1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Unutulmayan Film Müzikleri Ve Aysun Kahraman
Unutulmayan Film Müzikleri  Ve Aysun Kahraman

Unutulmayan Film Müzikleri Ve Aysun Kahraman

Unutulmayan Film Müzikleri Ve Aysun Kahraman

A+A-

 

Filiz Uzun


Yapmaktan zevk aldığım şeyler sıralamasında, iyi yönetmenlerin ve iyi oyuncuların oynadığı filmleri seyretmek ilk sıralarda yer alır. İzlediğim filmleri düşünüyorum da bende iz bırakan birçok filmin müziklerle bütünleştiğini farkediyorum zihnimde. Filmi hatırladığımda, ilk aklıma gelen müzik, daha sonra ise filmin sahneleridir. Mesela Out of Africa, Rain Man, Top Gun, Ghost, Pretty Woman, Braveheart, Milk hızlıca aklıma gelenler ve beynimde müzikleriyle bütünleşen filmler. Genellikle filme ait müziği duyduğum zaman filmin sahneleri de geçer gözümün önünden. 
Film müziği yapan bestecilerin, ayrı tanrı vergisi bir yeteneği olduğuna inananlardanım ben. İzlediği bir sahnenin onda uyandırdığı duyguya göre müzik yapıp izleyenlere de aynı duyguyu verebilmesi mucize gibi bir şey. Az önce saydığım filmlerin sahneleri ve müzikleri sadece bende değil birçok insanda iz bırakmıştır eminim. Yoksa yıllar geçse de üstünden bu kadar bahsedilmezdi bu filmlerden. Top Gun mesela “take my breath away” o yıllarda herkesin dilinde bir şarkıydı. Hala daha ezbere bilirim. Unutmadığımız ve zihnimize yerleşen şeyleri düşündüğümüzde mutlaka bir duygumuza hitap ettiğini görürüz. Top Gun’ın çıkış yılı 1986 yıllında tam da adölesan yıllarımızın doruklarında iken kim bilir bizlere neler hissettirdi ki üstünden 27 yıl geçtiği halde ne şarkıyı ne de filmi unutmadık.
Şu an bende bu kadar iz bırakan film var mı diye belleğimi zorluyorum. Maalesef arka arkaya sayabileceğim filmler çıkmadı hafızamdan. Yaşımız ilerledikçe duygularımız da köreliyor mu acaba? Yoksa bizde iz bırakacak müziklerle filmler birleşmiyor mu? Bunun cevabını bilemiyorum ama çok zorlarsam bir iki tane sayabilirim belki. Örneğin “One Day” filmini söyleyebilirim. Müzikleri beni çok etkilemişti. İşlenen konu bende yıllar öncesinden kalma izleri ortaya çıkardığındandır belki bilemeyeceğim, konu ve müzikler beni aylarca etkisi altına almıştı.
Bu haftaki konuğum  Aysun Kahraman. Hepiniz tanıyorsunuz onu. “Öpecem seni” bestesiyle Kıbrıs kültürümüzün önemli besteleri arasında yerini aldı. Bu bestesi bir filmin müziğiydi birçoğunuz biliyorsunuz zaten. Hepimizin beğenisini kazandı. Ben “solist değilim besteciyim ve film müzikleri yapmaktır hedefim” dese de sesinin güzelliğini de yabana atamayız.
Aysun ile buluşma anımız onun yeni projeleri için İstanbul’a gidiş gününe denk geldi. Heyecanı görülmeye değerdi. Onunla kısacık tanışmamızdan anladım ki, müzikle uğraşan bir ailede doğması ne kadar şansı olsa da şansının devamı için mücadeleye devam edenlerden o da. Bunun için çok çalışıp işi şansa bırakmayanlardan. Güzel işler ortaya çıkartabilmek için güzel bir ekip gerekir diyor. Ve ekibini kurmak için uğraş veriyor. Şanslı ki, güzel insanlarla buluşmayı başarabilmiş ve bu genç yaşında güzel işler ortaya çıkarıyor.
Aysun Kahraman, bir besteci. Tek amacı film müzikleri yapmak. Becerdiği başka işler olsa da çok yöne dağılmak istemiyor. Tek hedefi oluşturduğu film müziği bestelerini çalacak bir senfonik orkestra kurmak. Şu an tüm enerjisini üzerinde çalıştığı projelerine adamış durumda. Çalışmalarının sonunda bizlere de bir şölen sunacağının haberini verdi söyleşimiz sırasında.
