USTALIK DÖNEMİ!
Sn. R.T.Erdoğan’ın "ustalık" diye tanımladığı dönem bu mu ?
“Belirli bir kafa yapısında insan yetiştirmek" mi ustalık?
Kendi yaşam biçimin için uygun gördüklerini "ötekilere" dayatmak mı?
Onlarca ara çözüme ve yorucu uzlaşma çabalarına da gerek yok mudur?
"Bizden yana" ve "bize karşı"lardan ibaret kutuplaşmış toplum kesimleri yaratmak mı "ustalık" ?
Katliamlara gizli veya açıktan sevinen faşizan bir disiplin yaratmak mı ustalık?
Bu mudur "ustalık " döneminde yapılacak olanlar?
"KİNDAR VE DİNDAR" BİR NESİL Mİ?
Namık Çınar dünkü makalesinde;
"Hâsılı kelâm dinciler, Erdoğan'cı zihniyet sayesinde, neden şimdiye kadar Kemalist bir baskı mekanizması altında tutulduklarının mantığını, bütün dünya âleme bir güzel göstermiş oldular.
Çok kısa bir zaman zarfında öylesine kin ve nefret saçtıkları bir iktidar alanı ürettiler ki;
yeryüzü bunları tanıdıktan sonra, Ortadoğu’daki BAAS Rejimleri’nin boşuna olmadığına nerdeyse hak vermeye bile başladı." diyor !..
Evet.
Eğer Türkiye'deki Barış Paradigması doğru temeller üzerine oturtulsaydı,
Her alanda toplumsal ilerleme çok hızlı olurdu...
Fakat ne yazıktır ki,
"Kindar ve dindar bir nesil" nasıl yaratır, kendi ideolojik kalıplarımızı bir sonraki nesillere nasıl aktarırız gayreti içerisine girdiler...
Barış süreci de, böylelikle ve maalesef, o ideolojik propagandanın bir parçası oldu...
Yasama,
Yürütme ve yargının bağımsızlığı,
Hukukun egemenliği,
Kültür,
en önemli "kamu kaynağı" olan İnsan;
kısacası bugün yaşamdaki her alan bundan nasibini alıyor/almaktadır...
Ve tüm bu alanlar, bu kötü politikanın elinde bozulmaya, çürümeye yüz tutmuştur...
ÇIRAKLIK, KALFALIK VE USTALIK!
"İnanç" ile "aklın",
birbiriyle boş yere çatışan kesimler üretmesine karşıyız.
Bombaların en önemli kamu kaynağı olan insanlarımızı öldürmesine karşıyız...
Bilinenin aksine, çağının Aristo’su Mimar Sinan'ın eserleri, genelde çıraklık, kalfalık, ustalık diye üçe ayrılmıyor...
Bu kanı, Harvard Üniversitesi Ağa Han İslâm Sanatı Kürsüsü Profesörü ve Ağa Han İslâm Mimarisi Programı'nın direktörü Gülru Necipoğlu'na göre, Evliya Çelebi’nin Edirne Selimiye Camii tarifinden kaynaklanıyormuş...
Yani tarihsel sosyoloji içinde, "Ustalık" diye tanımlanan bir dönem de yoktu!
"Ustalık" doğru varsaydığınız şeyleri sorgulamayı gerektirir...
"Usta" toplumun ruhunu, enerjisini ve yeteneklerini tüketmez;
Toplum ile bir uzlaşma arayışı içinde olur !