1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. UYUŞTURUCU DOSYASI 3
UYUŞTURUCU DOSYASI 3

UYUŞTURUCU DOSYASI 3

Gökyiğit, ilgili tüm paydaşların katılımıyla “Uyuşturucu Kontrol ve Takip Merkezi” kurulması gerektiğini vurguladı. Uyuşturucu ile mücadelenin “devlet politikası” haline getirilmesine dikkat çekti

A+A-

 


USAM Başkanı Ayşe Gökyiğit, uyuşturucuyla ilgili mücadelede önemli noktalara değindi, atılması gereken adımları vurguladı:

UYUŞTURUCU KONUSU DEVLET POLİTİKASI HALİNE GELMELİ

“Uyuşturucu Tedavi Merkezi şart!”

 

Didem MENTEŞ

Uyuşturucu, Sigara ve Alkolle Mücadele Derneği Başkanı Ayşe Gökyiğit, ‘uyuşturucu’ ile mücadelenin devlet politikası haline getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, bireylerin uyuşturucudan rehabilite edilmeleri için ‘Uyuşturucu Tedavi Merkezi’nin kurulmasına vurgu yaptı. Gökyiğit, ülkeye kolaylıkla uyuşturucu girdiğini bu nenden ‘Uyuşturucu Kontrol ve Takip Merkezi’nin hayata geçirilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.

YENİDÜZEN’e konuşan USAM Başkanı Gökyiğit, derneğin 2013 verilerine göre şuanda Kuzey Kıbrıs’ta en yoğun olarak kullanılan uyuşturucu türünün başında Sentetik Cannabinoid (Bonzai) geldiğini belirterek, en fazla uyuşturucu kullanımının Mağusa bölgesinde görüldüğünü dile getirdi. Uyuşturucu kullanım yaşının 14 yaşına kadar indiğini vurgulayan Ayşe Gökyiğit, en fazla ise 22 ila 24 yaş arasındaki gençlerde görüldüğünü aktardı.

Cinsiyet açısından % 96 oranında erkeklerde daha fazla uyuşturucu kullanımı tespit edildiğini aktaran Gökyiğit, en fazla uyuşturucunu Güney Kıbrıs’tan Kuzey’e geçtiğini vurguladı. Gökyiğit, doğum yerlerine bakıldığı zaman ise % 47’si Türkiye, % 43’ü Kıbrıs, % 2’si İngiltere ve % 8’i diğer ülkelerde doğan kişilerde uyuşturucu kullanımının görüldüğünü aktardı.

 

“En küçük kullanıcı 14, en büyüğü 65 yaşında”

USAM Başkanı Ayşe Gökyiğit, ülke içerisinde en fazla görülen uyuşturucu türünün Sentetik Cannabinoid olduğunu belirterek, adanın bu uyuşturucu türüyle 2008 yılında tanıştığını söyledi. O dönem Devlet Laboratuarı’nda yeterli cihazlar olmadığı için Sentetik Cannabinoid türü uyuşturucunun tespit edilemediğini ve bunun önüne geçilebilmesi için yasayla kontrol altına almayı sağladıklarını aktardı. Gökyiğit, 2010’da Eczacılık ve Zehirler Yasası altında bu uyuşturucu türünün yasaklandığını ve gerekli cihazlar ve referanslar sağlandıktan sonra 2011 Haziran ayında Sentetik Cannabinoid’in Uyuşturucu Maddeler Yasası altına alındığını kaydetti.

Bu süre içerisinde Sentetik Cannabinoid kullanımında artış görüldüğünü belirten Ayşe Gökyiğit, bu artışın ‘aradaki yasal boşluk’, insanların bilgisizliği ve Güney Kıbrıs’tan getirilmesi olduğuna bağladı. “Esas tehlike Güney’den geliyor” diye konuşan Gökyiğit, bu uyuşturucu türünün Türkiye’de olmadığını söyledi. Uyuşturucu Maddeler Yasası’nın gereksinimlere göre güncelleştiğini aktaran USAM Başkanı Gökyiğit, tehlikeli maddeler görüldüğü zaman Narkotik ekipleri, Devlet Laboratuarı ve belirli kesimler dahilinde yasaya dahil edildiğini belirtti.

“En yoğun uyuşturucu kullanımı Mağusa’da..”

2013 verilerine göre % 61 ile en fazla Sentetik Cannabionid türü uyuşturucu maddenin kullanıldığını söyleyen Gökyiğit, bunu % 21,66 Hintkeneviri, % 10 eroin, % 6,38 amfetamin (extacy) türü hap ve % 0,83 oranında kokain ile morfin türü uyuşturucu maddenin takip ettiğini aktardı. Gökyiğt, 2004’lü yıllarda en fazla kullanımının ise amfetamin (extacy) türü haplar olduğunu belirtti.