Aysun Kahraman, sana çalışmalarında başarılar diliyorum. Çalışmalarının sonuçlanmasını ve bize sunacağın anın gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Güzel işlerinin devamının geleceğini biliyorum. Çünkü bunun için gerekli olan istek ve becerin var…
İlk film ve ilk film müziği
F.U: Sevgili Aysun bize kendini tanıtır mısın?
A.K: Adım Aysun Kahraman. Öğretmen bir babanın kızıyım. İki tane ablam var. Liseyi Türk Marif Kollejinde bitirdikten sonra, İngiliz Dili ve Edebiyatı okumak için Ankara’ya gittim. 5 yılımı orada geçirdim. Ve Kıbrıs’a geri döndüm. Şu anda Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikasının dış ilişkiler koordinatörlüğünü yapıyorum. Aynı zamanda da kendi müzik çalışmalarımı sürdürüyorum.
F.U: Müziğe ilgin nasıl başladı?
A.K: Bizim evde her zaman müzik aletleri vardı. Müzikle ilgilenen bir aileden geliyorum zaten. Büyük annem ud çalardı, babam bağlama, ablam piyano çalardı. Küçük yaşlarımdan beri birçok müzik aleti ve müzikle iç içeydim zaten. Ben de ablamın piyanosu ile öğrenmeye başladım. Daha sonraları ise çeşitli enstrümanlarla ilgili dersler aldım. Mandolin, gitar ve son zamanlarda da keman dersi alıyorum. Çok küçük yaşlarımdan beri (4-5 yaş) çeşitli programlara katıldım müzikle ilgili. Korolarda yer aldım. Hatta yarışmalara katıldım.
F.U: Film müziği yapmak nasıl aklına geldi?
A.K: Çocukluğumdan beri merakım vardı film müziklerine ve üniversitede birkaç bağımsız çalışmam oldu kısa metrajlı filmler için. Daha sonra Kıbrıs’ta 2009 yılında Cemal Yıldırım’ın yönettiği ilk uzun metraj filmi (Gün Batarken) yapıldığında bana da filmin müziklerini yapmam için teklif getirildi. Cemal Yıldırım yaptığım film müziklerini beğendi ve birlikte çalıştık. Bu film benim için bir okul gibiydi. Kadın olarak da filmin müziklerini yapmam gurur vericiydi. Ayrıca adanın kuzeyinde yapılan ilk filmdi. Antalya film festivaline gittiğimizde de filmin müzikleri çok beğenildi. Daha sonra 2011 yılında yine Cemal Yıldırım’ın Anahtar filminin müziklerini de yaptım. 2010 yılında iki kısa metrajlı filmin film müziklerini yaptım (İnflagrandi- Sevim Kultaş ve My name is me- Fatma Bender), Yetin Aslanın yönettiği Ziya Rızkı belgeselinin film müziklerini de ben yaptım.
Şarkılar, coverlar…
F.U: Film müzikleri haricinde kendi vokalistliğini yaptığın bestelerin de oldu. Mesela ‘Öpecem Seni’ gibi değil mi?
A.K: Evet 2010 yılında ‘Öpecem Seni’ albümünü yaptık. Ve çok beğenildi. Keyifli bir çalışmaydı. Bu yıl ‘Dolama Dolamayı’ şarkısını Onur Kasapoğlu ile birlikte  cover yaptık. 
F.U: Ünlü şarkıcılara da vokalistlik yaptın sanırım. Kimlerle çalıştın?
A.K: Evet. Türkiye’de de güzel projelerde çalıştım. Ajda Pekkan’a vokalistlik yaptım. Murat Aziret ve Tarkan’ın tonmaisteri ile birlikte aranjör olarak çalıştım.
F.U: En büyük hayalin nedir?
A.K: Arşivimde biriktirdiğim kendi bestelerim olan film müziklerimi ve belgesel müziklerimi iyi bir orkestra kurup senfonik bir konser yapmak tek hayalimdi. Ve şanslıyım ki tam bu hayalim için düşünürken Orhan Şallıel bana mesaj attı. (Orhan Şallıel; Şebnem Ferah, İbrahim Tatlıses ve Hüsnü Şenlendirici’nin da senfonik orkestrasını yöneten dünyaca ünlü orkestra şefidir). Benimle tanışmak için ve bestelerimi dinlemek için beni İstanbul’a davet etti. Ve ben ona hayalimden bahsettim. Nasıl bir orkestra istiyoruz, kaç kişilik olmalı, bunları konuştuk. Bestelerimi dinleyince benimle çalışmaya başladı. Osman Şallıelle çalışmak en büyük hayalimdi.
