, Nijeryalı bir insan ticareti grubu tarafından öğrenci olarak getiriliyor, üniversiteye gideceği ve part-time bir işte çalışacağı söylenerek kandırılıyor. Buraya getirildikten sonra bir apartman dairesine kilitlenip, fuhuşa zorlanıyor. Karşımıza buna benzer çok sayıda vaka çıkıyor. Tacirler de genelde kadın. İnsan ticareti grupları kadınları tercih ediyor çünkü kadın kadına daha kolay yaklaşabiliyor. Kadının kadını ikna etmesi çok daha kolay. Tacirlerin Nijerya’da bu mağdurların aileleriyle konuştuklarını ve onları ikna ettiğini de biliyoruz.

 

“Gece kulüplerindeki seks köleliğinden farklı bazı farklı yöntemler kullanılıyor”

Bu konuda, gece kulüplerindeki seks köleliğinden farklı olarak kullanılan bazı farklı yöntemler var. Afrika geleneksel dinindeki bir inanış olan “voodoo ritüeli” kullanılıyor. Ülkelerinde böyle bir ritüel yapılıyor ve orada kendilerine “Maman, senin hizmet edeceğin kişi, seni oraya götürecek olan kişi budur. Sen ona hizmet edeceksin. Eğer ona karşı gelirsen, lanetlenirsin, ailenin başına kötü şeyler gelir” deniyor. Bu, bizim için yeni bir şeydi, bilmediğimiz bir ritüeldi. Gördük ki, bazı Avrupa ülkelerinde de Nijeryalı gruplar bunu uyguluyorlar. Bu vakada da bu vardı. Böyle ruhani, inançla ilgili yöntemler kullanılıyor ama tabi ki yine pasaportuna el koyarak, telefonundan aile kontaklarını alıp “ailene söyleriz” şeklinde tehdit ederek, çıplak fotoğraflarını ya da videolarını çekmek gibi bildiğimiz yöntemleri de kullanıyorlar.

 

Acil durum hattı- 0542 862 00 60

Soru: Davadaki mağdur buraya geldikten ne kadar süre sonra size ulaşabildi? Sizden nasıl haberdar oldu? Biliyoruz ki dil sorunu da yaşıyorlar… Bulunduğu yerde başka kadınlar da var mıydı?

Av. Osum: İki ay fuhuşa zorlandı, hapsedildi, cezalandırıldı. Konu bizim bilgimize Mayıs 2022’de ulaştı. Aslında kalabalık bir gruptular. Bu kişinin kaldığı dairede 8 kadın daha vardı.

Av. İzcan: Genelde, Avrupa ülkesi olarak hayal ettikleri bir ülkeye geleceklerini düşünüyorlar ve geldiklerinde konuşulan dil, sistem açısından boşluğa düşüyorlar. Dolayısıyla bize ulaşmaları zor oluyor. Bazen kendi ülkelerinin bu konuda çalışan birimlerine ulaşarak destek talep ediyorlar, onlar da konuyu bize yönlendiriyor. Bazen güneyle kuzeyin ayrımını yapamadıkları için, yakınları güneydeki birimlere konuyla ilgili bilgi veriyorlar. Onlar da olayın kuzeyde olduğunu anladıklarında bize ulaşıyorlar. Bizim konuyla ilgili, kurumumuzla aynı ismi taşıyan İnsan Hakları Platformu isimli AB destekli projemiz kapsamında yürüttüğümüz bir acil durum hattımız var, 0542 862 00 60. Orayı arayarak ya da mesaj yoluyla da bize ulaşıyorlar.

 

“İnsan ticaretiyle mücadele diye bir politika yok”

Soru: Bu tür mağduriyetlerin yaşandığı uzun zamandır biliniyor. Bugüne kadar insan ticareti konusunda neden dava dosyalanamadı?

