‘Üretene destek şart, bizi kurtaracak tek şey üretim’
Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Kamacıoğlu, pandemiyle birlikte yerli üretimin, sanayinin öneminin fark edilmeye başlandığının altını çizdi.
Ödül Aşık ÜLKER
Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Kamacıoğlu, pandemiyle birlikte yerli üretimin, sanayinin öneminin fark edilmeye başlandığının altını çizerek, gelişen sanayi sektörünün bir ülkenin ödemeler dengesinin düzelmesinde, ek gelir yaratılmasında, döviz gelirinin artırılmasında, altyapı ve üstyapı yatırımlarının artırılmasında ve istihdam olanakları yaratılarak işsizlik probleminin yükünün azaltılmasında önemli etkilere sahip olduğunu söyledi.
Üreticilerin desteklenmesinin bir devlet politikası olması gerektiğine vurgu yapan Kamacıoğlu, krizin içerisinde, enflasyona rağmen sanayi sektöründe %20’ye yakın büyüme kaydedildiğini belirtti. Ali Kamacıoğlu, “Bizi gelecekte kurtaracak olan tek şeyin üretmek olduğunu insanlar yavaş algılamaya başladı. Üretirsek, daha az ithalat yaparsak, o zaman ekonomimiz daha güçlü olur, böylece yapısal sorunlarımızı daha kolay çözebilir ve reel anlamda alım gücünü yükseltebiliriz” diye konuştu.
Kamacıoğlu, eflasyonun alım gücünü kemirmeye devam edeceğini kaydederek, bunu değiştirmenin yolunun üretimden geçtiğini söyledi.
İstihdam teşvikleri belirlenirken pozitif ayrımcılık beklediklerini de ifade eden Ali Kamacıoğlu, “Üreten ve üretici kesimlerin daha fazla desteklenmesi kaçınılmazdır. Ancak bu şekilde ülkede istihdamın devamı ve artırılması sağlanarak ülke ekonomisine katma değer yaratabileceğiz" dedi.
“Ciddi enflasyonla savaşmayı öğrenmiş bir toplumuz”
Soru: 2022 sanayi sektörü ve ekonomi açısından Kıbrıs’ın kuzeyinde nasıl geçti?
Kamacıoğlu: 2022 dünya için ekonomi açısıdan çok zor bir yıl oldu. Avrupa ülkelerinde enflasyon yaşanması çok alışık olmadığımız bir konuydu. Avrupalıların yüksek enflasyonla karşı karşıya kalması dünya genelinde çok ciddi bir ekonomik sıkıntıya neden oldu. Biz yıllardır kendi coğrafyamızda ciddi enflasyonla savaşmayı öğrenmiş bir toplumuz. Bu konuda gerçekten eğitimliyiz.
2022’de Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan insanlar olarak, coğrafyamız gereği bir şans yakaladık. Pandemi sonrası ada ülkesi ve temiz bir ülke olmamızdan dolayı yabancılara ciddi bir emlak satışı oldu. Havamız ve denizimizle talep topladık. 2019’daki fiyatların üç katı fiyatlara daireler, evler satmaya başladık. İnşaat ülkemiz için önemli bir sektör, en az 50-60 alt sektöre etki ediyor. Bu da o sektörlerde krizin hissedilmemesini sağladı. Diğer taraftan, Güney Kıbrıs’ın alışverişinin kuzeye kayması buradaki perakendecilerde ciddi bir rahatlama sağladı. Öğrenci standardını koruduk, pandemiden sonra tekrardan eski seviyelere gelmeye başladık. Aslında bu üç unsuru birleştirdiğimizde, ülkenin ekonomisi için 2022 iyi geçti. 2022’nin Kıbrıslı Türkler için, KKTC için çok doğru ve çok verimli geçtiğine inanıyorum.