‘Adres’in şansı
F.U: Orkestrada kaç kişi olabileceği bestelerine mi bağlıdır?
A.K: Evet. Hangi enstrümanların olması gerektiği de. Birlikte de karar verebilirdik. Ancak benim kafamda canlandırdığım sound için oluşturulacak kişi ve enstrüman sayısı bellidir. Bizim tek yapmamız gereken şey iyi bir sponsor bulup orkestrayı oluşturmaktır. Ki en zor kısmı da budur zaten. Kıbrıs’ta senfoni orkestrası olmadığı için, sadece belediye orkestrası var. O da benim istediğim sayı için yeterli değildir.
F.U: Hayallerin gerçek oldu yani?
A.K: Yonca hanımla yine Adres için yaptığımız bir röportajda bana hayalim sorulmuştu ve ben de Orhan Şallıel ile çalışmak istediğimi söylemiştim. Bu röportajdan 3 ay sonra Orhan Şallıel beni aradı. Ve onunla görüştüm. Bir şeyi çok istersek ve bunun için çalışırsak olur mutlaka.
F.U: Şu anda projenizin durumu nedir? Orkestra tamamlandı mı?
A.K: Proje için çalışmalarımız devam ediyor. Sürekli İstanbul’a gidip geliyorum. Çukurova Üniversitesi Devlet Senfoni Orkestrası ile anlaştık. Şu an notalar çıkarılıyor. Bu güne kadar yazdığım bestelerimin bir senfoni orkestrası tarafından çalınacağı fikri beni çok heyecanlandırıyor. Ve her şeyin çok iyi olması için çalışıyorum. Orkestraya ben de sesimle eşlik edeceğim. İbrahim Şefki de benle birlikte vokal olacak. Orkestrada hem Türkiye’den  hem de Kıbrıs’tan çok değer verdiğim isimler de sürpriz olarak yer alacak. Şu an isimlerini veremem. Bu projenin adı ki senfoni orkestrasının adı da budur. “Uyanış Senfonisi” (Symphony of Awakening)dir.
F.U: Neden Çukurova Ünüversitesi Senfoni Okestrası?
A.K: Birlikte çalıştığımız Orhan Şallıel ile orkestra arayışı içindeyken Çukurova Üniversitesi müdürü olan Okan Bey ile görüştü. Bestelerim dinlendi, incelendi ve onay verdiler. Buradaki Bakanlıklara (Kültür bakanlığı, cumhurbaşkanlığı ve diğer bakanlıklara) ve bana resmi davet gönderdiler. Benimle çalışmak istediklerini gösteren yazışmalar yapıldı ve hem Adana’da hem de Kıbrıs’ta yapılması planlanan iki konser için çalışmalara başladık. 
Mağusa Festivali
F.U: Projenin bitiş tarihi ve nerede olacağı belli midir?
A.K: Evet. Tarih ve yer belli. Mağusa Müzik Festivalinde bu yaz değil 2014 yılında olması planlandı.
F.U: Kıbrıs’tan sonra bu senfoni orkestrası ile Adana’da konser var… Başka yerler de devam edecek mi?
A.K: Şu an öyle bir plan yok. Ancak benim hayalim var. Bu orkestra ile birlikte Akdeniz şeridi üzerinde turneye çıkmayı çok isterim. Tabii bu hayalim için sponsor yani para lazım. En büyük hayalim ise Prag’da bir konser vermek. (F.U: Adres dergisi sana uğur getirdi umarım bu hayalin de biz röportajımızı yayınladıktan sonra kısa zaman sonra gerçekleşir).
F.U: Şu an “Uyanış Senfonisi” projenden başka heyecan verici bir proje için daha çalışıyorsun. Kıbrıslı modacı Abdullah Öztoprak ile birlikte. Bu projenden de bahsedebilir misin lütfen?
A.K: Evet Kıbrıslı ve dünyaca ünlü modacı Abdullah Öztoprak’ın Kıbrıs’ta bir “Fashion Show” olacak . Ve ben de onun bu moda show’unun müziklerini yapacağım.  Bu proje için de çalışmalarımız devam ediyor. Yaklaşık bir buçuk aydır bu proje için de Abdullah Öztoprak ile birlikte çalışıyoruz.
El Cezire’de program
F.U: Amerika’da bir şirket seni örnek sanatçı olarak gösterdi. Nedir bu şirket?