Av. Osum: Biz bunu daha önce defalarca denedik. Bundan önce çok açık bir şekilde seks ticareti olduğunu delillerle ortaya koyduğumuz bir vaka olmuştu. Ancak polis o konuda insan ticaretinden dava okuma konusunda imtina etti. Gerekçe olarak, bize pek bir şey söylemeseler de, bizim tahminimiz ya bu yöndeki kapasite eksikliğidir yani “bunun unsurlarını mahkemede kanıtlayamayacağım” düşüncesi ve kolay yoldan gitmeyi tercih etme, “fuhuşa teşvik daha düz bir dava, daha kanıtlanabilir” düşüncesi…  Veya doğrudan bu meselelerin üstüne gitmeme... Genel olarak ülkede insan ticaretiyle mücadele diye bir politika yok zaten. Polis de bu devletin bir kurumu, dolayısıyla polisin içinde de böyle bir tutum yok. Biz polisle ciddi anlamda mücadele ettik. Ceza Yasası’nın 254 B İnsan Ticareti maddesinin defalarca çıktısını alıp, unsur unsur polise anlattık. Polisin şu anda böyle bir politikası, önceliği olmayabilir ama polis yasayı uygulamak zorundadır, görevini ihmal edemez. Karara bağlanan son vakada da kolay olmadı. Ciddi bir şekilde polise durumu anlatmamız gerekti. Bu dava insan ticareti konusunda hem ilk dosyalanan, hem de ilk sonuçlanan vakadır.

Av. İzcan: Bu vakada polisle bir olumlu, bir de olumsuz tecrübemiz oldu. Genelde bir kişi ihbar eder, polis gidip o kişiyi oradan çıkarmak için müdahale eder ve daha fazla kadınla karşılaşır. Bu vakada da öyle oldu. Bizim diğer kadınlarla konuşup yardım isteyip istemediklerine dair bilgi almak için bir ortama ihtiyacımız vardı. Polisle ilgili bu vakada yaşadığımız olumlu tecrübemiz, polisin bize bu ortamı sağlaması oldu ama maalesef diğer kadınlardan yardım talebi gelmedi. Kadınlar genelde korku, endişe, tehdit gibi çok büyük baskılar altında oluyorlar, onları anlayabiliyorum. Bize ihbar hattımız aracılığıyla ulaşan kadının bizimle ilgili referans alma, bizi araştırma, bizimle uzun süre telefoniyen konuşup güven inşa etme fırsatı olmuştu. Ama onunla aynı evde olan diğer kadınlar için durum bu değildi. “Ben sana daha iyi bir hayat için yardım edebilirim” diyen birine güvenip kötü duruma düşen kadına, bir odada otururken biri gidip “ben sana buradan kurtulman için yardım edebilirim” dediğinde güven duyması kolay değildir.

 

“Polisten mağdura şüpheyle yaklaşma, anlayamama gibi durumlar gördük”

Bu vakada polisle ilgili olumsuz tecrübemiz de, belki de bilinçaltında da olan örtülü bir ırkçılık, mağdur suçlayıcılıktı. Polisten mağdura şüpheyle yaklaşma, anlayamama gibi durumlar gördük. Bu yaklaşım gerçeklerin polise aktarılması ve dolayısıyla adli makanların önüne getirilmesi noktasında, konuya hakim bir avukat desteği olmasına rağmen, büyük engel teşkil edecek durumlar yaratıyor. Mağdurun beyanını esas alma, kadının mağduriyetini anlama, önyargılardan sıyrılıp kişiyi insan bazında dinleme konularında poliste dirençle karşılaşıyoruz. Şunu da söylemek gerekir, polis çok büyük bir yoğunluk altında, Adli Şube’de ifade vermeye çalışırken, çok sayıda vaka aynı anda gelebiliyor. Polisin böylesi tavır ve yaklaşımlarına katılmamakla birlikte, kaynak eksikliklerinin de bunun sebeplerinden biri olduğunu anlayabiliyorum.