Pandemiyle birlikte yerli üretimin, sanayinin önemi bir çok ülkede olduğu gibi KKTC’de de fark edilmeye başlandı halkımız yerli ürünleri daha fazla fark etmeye başladı bir çok sektörde yerli ürünlerle ithal ürünler arasında aslında çok da fark olmadığı bu ülkede üreticilerin kaliteli üretim yaptıkları bunun da desteklenmesi gerektiği algısı vatandaşlarımız tarafından fark edildi ve bu algı yavaş yavaş yerleşmeye başladı. Bu çok olumlu bir gelişme bunun bir devlet politikası olarak desteklenmesi gerekiyor aslında bu konuda üreticilerimiz yalnız bırakılmamalı. Aslında bunları 90lı yıllarda yapmamız gerekirdi, biz 2020’de yaptık. Krizin içerinde, enflasyona rağmen sanayi sektörü %20’ye yakın büyüme kaydetti. Bu önemli bir veridir. Bizi gelecekte kurtaracak olan tek şeyin üretmek olduğunu insanlar yavaş algılamaya başladı. Üretirsek, daha az ithalat yaparsak, o zaman ekonomimiz daha güçlü olur, böylece yapısal sorunlarımızı daha kolay çözebilir ve reel anlamda alım gücünü yükseltebiliriz.
“Hammadde girişlerinde döviz bazlı artışlar oldu”
Soru: Pandemi döneminde girdi maliyetleri arttı, bu durum sanayiyi nasıl etkiledi?
Kamacıoğlu: Bütün dünyada, çok alışık olmadığımız şekilde döviz bazlı enflasyon oldu. Buna bağlı olarak her şeyin fiyatı arttı. Örneğin 30 yıl boyunca birim fiyatı 30-40 pound olan bir ürünün şu andaki birim fiyatı 80 pound civarında. Hammadde girişlerinde bu kadar dramatik, döviz bazlı artışlar oldu.
Ekonomisinin büyük bir kısmı ithalata dayanan, üretim girdileri ve tüketim malları büyük oranda ithalat yoluyla sağlanmakta olan KKTC’de, TL’nin döviz karşındaki değer kaybının, üretim maliyetleri ve ürün fiyatları üzerinde etkili olduğu bu günlerde doğru planlama ve sistemli bir çalışma ile ülkedeki sanayi sektörünü yani üretimi ve yerli ürün imajını ancak belli destekleme modelleri ile geliştirmek mümkün olacaktır.
“Enflasyon alım gücünü kemirmeye devam edecektir”
Soru: Asgari ücret yeniden belirlendi, bu durum alım gücünü ne kadar artırdı ya da korudu?
Kamacıoğlu: Dar gelirlinin önünü açmak için mutlaka gelirini yükseltmemiz gerekiyor, ama bu asgari ücretle olmaz. Ben iddia ediyorum ki, şu anda belirlenen asgari ücreti Şubat ayı sonunda yine tartışmaya başlayacağız. Çünkü enflasyon alım gücünü kemirmeye devam edecektir. Bunu düzeltmek için derine, tabana inmemiz gerekiyor. Bu da üretimden geçiyor. Üretip, yurtdışına gönderdiğimiz dövizimizi azaltırsak durumu değiştirebiliriz.
Unutulmamalıdır ki, asgari ücret bir taban ücrettir ve bunu değil, ülkedeki ortalama ücreti artırmak hedefimiz olmalıdır. Hatta ülkedeki gelirlerin adaletsiz dağılımının önüne geçmek ve asgari ücretle çalışanların ücretlerinin vergiden muaf tutulması için gerekli yasal düzenlemenin bir an önce yapılması gerektiğine inanmaktayız.
Önümüzdeki günlerde bir süredir uygulanan istihdam teşvikleri tekrardan belirlenecek ve hangi sektörlere ne kadar prim teşviği verileceği ortaya çıkacaktır. Biz, işte burada pozitif bir ayrımcılığı bekliyoruz. Üreten ve üretici kesimlerin daha fazla desteklenmesi kaçınılmazdır. Ancak bu şekilde ülkede istihdamın devamı ve artırılması sağlanarak ülke ekonomisine katma değer yaratabileceğiz.
