UTANÇ
TAŞ ocağında işçi ölür.
“İş güvenliği yoktur” denir…
“Araştırılacak” denir…
CEK’le CAK’la kalır!..
ÖLENDİR suçlu (!)
(Çok aylar önce yazmıştım !.. Bu
satırlardan sonra yeni iş kazaları yaşandı!
Henüz ‘ölenler’ dışında ‘suçlu’ yok !..)
***
İnşaat çöker şehrin göbeğinde!..
‘İşçi güvenliği’ unutulur...
Kimi ‘malzemeden’ çalar...
Kimi yanlış kurar ‘kalıbı...’
“Gel, geç” hanıdır ülke…
Ne ‘nitelik’ aranır, ne de ‘standart’…
“Denetlenecek” denir…
CEK’le, CAK’la kalır…
Hastanede kolunda serum yatan,
yaralı işçidir suçlu (!)
(Çok günler önce yazmıştım… Dün yeni
bir işçi öldü… Siber’in ‘gülüşü’ kadar
gündem olmadı ülkemde…)
***
“Ekonomik akıl” derler…
“Serbest piyasa” derler...
“Daha fazla üretim” derler…
“Performans” derler…
“Daha ucuz, daha hesaplı” derler…
TATLI GELİR DİNLERKEN!..
Bu kadar UCUZDUR işte…
CANINIZ kadar…
(Çok önce yazmıştım… Ucuz işçi pazarı,
tatlı geliyor dinlerken, ölen işçinin
tabutunu sırtlayanlara sorun bir de…)
***
‘İnşaat sektöründe can pazarı’
demiştik, 3 Şubat 2014 manşetimizde…
Son 3 yılda, kuzey Kıbrıs’ta...
714 iş kazası...
18 ölüm…
‘İŞ KAZALARI CİNAYETTİR’
yazmıştık, ertesi gün!..
AKLINIZDA kaldı mı?
(Bir kenara not düşünüz rakamları, her
yeni ölümde eklersiniz, ne yazık ki...)
***
Ne zaman ki, bir inşaatta, başında baret
ya da kask olmadan çalışan bir işçiyi
gördüğümüz zaman ‘isyan’ etmeyi
öğreniriz!.. Ve peşine düşeriz bunun, daha
kimse ölmeden…
‘Utanırız’ ne zaman ki evimize gelen
temizlikçinin yatırımı yok diye...
Yedi gün yedi gece açık kalan marketi de
sorgular ve ‘mesai’nin sadece ‘kamu’ya
özel olmadığını da anlarız...
Ne zaman ki….
(Çok önce yazmıştım… “Yazmıştım”
diye övündüğümden değil…
Utandığımdan…)