 

“Mağdurun rızası savunma olarak kabul edilmez”

Av. Osum: İnsan ticareti, cinsel suçlar, çocuklara karşı işlenen suçların soruşturması özel uzmanlıklar gerektirmektedir. Dolayısıyla özel birimleri, uzmanlaşmış personelleri olması gerekir. Kadına yönelik şiddet konusunda bu yapıldı, ağır aksak tarafları olmasına rağmen güzel işleyen bir sistem var. Bu konularda neden olmasın? İnsan ticareti, özellikle seks ticareti sistematik tecavüzdür, özü cinsel şiddettir. Bunu her gün yaşadığınızı, her gün 4-5 kişiyle, isteğiniz dışında cinsel ilişkiye zorlandığınızı, bunun sağlık riskini, psikolojik tahribatını düşünün. Bu inanılmaz ağır bir suçtur.

Poliste “rıza kavramı”nın da çok sıkıntılı olduğunu düşünüyorum. Bu vakada değil ama daha önceki bir vakada, Lefkoşa dışında bir polis karakolundaydık, elimizde kanıtlarla gittiğimizde polis bizi “amme fesatçılığı” yapmakla suçladı. Buna inanamadım. Polis, mağduru ve avukatlar olarak bizi yalan söylemekle itham etti. Şunu da vurgulamak isterim ki, Ceza Yasası’ndaki maddede rızanın söz konusu olmadığı yazılıdır, yasada “belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızası savunma olarak kabul edilmez” denmektedir.

 

“Suç gruplarına ulaşmak için polis tahkikat yapabilir, şüpheli yerlere baskın yapabilir”

Soru: Söz konusu evdeki diğer kadınların şikayetçi olmadığını söylediniz. Bu konuda bir şey yapılamaz mı?

Av. İzcan: Bizde çoğu mesele şikayet bazlı ilerliyor. Oradaki kişiler “Burada böyle bir şey yoktur”deyince konuyu ileriye götürmek için zemin kısıtlanıyor.

Av. Osum: Proaktif soruşturma yöntemleri geliştirilebilir. BM’nin insan ticaretine karşı uluslararası belgesi olan Palermo protokolü ve AİHM kararları altında devletin bazı yükümlülükleri vardır. Bunlardan bir tanesi de etkin tahkikatlar ve yargılamaların yapılmasıdır. Bunun için, polisin vaka bazlı değil, olay bazlı çalışması önemlidir. Örneğin biz polise, Nijeryalı gruplar arasında böyle bir trend olduğunu söylediğimizde, bu suç gruplarına ulaşmak için polis tahkikat yapabilir, şüpheli yerlere baskın yapabilir. Türkiye dahil bir çok ülke böyle yapıyor. 

 

Soru: İnsan ticareti konusundaki ilk davanın faili Nijeryalı bir kadındı. O kadın buraya nasıl gelmiş, bu olay ortaya çıktığında kaçak mıydı? Nasıl tacir oldu?

Av. Osum: Yeni kaçağa düşmüştü. Bu vakada biz sanık tarafıyla hiç görüşmedik ama dava kararından okuduklarımızdan yorum yapabiliriz. Sanık da 34 yaşında Nijeryalı bir kadın, iki çocuk sahibi, okumak ve çalışmak için Kıbrıs’ın kuzeyine gelmiş. 

Av. İzcan: Bu vaka özelinde konuşmayayım ama mağdurlarla fail profilleri hakkında konuştuğumda genelde karşılaştığım şey, geçmişte onların da benzer şeyler yaşadığı, zamanla faile dönüştüğü örnekleri gördük ama hepsi böyle değil.

Av. Osum: Ceza alan insan tacirinin, daha büyük bir insan ticaret ağının parçası olduğunu düşünürsek, o grubun içinde esas güç sahibi olanların erkek olduğunu düşünmemek için bir nedenimiz yok. Genelde alt kademede kadınların, daha üstü kademede erkeklerin karar verici olduğunu görüyoruz.

