Unutacağız, Umursamayacağız...
KKTC’nin 42'nci hükümeti, 1'inci Ersan Saner hükümeti dün gecikmeli de olsa mecliste okunabildi. Okunduktan sonra da görev devir teslim törenleri yapıldı.
Duyan da mühüm bir iş yaptığımızı sanacak. Yaklaşık 2 aydır hükümet yöktu. Ama ülkede hükümet olup olmaması kimsenin umurunda değildi. Çünkü bu ülkede özellikle son dönemlerde hükümet olup olmaması çok da önemli değil.
Önemli olan maaşların ödenmesidir. Bu amaçla da Türkiye’den para gelmesi sadece yönetenler değil, sokaktaki insanlar için de önemlidir.
Ekim ayında yaptığımız cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadığımız müdahaleler, bu açık ve aleni müdahale ile bize seçtirilen yeni cumhurbaşkanı Ersin Tatar koltuğa oturdu, unuttuk.
Ardından UBP kurultayında 2. inci tura kalan Faiz Sucuoğlu ile Hasan Taçoy yine Ankara kaynaklı bir müdahale ile adaylıktan çektirilerek 7 bine yakın UBP üyesinin iradesi ayaklar altına alındı ve kurultay yapılmamış sayıldı. Bunu da unuttuk.
Sonra hükümeti kurma görevi Ersan Saner’e verildi. Saner Ankara’nın istediği hükümeti 15 günlük süresi içinde kuramadı ve 15 günün sonunda görevi iade etti.
Görev ana muhalefet CTP başkanı Tufan Erhürman’a verildi. Ama Tufan beyin hükümeti kurması için değil, kurmaması için uğraşıldı. Hatta bir ara kuruluyor gibi olan 4’lü koalisyon için “bunlar hükümet kurarlarsa yandık, Türkiye bunlara beş kuruş para vermez” dedikoduları dolaştırıldı.
Sonuçta Tufan bey “4’lü koalisyon için yeterli güven ortamı oluşmadı” diyerek görevi iade etti.
Ersin Tatar bu kez UBP’li Ersan Saner’e “nasıl olursa olsun ortaklarınla anlaş ondan sonra gel sana görevi vereyim” dedi.
Ersan bey de daha cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Ankara’ya çağrılarak “siz Ersin Tatar’a destek verin, seçimden sonra hükümeti siz kuracaksınız” denilen UBP-DP-YDP azınlık hükümetini kurdu.
Ankara azınlık hükümetine ilk desteği mecliste nisap sağlamak için sağladı.
Buna gerek var mıydı?
Bence yoktu. Muhalefetle uzlaşırdınız. Muhalefet nisap konusunda da bütçe ve seçim yasasının revizyonunda da yardımcı olurdu.
Bu da demokrasinin temel ilkelerinden olan “uzlaşı kültürü” nün gelişmesine katkı koyardı.
Ama UBP ve Ankara’daki iktidarın böyle bir kültürden haberleri yoktur. Onların temel ilkesi “ayartma kültürü” dür. Ne zaman sıkışsalar “vatan ve millet” adına birileri ayartılır ve istedikleri sonucu elde ederler.
Bu kez de HP’den 3 milletvekili koparıldı. Artık koparılanların başka bir partiye transferi yasak olduğundan başka biçimde tatmin edilir, ya da bazı sözler verilir ve öyle ayartılırlar.
Dakika bir, gol bir misali UBP İskele milletvekili Yasemin Öztürk dün meclis toplantısına 2.5 saat geç gelmesinin nedeninin “UBP’nin, HP’den ayrılması ve nisaba destek vermesi için Mesut Genç’e Ekim ayında yapılacak seçimde İskele’den kontenjan adaylığı sözü vermesi” olduğu ortaya çıktı.
Her ne kadar kendisi hasta olduğu için gecktiğini iddia etse de buna kimse inanmadı. Hatta UBP’li Zorlu Töre katıldığı bir TV programında “UBP’de kırgınlık yok ama bazı arkadaşlarımız limonidir” dedi.
Kabinenin oluşumuyla ilgili yorum yapacak değilim. Çünkü bu kabine burada değil, Ankara’da kuruldu. Buranın ihtiyaçlarına değil, Ankara’nın ihtiyaçları cevap vermek için kuruldu.
Ama sokaktaki insan bu hükümetin nasıl kurulduğuyla, ya da kimin hangi bakanlığa niçin atandığıyla ilgilenmez. Birkaç gün konuşsa bile sonra unutulur gider.
Bugün 11 Aralık, yarından sonra herkes 13. üncü maaşların ne zaman ödeneceğine odaklanacak. Kimse de “filan vekil neden o bakanlıktan alındı da bu bakanlığa atandı” diye konuşmayacak.
Böylece unutacak, unutturacağız. Ülkenin nereye gideceğini, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini tartışmayı da, yarın bizi nelerin beklediğini de konuşmayacak. Dahası umursamayacağız.