Uslu bir çocuk gibi...
Olma!
Uslu bir çocuk gibi olma sakın,
Çünkü kendisi özne olamayan bir insanın bulunduğu toplumun da özne olmasının mümkünatı yoktur.
O yüzden olma sakın.
Mesela, önüne konulan her dosyayı sırf görevdendir diye yapma, hüküm verme, emir buyurma, yazma içine kendi adını,
mesela senden istediler diye imzalama içinden bin bir yolsuzluk akan sayfaları,
Komuta verenlerin emirleri suçsa kendi vicdanında ve yasada bile yapma, bırak göstericiler yolları tutsun gerektiğinde ve gerektiğinde siper ol özgürlüklerden yana,
Devletin kölesi olma.
Uslu çocuk olma.
Mesela taş yağmuruna tutulan bir kalemin, iftiraya uğrayan bir karikatürün yanında dur, pespaye bir küfrün karşısında ol, kendi iradene saldıranların karşısına dikil, her ne pahasına olursa olsun diyerek,
Sakın ha uslu çocuk olma.
Mesela kalabalıklar ağızları sulanarak akıtıyorlarsa nefretlerini, sen her türlü riski göze alıp git karşılarına, sana edecekleri aşağılık kelimelere bakma,
Eğer özgürlükse tarafın,
Öyle her iradeni hiçe sayan Ankara politikacısının önünde el pençe divan durma, bükme omurganı atalarından yadigar kalan ve sana sorduklarında maaşını, uslu bir çocuk gibi kızarma, yapıştır iki kelime, besleme olma.
Kendi yurdunda özne olamadıktan sonra ne yapacaksın, söyle, partiyi?
Parti başkanları susarken kendileri gibi, senden uslu bir çocuk olmanı, susmanı istiyorlarsa, sakın susma.
Doğruyu söyle, onuncu köyden de kovulmayı ve on birinci köye varmayı göze alarak.
Başka köylere düşmek, köle düşmekten iyidir, unutma.
Çünkü hayat bir özgürlük problemidir.
Kendisi özgür olamayan bir insan, nasıl özgür kılacak kendi toplumunun geleceğini, yarınları nasıl kuracak bu bataklıkta ya da tahtası olmaktan ve susa-durmaktan beter olan ne varsa, nasıl lider olacak toplumuna?
O yüzden sen bir insan olarak uslu olma.
Üç kelime eleştiri kaldırmayacak olan dostları ayır bir kenara, onlarla yoldaş olunmaz, unutma.
Gerektiğinde doğru bildiklerini yazarken, aynı yolu yürüdüğünü zannettiklerin partilerin içi olmuşlarda, dışlı olmuşlarsa öte kıyıyla, partili olmayı, özgür bir insan olma yerine yeğ görüyorsa ve sayıyorsa,
bir, iki, üç oy! Yaşasın! işte kazandık diye, sustuğu için zamanında,
Dört,
bir şey kalmaz geriye ondan sonra,
Beş,
para etmez artık ne liderlik, ne kalemlik, ne koltukluk bundan sonra.
O yüzden uslu çocuk olma.
Bu toprakta örgütlülüğün önemi vardır elbet ve ancak partilerden ve onların renkli mendillerden, mantinlerden daha da önemli bağlarımız vardır birbirimize.
O-cu, bu-cu olmak yerine kendin olursan eğer,
kimliğini, aidiyetini bu topraklarla kurarsan ve her iktidar olduğunda ya da her muhalefete düştüğünde ağzına bal çalmalarına izin vermezsen,
Derdin güdülen bir iktidar olmak değilse ve bir koyun gibi çoban başı aramak derdin yoksa,
Sadece ve sadece özgür ol.
Sesini yükselt ve oy vermesen bile, sevmesen bile, desteklemesen bile,
Biri haksızlığa uğradığında, ezildiğinde, hakaretlere uğradığında,
O seninle aynı toprağı solumuştur unutma.
Uslu bir çocuk olma. Onunla beraber karşı dur, zalime ve muktedire!
Çünkü zaman o zamandır,
Ki,
Bir birimize en ihtiyaç duyduğumuz anda, öteden gelen sese iştah kabartanların bizi temsil edemeyeceğini bilmeliyiz.
Onlar, cama çıkmış heyecanla fırtınaları bekleyen fırsatçılardır, ellerinde ziller ve çalıyorlardır savaş tamtamlarını, milliyetçilik rüzgarına kollarını açıp uçmakla ilgileniyorlardır.
Mesela,
oy dertleri vardır,
bu yüzden kendi toplumunun iradesine laf söyleyenleri alkış! alkış! alkışlasınlar diye hazır olda bekleyen pespaye kelimeler gibi hepsi de.
Onlar uslu çocuklardır.
Kendilerinin bizim derdimize derman olacak reçeteleri yoktur, çokça ağlamaklı ve tumturaklı itidal çağrısı yaparlar her gün, öznesi çiğnenirken ağız dolusu küfürler içinde.
Edilgen politikacılara ihtiyacımız yoktur bizim.
Uslu politikacılara,
Uslu partililere,
Uslu gazetecilere,
Uslu memurlara, uslu işçilere, uslu yazarlara ve sanatçılara, uslu vatandaşlara ihtiyacımız yoktur!
Eğer yıllarca bu topraklarda bir varoluş kavgası veriyorsak önce kendi toplumunun çıkarlarını öncelik edinen, bunun için gerektiğinde sesini yükseltecek insanlara ihtiyacımız vardır.
Kendisi özne olamayan, kendi toplumunu özgürleştiremez.
Kurtaramaz biat etmekten dört bir tarafa.
O yüzden hepimize düşen görev,
Çocuklarımızı uslu yetiştirmek değil, yarınlarımızı özgürleştirmektir, ama önce kendimizden başlayarak ve
“Uslu bir çocuk gibi olmayarak!”
Olmayarak!