 

“İnsan ticareti mağdurlarının hepsi ülkeye öğrenci vizesiyle geldi”

Soru: Genelde Nijeryalı kadınların mağduriyeti konusunda şikayetler aldığınızı söylediniz. Elinizde ne gibi veriler var?

Av. Osum: 2022 yılında seks ticareti konusunda 32 başvuru aldık. Başvurucuların 29’unu insan ticareti mağduru olarak tanımladık. İnsan ticareti mağdurlarının 23’ü Nijeryalı, hepsi insan ticareti mağduru, hepsi ülkeye öğrenci vizesiyle geldi. Diğer mağduların 2’si Kazakistan, 2’si İranlı ve  2’si Kamerunluydu.

 

“Biz mağdurun istek ve beyanını esas alırız”

Soru: Bunlarla ilgili yasal süreç başlatıldı mı?

Av. İzcan: Bazıları için başlatıldı. Biz mağdurun istek ve beyanını esas alırız. Polise şikayet etme, bizim onlara yardım etmemiz için şart değildir. Polise bunu ısrarla izah ediyoruz çünkü polis bu insanların çoğu zaman yardım almak için yalan söylediklerini iddia ediyor. Yardım için yalan söylemeye gerek yok. Platform olarak mağdur olduğunu beyan ettiği sürece herkerse yardımcı oluyoruz.

32 vakanın üçünde mağdurlar polise şikayetçi oldular. Çoğu zaman soruşturma “fuhuşa teşvik” ya da “özgürlüğünden yoksun bırakma” gibi daha spesifik ve insan ticareti olmayan maddelerden yürütülüyor. Mağdur, “ben insan ticareti mağduru olduğumu düşünüyorum. Ben insan ticaretine maruz kaldım” diye açıkça ifade vermesine ve unsurlar da açık olmasına rağmen, polis mahkemede insan ticaretinden bahsetmiyor. Konu polis raporuna girmediği zaman, mahkemenin de savcının da yapabilecekleri kısıtlanıyor. Olgular aktarıldığında, savcılığın daha proaktif bir şekilde sorgulaması önemli bir nokta. Konu ancak polis tarafından doğru şekilde soruşturulur ve bu doğrultuda dosyalanırsa mahkemede gerçekleri karşılayan adil bir sonuca varması mümkün kılınabiliyor.

 

İnsan ticareti konusunda ilk karar...

Soru: Son yıllarda mahkemelerin kararları dışında, yargıçların konulara ilişkin uyarıları ve tespitleri de dikkat çekiyor. Fadıl Aksun’un başkanlığında, Kıdemli Yargıç Vedia Berkut Barkın ve Yargıç Murat Soytaç’tan oluşan Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi heyeti meselenin insan ticareti boyutuna ve benzeri suçların sıklığına vurgu yaptı…

Av. Osum: Kararı okuyan Kıdemli Yargıç Vedia Berkut Barkın’ın bu vurgusu bizim için çok önemli, biz sahada uğraş verirken, idarenin tavrı “böyle bir sorun yoktur” şeklindedir. Poliste de, farklı kurumlarda da bunu gördük. Böyle bir şeyin olmadığı, mağdurların ya yalan söylediği ya da meseleyi abarttığı yönünde bir tavır vardı. İlk defa bu mahkeme, kararıyla artık insan ticaretinin bu ülkenin bir meselesi olduğu ortaya kondu. Mahkeme bunun uluslararası boyutta bir konu olduğunu, uluslararası raporlarda kötü anlamda yer aldığımızı, bu tip olayların ülkeler için utanç kaynağı olduğunu, kamu menfaatinin önde geldiğini, bunun toplumu etkileyen ciddi bir sorun olduğunu söyledi. İnsan ticaretinin tanımını ilk defa hem bu kadar güzel yapan, hem de bunun kamu menfaatine ne kadar zarar veren bir mesele olduğunu ortaya koyan bir mahkeme kararımız oldu. Bu anlamda bu karar çok çok önemlidir. Yıllardır uluslararası raporlarda insan ticaretine dair “cezasızlık diyarı” olarak anılan coğrafyamızda, ufak da olsa, bir şeyler değişmeye başladı. Bir mahkumiyetle bu tanım belki değişmeyecek ama bu karar bizim için önemli bir adım.