İhracatın ithalatı karşılama oranı %8
Soru: Şu anda ihracatın ithalatı karşılama oranı nedir?
Kamacıoğlu: %8, yani şu anda kazandığımız her 100 doların 92 dolarını yurtdışına yolluyoruz, sadece 8 doları burada üretiyoruz. Güney Kıbrıs’ta 100 doların 60 doları dışarı gidiyor, 40 doları kendileri üretiyor. Ülke olarak bu noktada kısa, orta ve uzun vadeli bir planlama yapmak zorundayız. Her 2-3 yıl da bu oranı 3-4 puan artacak şekilde bir planlama yapmalıyız ve 5 yıllık bir sürede bu oranı önce %25’e daha sonra da daha yukarılara çıkaracak şekilde hazırlık ve çalışma yapmalıyız. Bunu becerebilirsek başta asgari ücret olmak üzere bir çok sorunu daha az tartışacak ve toplumsal refah düzeyimizi reel anlamda yükseltebileceğiz. Biz Sanayi Odası olarak buna canı gönülden inanıyoruz.
“Devlete bağımlılığı azaltmamız gerekiyor”
Soru: Hayat pahalılığını önlemek için ne yapmak gerekir?
Kamacıoğlu: Hayat pahalılığını önlemek için kademeli çalışmalar yapmak gerekir. İnsanların özel sektörde ve kendi ürettiklerini satıp ayakta kalmasını sağlamamız, devlete bağımlılığı azaltmamız gerekiyor. Şu anda bir kısır döngü içerisindeyiz, herkes devlet memuru olmak istiyor, devlet memuru olmak da sistemi kısırlaştırıyor. Bütün operasyonu maaş üzerine döndürmeye çalışıyoruz. Üretmeden, maaş alıp harcama… Bu da sürdürülebilir değildir. Siyasilerimizin, sendikacıların, herkesin bunun farkına varması ve buna “dur” demesi lazım. İnsanların özel sektörü tercih etmelerini sağlamak için bunu cazip hale getirmek gerekir.
“Asgari ücretin artırılması çözüm değildir”
Soru: Özel sektörü cazip kılmak için ne yapılmalı?
Kamacıoğlu: Bu noktada devletin güçlü olması gerekir. Devletin girişimciye yardım edip, önünü açması, hibe verip girişimcilere destek olması gerekir. Bu şekilde devletin yükü çok daha hafif olacak. Bunun için güçlü bir ekonomik yapıya sahip devlet olması lazım.
Güney Kıbrıs, İngiltere enflasyonun etkisini azaltmak için hane başına para veriyor. Bizde bunu yapmak yerine asgari ücret artırılıyor. Asgari ücretin artırılması çözüm değildir. Alım gücünü korumak, üretimi artırmak, ihracatı artırmak ve devlet ekonomisinin güçlenmesi sıkıntıların aşılmasını sağlayabilir.
Devlet ekonomisinin güçlenmesi için, devletin zarar eden kurumlarını düzenlemesi gerekiyor. Geçen yılki devlet bütçesinin % 50’si maaş, %25-30’u da zarar eden kitlere ödenen paradır. Cesur davranıp zarar eden kurumlarımızı özelleştirmemiz lazım. Bunu toplum için yapmamız lazım. Zarar eden kurumu doğru yöntemlerle özelleştirerek, topluma çok daha fazla katkı yapmış oluruz. Ercan’da çok kötü, şanssız bir özelleştirme yaptık ve maalesef bütün toplum bundan etkilendi, çok rahatsız oldu. Bu kötü bir tecrübe oldu, bu kötü tecrübe ülkenin önünü, bahtını kapatmış da oldu.
“İstikrarı ihracatla yakalayabiliriz”
Soru: Üretim yeterince geliştirilebildi mi? Ürünlerimizin rekabet edebilirliği ne durumda?
