Utanma ihalesi!
İki konuda en başından beri iddialı davrandım ve hiç de mütevazı davranmayacağım; kesinlikle haklı çıktım...
-*-*-
Birincisi, Yeni Girne Hastanesi’ydi...
Müteahhitler Birliği, bu hastane ihalesinde “finale kalan” iki şirketin de “Girne Hastanesi ihalesini” almasına karşı çıktı...
Dönemin başbakanı Ersan Saner’e baskı yapıldı ve ihale iptal edildi...
-*-*-
O zaman da yazdım, şimdi de yazıyorum; ihalenin iptal edilmesi demek, kur farkı nedeniyle o gün 30’lu milyonlara yapılacak ihalenin, bugün 300’lü milyonlara bitirilememesi olacaktı!
Ve oldu!
-*-*-
Bu ülkede herkes haklı!
Mütehahhitler birliği de haklı!
“Bizim adamlarımız almadı, haydi iptal ettirelim” dedikleri ihale, şu anda bitirilemiyor...
“Sonuna geldik, Aralık’ta bitecek, yok 2024’ün ilk ayına tamamlanacak” diyorlar ama imkansız olduğu görülebiliyor...
30 milyon TL’ler, 300 milyon TL’leri aşıyor...
Toplumun parası çar çur; bina bitirilemiyor!
-*-*-
Haklı çıktığım bir konu da Kıb – Tek’e ihalesiz akaryakıt alınması konusuydu...
Açık hırsızlıktır...
Açık sorumsuzluktur...
Açık yolsuzluktur...
Açık usulsüzlüktür...
Nasıl isterseniz bakın; olay böyledir...
-*-*-
Zamanında ihaleyi kazanan şirketin, akaryakıtı getirmesine izin verilmeliydi...
Verilmedi...
O şirket dava açtı ve tazminat hakkı kazandı...
-*-*-
Kıb-Tek, kimden, kaça, hangi kalitede olduğu bilinmeyen alım yaptı...
Birileri zengin oldu ama mahkeme, cezayı kesti...
Ceza kime kesildi?
Tabii ki topluma!
Toplum cezayı ödeyeceğine göre...
-*-*-
Girne Hastanesi ihalesinde olduğu gibi burada da asıl mağdur olan tabii ki toplumdur...
Ve ne Müteahhitler Birliği’nde, ne Kıb -Tek’te, “özür dileriz” diyen bir ses dahi bulunmamaktadır!
-*-*-
Toplum mu?
İktidar partileri mi?
Hiç umurlarında değil!
-*-*-
Haaaa, ekleyeyim; Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarının ihalesi ne oldu?
Hikayeye mi döndü o da?
-*-*-
Utanma ihalesine katılacak mısınız?
Yoksa sizde artık utanma kalmadı mı?
Kanal T’yi kaça sattın, ne kadar vergi vereceksin Tatar?
HP Genel Başkanı Kudret Özersay hatırlattı:
“... Yürülükte olan Mal Bildiriminde Bulunulması Yasası’na göre; sadece Cumhurbaşkanı değil eşi de taşınmaz malları, para, hisse senetleri, tahviller ile aylık maaşının veya ödeneğinin beş katı değerindeki ziynet eşyası ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların kaynakları, borçları ve sebepleri açısından mal bildiriminin kapsamına girer (Mad. 7/1).”
Yani diyor ki Kudret Hoca, “... Kanal T’yi kaça sattın Ersin Tatar?”
Yok sen satmadıysan ve Sibel Tatar sattı, fark etmez; mutlaka mal bildirimi yasası kapsamındasınız!
Kudret Hoca diyor ki, “... Yasaya göre, Cumhurbaşkanı ve eşi sadece seçildikten sonra değil, mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda BİR AY İÇERİSİNDE bunu bildirmek zorundadır...”
Kime bildirir?
Hoca bu konuda da yasayı hatırlatıyor ve “... Cumhurbaşkanı’nın (eşinin mal varlığını da içerecek şekilde) mal varlığını ve mal varlığındaki önemli değişikliği Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı’na bildirir.”
-*-*-
Ve Hoca şunları ekliyor:
“... Cumhurbaşkanı'nin eşine ait olan ve satılan televizyon kanalıyla ilgili olarak mal varlığında önemli bir değişiklik olduğuna göre (basında çıkan rakamlar yasadaki 'önemli değişiklik' tanımına girdiğini gösteriyor) bu değişikliği yürürlükteki yasaya göre satıştan itibaren bir ay içerisinde Meclis Başkanlığı’na bildireceğini, bildirmesi gerektiğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı sayın Tatar yasalara uygun davranma konusunda gerekli hassasiyeti gösterecektir. Bu konuda yasanın gerektirdiği adımın atılıp atılmadığını takip etmesi gereken esasen ana muhalefet partisi CTP’dir. Özellikle CTP milletvekili olan Meclis Başkan Yardımcısı’nın Meclis Başkanlığı üzerinden bu konuyu takip etmesi, süresi içerisinde bu bildirimin yapılıp yapılmadığı konusunda kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğini düşünüyorum.”
-*-*-
Kudret Hocaya katılıyorum...
Ancak şunu eklemek zorundayım; “Tatar’lar, yasal zorunluluğu yerine getirmeden önce, kamuoyuna, elde ettikleri gelir miktarını açıklasınlar”...
-*-*-
Ve ayrıca Maliye Bakanı Özdemir Berova’ya çağrımdır; “... Siz de vergi oranını ve vergi miktarını hemen kamuoyuna duyurmak zorundasınız”...
-*-*-
Aksi durumda, Tatar’lar “vergi kaçakçısı”, Berova da “vergi kaçakçılığına göz yuman Maliye Bakanı” olacak!
İyi şeyler...
İzel Seylani...
Yunanistan’da Charlie Chaplin adlı oyunda başrol oynadı...
Cenk Mutluyakalı yazdı dün...
Okuduk, gurur duyduk...
-*-*-
Ülkemizde “girişimcilik” müfredata dahil edildi...
Çok iyi bir şey...
Emeği geçen kurum temsilcileri dün bir basın toplantısı ile bunu duyurdu...
Emeği geçenleri, içtenlikle kutluyorum...
-*-*-
Gönyeli Belediyesi ile Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi arasında, bir çok evsel atığın geri dönüşümle ülkeye yeniden kazandırılması adına bir protokol imzalandı...
Harika bir iş...
Hollanda'da seçimlerin galibi ve olası başbakan adayı aşırı sağcı Geert Wilders, İslam Dini karşıtı görüşleri ile dikkat çekiyor; kendi ülkesinde polis korumasında dolaşabiliyor, İngiltere’ye sokulmuyor ve Tayyip Erdoğan’ı çok ağır sözlerle eleştiriyor... Herkesin, her dini sevmesi, kabul etmesi, inanması elbette gerekmez... İslam veya başka dinlerde kesinlikle eleştirilecek çok fazla şey olabilir... Ama bunu hakarete, inananları dışlamaya, kötülemeye taşımak ırkçılıktır, ayrımcılıktır, faşizmdir... Geert Wilders (Fotoğraftaki) gibi artistler, insanları birbirine düşman yapmaya çalışan iğrenç, pisliklerdir...