1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. “Usul” hakkında!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

“Usul” hakkında!

A+A-

Meclis’e gittim, kulaklarıma inanamadım; hükümet olarak anılan grubun vekilleri “usul”den söz ediyordu.
Hem de ısrarla…
Tüzük okuyorlar madde madde…
Yoluna, yordamına, yöntemine, kitabına uygun istiyorlar her işi (!)
O kadar ciddiye alıyorlar ki tüzüğü, bu hassasiyet karşısında insanın gözleri yaşarıyor.

***

İnanamıyorsunuz değil mi?
“Usul” hakkında söz almak ve sorgulamak isterdim.
 Basın koltuğundan kalkmak, Meclis kürsüsüne yürümek, “pardon” demek!
Olmazdı elbette…
“Usul”e uymazdı…

***

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nda yapılan sınavsız ve münhalsiz istihdamlar üç parti arasında üleşilirken hangi usul izlendi acaba…
Yolu, yordamı, yöntemi, kitabı neydi?

Önce 78 kişinin, sonra 63 kişinin ve ardından 16 kişinin daha benzer yolla istihdam edildiği unutulmadı.
Nasıl unutabiliriz?
Her ay geliyor faturası (!)

***

Ha sahi!
6,7 milyon Dolarlık “zarar” meselesi var bir de!
Milyon dolar diyorum!
Sayıştay raporuna yansıdı, dosya polise gitti, kaldı.

Usul/süz işler var diyorlar, bilemiyorum.

***

Usul”den söz etmişken…
O meşhur salgın sürecinde ülkeye "izinsiz" giren ve Ercan Havaalanı'nda hiçbir işlem görmeden güya karantina otele giden "sır” kafile vardı.
Polis raporu da çıktı skandala dair…
Ön rapor Meclis’te okunmuştu hatta…
3 yıl geçti üzerinden…
Ses yok!

***

Eski Eserlerdeki “ihalesiz” kiralamalar…
Ercan’da uçuş güvenliğiyle ilgili tüzük…
3’ü sözlü, 21’i yazılı bekleyen soru önergeleri…
Servet beyanlarının tutarsızlığı…
Sınav geçme tüzüklerinin oynaklığı…

***

Onca usulsüzlüğün üzerlerine yapıştığı, “hükümet” denen koltuklardan ses veriyor, uzaktan atanmış figürler ve “usul”den söz ediyorlar.
Konuşma hakkına dair tüzük çiğneniyormuş meğer…
Yasalar, tüzükler, etik, haysiyet, demokrasi, adalet, eşitlik tıkır tıkır işlerken memlekette; beş dakikalık konuşma süresi aşılıyormuş, Yüce Meclis’te (!)

usul-hakkinda.jpg


Avrupa’nın bu desteği önemli

6 Şubat depreminin ardından, yeniden yapılanma çabalarına finansman sağlamak üzere Avrupa Birliği Dayanışma Fonu'ndan Türkiye’ye 400 milyon Euro hibe verildi.

Avrupa Komisyonu ile Türkiye arasındaki anlaşma dün Brüksel’de imzalandı.
Önemli bir gelişme bu!
Avrupa Birliği Dayanışma Fonu 20 sene önce devreye girdi ve bugüne kadar aday ülkelere verilen en yüksek mali katkı bu oldu.

Avrupa Birliği’yle Türkiye’nin yeniden yakınlaşması için önemli…
Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi ve adada barış inşası için önemli…
Tek bir uluslararası kimlikle bütün Kıbrıs’ın Avrupa Birliği üyeliği için önemli…

Kıbrıs Türk toplumuyla dayanışma için Avrupa Birliği’nin Mağusa Türk Maarif Koleji'nde bir voleybol tesisi inşa edeceği de açıklandı.
Mutlu olduk.

Umarım, Kıbrıslı Rum liderliği de yeni bir adım atar, okul branşlarında gençlerimizin Avrupa temsiliyetine katkı sağlar.
Böylesi bir girişim gerçek bir açılım olacaktır.

ab-bilgi.jpg


Evde bakım işkenceye dönüştü

Meclis'te gündeme gelen yaşamsal konulardan biriydi, "Yaşlı bakım hizmetleri."

