İnsanları ırkları ya da kökenlerine göre ayırmak dünyanın utancıdır.
Utanç ülkesinin yitirdiği duygudur bu!
Hele de ortak bir coğrafyayı, tarihi, kültürü paylaşırken!

Oy hesabı üzerinden hindi gibi kabaranlar geriye kirli bir geçmiş bırakacaktır.

*  *  *

Tatlı dille, güler yüzle, içtenlikle “gel” demeliyiz, adayı paylaştığımız insanlara, hele de şimdi…
Bir veriyorlar sana on yerine geçiyor çünkü!
Muhtaçsın, ayıbı yok.
Tam aksine diyorsun ki “gelme.”
Bu neyin “kafası” böyle?

*  *  *

Diline, dinine, ırkına, cinsiyetine göre ayrımcılık en tehlikeli salgındır yeryüzünde…
Düşmanlık üretir…
Nefret üretir…
Hınç, kin, kan üretir…

*  *  *

Kıbrıs’ın yaşadığı onca gerilimin, göçün, kaybın, acının altını kazıdığınız zaman etnik kimlik temelli statü kavgası ve çatışma çıkar…

Milliyetçiliğin temelinde hem riyakarlık vardır hem şiddet! Hem menfaat vardır, hem minnet!
Eşitlik, demokrasi, özgürlük, adalet yoktur.

*  *  *

Ada yarısında, sahibi olmadığın bir toprağın ve mülkün üzerine “devlet” ilan etmiş, yalnızlaşmışsın zaten…
En azından ötekileştirme!

*  *  *

Yönetemediğiniz tüm süreçlerin ve hayatımıza dayattığınız onca sefaletin üzerlerini milliyetçilikle örtüyorsunuz mutlaka…

Yıllardır “düşman” üzerinden geliştirilmiş bir söylemle siyaset yapıyor, korku ikliminden besleniyor, kışkırtarak kendinize yol döşüyorsunuz.

Yalanı, talanı, ikiyüzlülüğü, arsızlığı, plansızlığı, iş bilmezliği ve onca başarısızlığı unutturmak için ırkla, bayrakla, düşmanlıkla, nefretle oynadığınız bu tehlikeli oyun daha ne kadar sürecek?

Boğuluyoruz artık!
Yitiyoruz…
Akdeniz’in bu şirin ama yaslı coğrafyasında, birbirimize kenetlenmekten başka seçeneğimiz olmadığını göremiyorsunuz halen!

*  *  *

“Akaryakıt verirken plakasına bak” diyor, insanları ırkına göre ayıran ilkelliğin sözcüleri!

Bu coğrafyada çok var sizin gibi çok!
"Molotof" gibisiniz.
Yürekleriniz kötülük üretiyor!

O nedenle zulüm var halen, o nedenle bitmiyor tahakküm…
Yine de saracağız yaralarımızı birlikte…
Yenilmeden karanlığınıza…
Vazgeçmeden…
İnsanlığı büyüteceğiz.