 

“Kıbrıs’ın kuzeyinde hiç bir koruma ve destek yok”

Soru: İnsan ticaretiyle mücadele konusunda bir politika olmadığını söylediniz. Mağdurların desteklenmesi ve korunması anlamında neler yapılmalı?

Av. Osum: Bize ulaşan, polise şikayet eden mağdurlar çok cesur kişiler. Örneğin Güney’de, Avrupa’da ve Türkiye’de bunun yasal çerçevesi çok iyi ortaya konmuştur. Mağdurlar, eğer şikayet durumuna girecekse de, girmeyecekse de devlet tarafından desteklenir ve korunur. Mağdurun temel ihtiyaçları karşılanır, psikolojik destek alır, ikametgahı olur. Güvenlik çok önemli. Mağdur ancak bunlar eşliğinde bir adalet serüvenine atılabilir. Kıbrıs’ın kuzeyinde hiç bir koruma ve destek yok. İnsan Hakları Platformu olarak başka kurumlarla yardımlaşarak biz destek olmaya çalışıyoruz. LTB Kadın Sığınma Evi ile bir protokol imzaladık. Sığınma evinde bir kotamız var, mağdurları oraya yönlendirebiliyoruz. Onlarla bu süreçte iyi niyete dayalı, ciddi bir işbirliği gerçekleştirdik. Kimsenin sorumluluk almak istemediği böyle bir meselede bizlerle birlikte sorumluluk aldılar. Ama tabii ki ideal olan bu değildir. Mağdur profilleri çok farklı. Ev içi şiddet mağduru kadınla, travmatik bir geçmişten gelen kadının ihtiyaçları farklıdır, aynı ortamda olmaları ne kadar doğrudur? Mağdur ülkesine geri dönmek isterse güvenli geri dönüşünü tesis edecek bir uygulama yok. En önemlisi tıbbi destek, psikolojik destek yok. Kurumumuzla ayni ismi taşıyan İnsan Hakları Platformu isimli Avrupa Birliği destekli projemizden bir kalem yaratarak bunların bazılarını belirli oranda biz karşılayabiliyoruz ancak bu sürdürülebilir değil.

 

Soru: Son yıllarda Kıbrıs’ın kuzeyinde çok sayıda yabancı uyruklu kişi ölü bulunuyor. Bunlar intihar ya da cinayet olabilir... Bu olayların insan ticaretiyle alakalı olup olmadığına dair bir bilginiz var mı?

Av. Osum: Polise şüpheli bir vakayla, balkondan atlayan bir kadınla ilgili bir dilekçemiz olmuştu ama herhangi bir dönüş almadık.

Av. İzcan: Şüpheli ölümler araştırılsa, aydınlanmaları konusunda daha fazla bilgi edinebileceğiz.  Aktardığımız vakalarla, ısrarla insan ticareti trendini polisin bilgisine getirdik. Bir insan ticaret trendi var, belli bir vaka profili, bölge profili, uygulama profili var. Bu profiller bilginizdeyse ve bu tür olaylar yaşanıyorsa, iki olay arasında bir bağlantı olup olmadığının aktif şekilde soruşturulup araştırılması lazım. Böyle bir araştırma olursa, bağlantı varsa ortaya çıkabilir.