Kıbrıs'ta en önemli şansımız, son derece küçük bir ölçeğe sahip olmamızdır.
Buna rağmen yıllanmış sorunlara çözüm üretme becerisi gösteremiyoruz.

***

Dünya nüfusu gibi ada nüfusu da yaşlanıyor ve yaşlılarımıza bakamıyoruz.

Özel bir bilgisi ve eğitimi olmayan çoğu “bakıcı”, aileleri peşinden koşturtuyor, ücret beğenmiyor, pazarlık yapıyor.

Yaşlılarımız, en değerlilerimiz bakım bekliyor ve maalesef tam bir yönetim başarısızlığı var ortada…
Hani dedim ya, Kıbrıs küçük bir ülke...

Her yaşlının evine gitmek, ilacını ulaştırmak, rutin kontrollerini yapmak mümkün!
Olmuyor.

***

"Evde bakım çok önemlidir" dedi geçtiğimiz gün Meclis'te, Dr. Filiz Besim...

Sağlık Bakanı, evde bakımın ne olduğunu tam kavrayamadı sanırım...

Meclis'te vücut dili bunu söylüyordu.

Yaşlılara bakıma dair bir eylem planına ve bütçeye ihtiyaç var.

Yalnızca şu yapılsa aslında...

Kamu hekimlerinin yasal çalışma saatleri içindeki süre değerlendirilse...

Öğlen 13 gibi "paydos" ediliyor genelde, hâlbuki 15.30’a kadar yasal mesai var...
(Yasal çalışma saatini Bakanlık da bilmiyor, sendika ve birlik de gerçi, kime sorsak, söylemiyor.)

Her gün o "kayıp" iki saat için koruyucu hekimlik ve yaşlı bakım programı düzenlense...

Sağlık kontrolleri için insani koşullar yaratılsa yaşlılara…

"Yaşlı Bakımı" için eğitim programları düzenlese yeniden Sağlık Bakanlığı...

Partili eşi dostu Kıb-Tek'e falan göndereceğine, toplumsal fayda içerecek istihdamlar yapsa...
Yaşlılara evde bakım imkanı sunulsa…
Neden olmasın?

***

Bakım evlerine ihtiyaç var, bakım personellerine, çok daha fazla...

Camilere değil!

İnsanları "huzurla yaşatmak" için yatırım yapalım önce, ihtişamla toprağa vermek yerine...

hh-161.jpg


Sigortalı hastaların çilesi!

Güzelyurt’tan bir okurum aradı, ilaçlarını almak için eczaneye gitmiş, “sistem bugün kapalı” demiş görevli… Ertesi gün aranmış, “gel, sistem açıldı.”

Bu kez de reçetesinde yazan ilacın “liste dışı” kaldığını görmüş.

***

Genç bir eczacı aradı, Lefkoşa’dan…

Sigortalar’a verdiği aralık ayı listesinin halen ödenmediğini anlatıyor.

Ocak ayını da göndermiş.

“İki kez ilaç aldım, peşin ödedim, şimdi bekliyorum” diyor Eczacı…

İnsanlar ekmek derdinde, niye günü gününe ödeme yapılmıyor?

Ödeme emrini imzalayan müdür ya da bunu takip eden memur, maaşını iki ay gecikmeyle almaya razı mı?

***

“Reçete Soruşturması” sonrası eczanelerin çoğu süreci değiştirdi; “fatura”yı doğrudan hastaya kesiyorlar. Sigortalı ilaç tutarının yüzde 20’sini ödüyordu ya… Şimdi hepsini ödüyor ve yüzde sekseni geri almak için parasının peşine düşüyor.

Tam bir eziyet…

***

Sosyal Sigorta reçetesi uygulayan 291 “anlaşmalı” eczane vardı.

Vazgeçtiler…

Yeniden sözleşme imzalanıyor şimdi…

Umarım hastalar daha fazla mağdur edilmez.

***

“Soruşturma ne oldu” diye soranlara…

Polis ve Bakanlık, umarım ki bu soruşturmanın altından kalkabilecek.

Çok umudum yok ya!

Bu yazı toplam 2002 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar