Utanıyorum
“Hector’la mektuplarla söyleşiyoruz” demişti rahmetli Süleyman Ergüçlü yıllar önceki sohbetimizde. Gerçekten de bu söyleşilerini, önce gazetedeki köşesinde, sonrasında da “Hektor ile Eşek Muhabbetleri” kitabında yayımlamıştı.
O sebepten Karpaz eşeklerinin adı benim için artık Hector’du…
***
Kıbrıs’ın güneşi ilk karşılayan yeridir Karpaz…
Ay. Philon’un gecesi ayrı, sabahı ayrı güzeldir. Gidenler bilir.
Güneş ışınları pencerenizden vururken, yeni güne gülümser, kendinizi Akdeniz’in serin sularına bırakırsınız.
Hector’lar gizliden gizliye gözetler derin mavilikleri yaran kulaçlarınızı…
***
Bir güzelleme yazısı değildir bu kaleme alacağımız bugün adına.
Neden böyle bir giriş yaptım?
Çünkü Edvard Munch görse tuvale yansıtacağı güzellikteki bu ortamı, biz kana buladık ellerimizle ve yok ettik.
14 sevimli eşeği katleden, cani ve vahşi bir toplum yaşıyor artık bu ada toprağında.
Hem de biri doğum yapmak üzere olan bir anne eşeği de gözünü kırpmadan öldürebilen.
***
İnsanın insan olduğundan utandığı fotoğraf kareleriydi bizlere yansıyan.
Bilindik ölü eşek sayısı 14… Bunlar tespit edilenler, kimbilir bu vahşeti yapan kişi veya kişiler, başka taraflarda da can almaya devam etmişlerdir? Onlar henüz bulunamamıştır…
Umarım öyle değildir…
***
Hector ve yakınlarının yaşam alanlarıyla ilgili, uzunca yıllardır süren tartışmalar yaşanıyor.
Bizi yönettiğini iddia edenler, bölge halkının yaşadığı sıkıntılara bir çare bulamazken, Karpaz’ın
simgelerinden olan eşekler de bu sıkıntılardan dolayı kendileri için güvenli bir yaşam alanı bulamadılar.
Günün getirdikleri ortada…
Eline tüfek alan kendini bilmez, gözü dönmüş cani veya caniler, gözlerini kırpmadan ellerini tetiğe götürüp, 14 canı aldı.
***
Karpaz bölgesindeki eşekler, kontrolsüzce çoğalarak, civardaki köylere kadar inmiş durumdadırlar.
Bu eşeklerin durumu ile ilgili olarak geçmişte çevre derneklerinin de dahil olduğu anlaşmalar yapılmış, imzalar atılmış olmasına rağmen, bu proje bir adım ileriye götürülemedi.
İşin gerçeği, biz bu eşekleri kontrol altına almış olsaydık, bu felaket yaşanmayacaktı…
***
Daha önce de eşeklerin öldürüldüğü, kulaklarının kesildiği, işkence edildiği, hatta tecavüze uğradığı yönünde haberleri okumuştuk.
Ancak bu kez toplu bir infaz vardı Karpaz’ın “Hür Eşeklerine”…
***
Halbuki ne olurdu, bu eşekleri güvenli bir bölgeye toplayıp da, güvenli bir şekilde yaşamalarını sağlayabilseydik…
Bunun gailesi hiç çekilmediği için, bu vahşet ile yüzleştik.
Yazıklar olsun bize!
Utanıyorum…
***
Adanın kuzeyinde, ne insanı yaşatabiliyoruz, ne hayvanı, ne bitkiyi yaşatabiliyoruz…
Güvenli yaşam alanı olamadık güzele… Hem kötüyü ve çirkini barındırmanın gayreti içinde olduk. Güzelim Kıbrıs’ı yaşanmaz bir hale getirdik.
Boy boy haberlerimiz çıktı dış basında, Karpaz’da hayvan katliamı yapıldı diye… Az bile bize…
Çünkü bizler insanın, doğanın ve hayvanların korunması noktasında ciddi eksiklikler yaşıyoruz.
***
Şimdi artık bütün görev poliste…
Gerekli soruşturma yapılıp bu cani veya caniler yakalanıp da yargı huzuruna çıkarılmalı. Bu infiali yaratanlar mahkeme huzuruna çıkarken, bu toplumla yüz yüze, göz göze getirilmeli.
Bir de horoz dövüşlerine takılan Hayvan Refah Yasası Meclis’te ivedilikle görüşülüp değiştirilmeli ve hayvanlara karşı işlenen suçlar ağır cezalarla cezalandırılmalı.
Başka yapacak bir şeyimiz yok!
***
Üzgünüm Hector, çok üzgünüm.
Yazı bitti ve bize gördüklerimizin acısı kaldı.