 

“Acente sisteminde ciddi boşluklar var”

Soru: Mülteci Hakları Derneği, İnsan Ticareti ile Mücadele Strateji Planı hazırlamıştı. Nasıl bir mücadele stratejisi olmalı?

Av. Osum: Mülteci Hakları Derneği’nde yedi ortaklı bir proje yaptık. Strateji planını devlet kurumlarıyla birlikte hazırladık. Soruşturma, önleme, koruma ve ortaklık geliştirme diye dört bacaklı gerçekçi bir plan yaptık. Muhaceret memurlarının eğitilmesi, girişlerde bilgilendirici broşürler verilmesi gibi çalışmalar yapılmalı.

Son bir senedir kamuoyunda yüksek öğrenimdeki sistemin sıkıntıları tartışılıyor. Mevcut sistem yürümüyor. Acentelik diye bir şey oluşturuldu, bunun nasıl dolandırıcılıklar içerdiğini uluslararası basın bile ortaya koyuyor. Bir siyasi “bu konuyu bilmiyorum” diyemez. Acente sisteminde ciddi boşluklar var. Eğer önleyici bir faaliyetten başlayacaksak, en önemlisi yüksek öğrenimin denetim altına alınmasıdır. 

 

“İnsan hakları konularında dünyanın kara deliklerinden biri olduk”

Soru: 2021- Küresel Organize Suç Raporu Kıbrıs’ın insan ticareti için transit değil, daha fazla hedef ülke haline geldiğini tespit etmişti…

Av. Osum: Denetim yok. Suç örgütleri “burada suç işlerim ama yargılanma ihtimali çok düşük” diye düşünüyor. Özellikle son birkaç yıldır insan hakları konularında dünyanın kara deliklerinden biri olduk.

Bahsettiğimiz koşulları düşündüğümüzde, ne kadar az sayıda insan ticareti az mağdurun bize ulaşabildiğini anlarız, sorun ciddi ve büyüktür. Bu yönde gerekli istihbaratın poliste olduğuna inanıyorum. Sorun bizim verdiğimiz rakamların çok daha ötesindedir. Örneğin bu vakada, evde sekiz kız daha çıktı. Konuşuğumuz her mağdur, 8-10 mağdur kadın daha bildiğini söylüyor. Görünen sadece buz dağının suyun üstündeki kısmıdır.

Bu aynı zamanda bir kadın hakları meselesidir... Burada yabancı kadınlar söz konusu olduğu için, yabancı düşmanlığımız devreye giriyor. Kıbrıslı genç kadınların evlere kapatılıp, erkeklere satıldığını düşünün. Durum bu olsaydı infial olurdu. Bu konuda, özellikle kadın hakları perspektifinden, gerekli gündemin yaratılmadığını düşünüyorum, çok üzgünüm. Feminist mücadeleden gelen bir insan olarak bu konuya daha fazla eğilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü burada sistematik tecavüz var, bu kadınların yabancı olması onların haklarından bir şey götürmemesi lazım. Bugün belki bir Kıbrıs yurttaşının başına bu gelmedi ama böyle giderse yarın gelebilir. Bütün ülkelerde bu şekilde oldu.

 

“Belki yarın, bu sorun kırsalımıza yayılmaya başlayacak” 

Av. İzcan: Gece kulüpleri sorunu devam ederken, paralel bir insanı ticareti sorunu gelişti. Bu bir virüstür. Bu sosyal bilimler, hukuk meselesidir. Sonuç sürpriz olmayacak. Belki yarın, öbür gün bu sorun kırsalımıza yayılmaya başlayacak, yoksul kesimleri istismar etmeye başlayacak.

Şunu da unutmamak gerekir, bir yerde insan ticareti varsa, talep var demektir. Eril zihniyetten kaynaklanan sorunun eril zihniyetle mücadele etmeden çözülmesi de çok zor.

yd-destek-gorseli-2-957.jpg

Bu haber toplam 5406 defa okunmuştur