A.K: Ben şu an bestelerimi yapmak için Amerika’da bir şirketin yapmış olduğu bir programı kullanıyorum. Ve o şirket özel sitesinde beni örnek sanatçı olarak gösterdi. Kıbrıs’ta yaşayan sanatçı diye bahsettiler. Ve eserlerimi de orda paylaştılar. Bu benim için uluslararası bir başarıdır ve teşvik edicidir.
F.U: Dolama Dolamayı cover’ı ve El Cezire’nın tv programından bahseder misin?
A.K: El Cezire televizyonu (Dünyanın en iyi haber kanallarından biridir) Kıbrıs’ta bir belgesel çekmeye karar verdiler. Ekip buraya geldi. Ve benin internet sitemdeki Onur Kasapoğlu ile yaptığım Dolama Dolamayı cover’ımızı dinlemişler, çok etkilenmişler. Bana ulaştılar ve Onur ile beni projeye dahil etmek istediler. Bizim parçamızı belgeselde soundtrack olarak kullanacaklar. Projenin bir kapsamı olarak da köyde bir konser verdik ve hem Kıbrıs kültürünü hem konserden görüntüler çektiler. Bu bir senaryoydu. Çok keyifli bir çalışma oldu hem Onur, hem de benim için.
F.U: Kıbrıs’ta istenirse güzel işler yapılabilire bir örneksin genç yaşında. Fakat zorlukları da var. Karşılaştığın en büyük sıkıntı nedir?
A.K: Sponsor ve para. En büyük sorun bu. Yaratıcılık var. Birçok sanatçı arkadaşımın da sıkıntısı budur. Çok değerli sanatçılarımız var. Projelerini gerçekleştirmek için paraya yani  sponsora ihtiyaç vardır ancak bunu bulmak çok zor oluyor. Benim birlikte çalıştığım   menejerim Orhan  Erönen’in para ve sponsor bulmak için ne kadar büyük zorluklar yaşadığını yakından  görüyorum. Paranın haricinde organize olmak ve çok çalışmak, ekip ruhu ve profesyonellik de lazım iyi işler başarmak için. Bizde müzik sektöründe bunlar da henüz yeterli değil.
F.U: Mağusa Festivali için ne düşünüyorsun?
A.K: Bence festivalin uluslararası olması ve içinde yerel sanatçılara da yer verilmesi harika bir şey. Dünyanın dört bir yanından gelen iyi müzisyenleri dinlemek insanların ufkunu  açıyor. Bence Oktay Kayalp da çok iyi iş başarıyor. Bu yıl 17.’si düzenleniyor ve her yıl çok daha başarılı bence. Geçen yıl Kıbrıslı gruplara yer verilmesi çok keyifliydi. Gommalar, Sıla 4… Bence Kıbrıslı müzisyenleri de daha iyi işler yapmaya teşvik eden bir festivaldir Mağusa Festivali. Ve burada yer almak onur verici bence.
“Film müzikleri yapmak istiyorum”
F.U: “Öpecem Seni” gibi bir albüm tekrar gelecek mi?
A.K: Öpecem Seni bizim kültürümüze uygun bir albümdü o yüzden de çok beğenildi. Devamının gelmesi için çok ısrar edilmesine rağmen yapmadım çünkü benim yolum ve yönüm bu değil. Ben film müzikleri yapıyorum ve yolum hep bu yönde olacak. Zaten “öpecem seni”  de filmin içinden çıkan bir şarkıydı. Güzel keyifli bir şarkı oldu ama dadında bırakmak lazım. Çünkü enerjimi o yönde kullanırsam hedefimi şaşıracağım ki istediğim bu değildir.
F.U: Konserden en büyük beklentin nedir?
A.K: İnsanların konseri izlerkenki yüz ifadelerini görmek. Benim müziklerimin onlarda bıraktığı izleri keşfetmek. Tek istediğim budur. Çünkü benim işim bu. Ben görüntü ile çalışırım. Görüntü elime gelir ve ben de müzikle görüntünün edebiyatını yaparım. Görselliği madem ki müzikle aktarabiliyorum konser sırasında insanların yüzündeki ifadeyi görmek isterim.
F.U: O yüz ifadelerini gördükten sonra belki de başka projeler doğacaktır beyninde kim bilir?
A.K: Belki de. Kim bilir… 

 

 

Not: Fotoğraflar: Mehmet Koru

Bu haber toplam 3737 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 105. Sayısı

Adres Kıbrıs 105. Sayısı