Kamacıoğlu: 21 değişik dalda üretim yapıyoruz. Bu sektörler içerisinde, emin olun hepsinin ilk üçü, beşi dünya standardında üretim yapıyor. Belgelerimizle, ihracat yeteneğimizle, tesislerimizle... Her sektörde iyi ve kötü olanlar var ama kötü olanlar da iyiye doğru gitmeye çalışıyor. Bizim onlara yegane sağlayacağımız şey, operasyon istikrarlarını korumaktır. Bir anda ekonomi bozulur ve satışlar durursa, iyi giden işletmelerde yatırımlar atıl hale gelir. Daha önce bunlar yaşandı. İstikrarı ihracatla yakalayabiliriz. İç piyasa kötüleşirse, ihracat oranımızı artırarak firmaları dengede tutabiliriz.
Örneğin hellim lokomotif ürünümüzdür, zeytinyağını da buna ekledik. İngiltere piyasasına girdik. Zeytine ciddi yatırım var, bunun önünü açtık. Diğer taraftan inşaat sektöründe, yapı kimyasal firmalarımız çok iyi durumda, ciddi oranda ihracat yapıyorlar. Ayrıca dünya standartlarında mobilya üretimimiz var. Bu noktada, her sektörde hikayeler yaratıp sektörleri büyütüyoruz, doğru yolda gidiyoruz.
Unutulmamalıdır ki, gelişen sanayi sektörü bir ülkenin ödemeler dengesinin düzelmesinde, ek gelir yaratılmasında, dolayısıyla ülke döviz gelirinin artırılmasında, bağlantılı olduğu diğer birçok sektörün hareketlenmesinde, altyapı ve üstyapı yatırımlarının artırılmasında ve en önemlisi istihdam olanakları yaratılarak işsizlik probleminin yükünün azaltılmasında önemli etkilere sahiptir.
“Meşakkatli ve uzun bir yol...”
Soru: İhracatın önemli olduğunu söylüyorsunuz, ihracat kapasitesini artırmak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Kamacıoğlu: Bu çok meşakkatli ve uzun bir yol. Bizim 2021’de başladığımız operasyona dünya 1960larda başladı, dünyaya göre 50-60 sene, Türkiye'ye göre 30-40 sene gerideyiz. Geçen yıl zeytinyağı ve mobilyaya odaklandık. Bu yıl daha farklı sektörlere değişik pazarlar arayıp, o pazarlara ticari ziyaretler düzenliyoruz. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’nin desteğiyle hangi ürünün hangi ülkeye satılabileceğini tespit edip, alıcılarla firmalarımızı buluşturuyoruz. Bu satışlardan ciddi gelirler elde etmeye başladık. Özellikle İngiltere'de daha önce hiç satmadığımız pek çok ürünü satmaya başladık. İngiltere'ye hellimi sokabilmek için çalışmamız var, yıllardan sonra narenciye gönderdik. Afrika ülkelerinde ne satabileceğimize dair çalışmalar yapıyoruz. Çok yönlü şekilde ürünlerimizin doğru pazarlara ulaşması için çalışıyoruz.
Bizim için ana hedef her zaman İngiltere pazarıdır çünkü orada 2-3 milyon Türk yaşıyor, bunun 500 bine yakını Kıbrıslı Türk’tür. Şu anda en iyi üretimimiz gıda sanayi ürünleridir. Büyük marketlere girmek çok zor olduğu için, İngiltere’de bir internet sitesi üzerinden elektronik satış yapma çalışması başlattık. Şu anda Arap ülkelerine hellimi 6-7 dolara satıyoruz, oysa İngiltere’de hellimin kilosu 44 pound’dur. E-ticaret ile hellimi çok daha yüksek fiyata satabileceğiz.
“Tarihi bir görev üstlenmiş vaziyetteyiz”
Soru: Solar enerji konusunda da bir girişiminiz var. Bu konudaki çalışmalarınız ne aşamada?
Kamacıoğlu: Biz sağduyu sahibi olan bir odayız. Hep devletten istemekle bir yere varılmayacağı inancındayız. Yıllarca devletten elektrikte indirim istedik. Artık devletten indirim istemiyoruz, sorunu kendimiz çözmek istiyoruz. Otelcilerle birlikte bu projeyi yapıyoruz. Depolamalı sistem kuruyoruz, bu da 50 megawat kapasite anlamına geliyor. Proje çalışması bitti. Sanayi Odası olarak 150’ye yakın başvuru aldık. Öncesinde herhangi bir işletmesinde solar olmayanlara başvuru hakkı verdik çünkü bunu daha geniş kitlelere yaymak istedik. Bu çok büyük bir operasyon. Bu işi yaparken şaibe olmaması ve örnek olmamız gerekiyor. Tarihi bir görev üstlenmiş vaziyetteyiz. Bu operasyonun sanayi için önemi 5-10 yıl sonra görülecek. Son aşamaya geldiğimizi söyleyebilirim.
Sanayi sektör analizi...
Soru: Sanayi sektör analizi yaptınız. Ortaya nasıl bir fotoğraf çıktı?
Kamacıoğlu: Böyle bir çalışma ilk defa yapıldı. Sanayinin fotoğrafını çektik. Sanayi sicil konusunda yaptığımız çalışmalar sonucunda, sanayi sektörel kapasite raporlarının hazırlanmasını sağlayarak önemli bir ekonomik veriyi tespit etmeyi başardık. Böylece Kıbrıs Türk sanayi sektörüne doğru yön verilmesi için sanayi ile ilgili sağlıklı istatistiki bilgi ve veri tabanının oluşturulması sağlanmıştır.
Hangi sektörde kaç fabrika, hangi makinalar olduğunu, kaç kişi çalıştığını tespit ettik. Bunu iki yılda bir yapmayı hedefliyoruz. Yeni yatırımcı da, bu analize bakıp, hangi sektörde ne yapabileceğini daha doğru tespit edebilecek.
Örneğin şu anda günde 400-500 ton süt üretiyoruz. 3000 ton süt üretsek, bunu işleyecek kapasitemiz var ama süt yok. Bu saatten sonra süt sektörüyle ilgili yeni fabrika kurulumuna izin vermemek lazım çünkü zaten şu anda bu konuda atıl yatırım var.
“Sanayi bölgelerindeki sanayici oranı %17-18”
Soru: Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) Yasası meclisten oybirliğiyle geçti. Bu sanayi bölgeleriyle ilgili ne anlama geliyor?
Kamacıoğlu: OSB Yasası kapsamında tüzük çalışmalarımız devam ediyor, Yasa kapsamında bir kurul oluşturuldu, bu kurulda 11 kişi var, 7’si özel sektör, 4’ü belediyeler birliği ve devletten temsilcilerdir. Her bölgenin kendi alt kurulu olacak. İlk altı ayda oluşumu tamamlayabileceğimizi düşünüyorum.
Şu anda sanayi bölgelerindeki sanayici oranı %17-18 civarındadır. Sanayi bölgeleri amacına hizmet etmiyor. Mevcut sanayi bölgelerinin rehabilite edilmesi için çalışma yapmak gerekiyor. Sektörel sanayi bölgeleri açarak düzenleme yapmak istiyoruz. Hedefimiz, 2030 yılında Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi’nde üretimi durdurup, üretim dışı geri dönüşüm projelerine imkan vermektir. Dünyada olduğu gibi, herkes buradaki mülkünün üzerine belki inşaat izni alacak ve burayı yaşam alanına dönüştüreceğiz.
Soru: Naylon ve plastik kullanımının 6 ay sonra durdurulacak olması kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kamacıoğlu: Üyelerimiz bu karara saygılıdır ve bunun yasaklanmasını desteklemektedir. Süre anlamında sıkıntı vardır. Geçiş sürecinin daha uzun olması gerekir ki firmalar buna adapte olacak hazırlıklarını yapabilsin. Güneyde bu konuda 2015’te kanun geçirdi ve 8 senelik geçiş süreci sonunda yasak devreye girdi. Yetkililerle geçiş sürecinin yeniden gözden geçirilmesi için temas halindeyiz.