USAM’ın polisten elde ettiği verilere göre en fazla uyuşturucu maddenin % 32 ile Mağusa bölgesinde görüldüğünü aktaran Ayşe Gökyiğit, % 30 ile ikinci sırada Lefkoşa bölgesinin yer aldığını aktardı. Üçüncü sırada ise adaya giriş yapan kişilerden tespit edilen uyuşturucu maddeler nedeniyle % 16’lık oranla Ercan Havaalanı’nın geldiğini söyleyen Gökyiğit, % 3 oranında Güzelyurt bölgesinde, % 1 oranında ise İskele bölgesinde uyuşturucu kullanımının görüldüğünü kaydetti.

“Uyuşturucu kullanımı 14 yaşa kadar indi”

Cinsiyet bazında ise geçtiğimiz yıl içerisinde 317 erkek, 13 de kadının uyuşturucu kullanmaktan tespit edildiğini belirten Ayşe Gökyiğit, bunun da % 96 erkek, % 4 oranına denk geldiğini söyledi. 

USAM Başkanı Ayşe Gökyiğit, doğum yerleri baz alındığında ise KKTC doğumlu olan kişilerin % 43 oranında uyuşturucu maddeyle iç içe olduğunun görüldüğünü söyledi. En fazla uyuşturucu kullanımının % 47 oranıyla Türkiye doğumlu kişilerde olduğunu belirten Gökyiğit, % 2 İngiltere’de doğan kişilerin, diğer ülkelerde doğan kişilerin ise uyuşturucu kullanımın % 8 oranında olduğunu aktardı.

Ayşe Gökyiğit, verilerde en dikkat çekici olanın uyuşturucu kullanımının 14 yaşa kadar indiğinin görüldüğünü, en fazla ise 1992 doğumlu gençlerde yoğun kullanıma rastlanıldığını aktardı. 2000 doğumlu çocukların uyuşturucu kullandığını anlatan Gökyiğit, 1992 ila 1994 doğumlu 22- 25 grubu gençlerin büyük tehlike altında olduğunu uyardı. Gökyiğit, verilere göre en yaşlı kullanıcıların ise 65 yaşlarında olduğuna dikkat çekti.

 

“Devlet politikası haline getirilmeli”

USAM Başkanı Ayşe Gökyiğit, küçük bir ülkede uyuşturucu vakalarının fazla olmasının pek çok sebebe bağlı olduğunu söyledi.  Kuzey Kıbrıs’ın konum itibariyle ‘Altın Hilal’ diye bilinen uyuşturucu transit rotası üzerinde bulunduğunu ve uyuşturucu ticaretinde önemli rol oynadığını belirten Ayşe Gökyiğit, “bu transit yaşanırken ülkeye de bir şeyler bırakır” diyerek bu durumun uyuşturucu vakalarında etkili olup ülke için dezavantaj olduğunu söyledi. Gökyiğit, barikatlarda denetimin yeterli olmadığını ve daha çok artırılması gerektiğine vurgu yaparak, özellikle limanlarda alt yapının biran önce tamamlanması gerektiğini dile getirdi. Bu noktaların güvenlik açısından genişletilmesini ve ‘X-ray’ gibi cihazların pahalı olsa dahi artırılması gerektiğini söyleyen Gökyiğit, detektör köpeklerinin sadece Ercan’da değil barikatlarda da kullanılması gerektiğini vurguladı.  “Denetimler çok önemlidir” diyen Gökyiğit, uyuşturucu ile mücadelenin zor bir iş olduğunu hatırlatarak, bu mücadeleyi kişinin ve kurumun tek başına yapamayacağını vurguladı.

“Uyuşturucu Kontrol ve Takip Merkezi”

Gökyiğit, ilgili tüm paydaşların katılımıyla “Uyuşturucu Kontrol ve Takip Merkezi” kurulması gerektiğini vurguladı. Gökyiğit, “Uyuşturucuyla mücadelenin İlaç ve Eczacılık Dairesi, Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Sosyal Hizmetler Dairesi, Eğitim ve Sağlık Bakanlığı yanında hukuki, cezaevi boyutuyla işlem görmeli ve temsilcilerinin katkı koyması gerekir” dedi. Siyasi iktidarsızlıktan dolayı geçmişte başlatılan birçok proje ve çalışmaların yarım kaldığından yakınan USAM Başkanı Ayşe Gökyiğit, Uyuşturucu ile mücadelenin “devlet politikası” haline getirilmesinin şart olduğuna vurgu yaptı. 10 yıl boyunca uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili tek bir adım atılmamasından yakınan Gökyiğit, sivil toplum örgütü olarak motivasyon düşüklüğü yaşadıklarını ifade etti. Yapılması gerekenlerle ilgili görüş ve öneriler sunduklarını ancak devlet yetkililerin gereken ilgiliyi göstermedikleri için “havanda su dövüyoruz” diyen Gökyiğit, bu konuda destek verilmesi gerektiğine dikkat çekti.

“Bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz”

Uyuşturucu ile mücadelede iki türlü çalışma boyutu olduğunu söyleyen USAM Başkanı Ayşe Gökyiğit, bunun bilgilendirme (farkındalık) ve tedavi boyutlu olduğunu söyledi. Dernek olarak bilgilendirme ve farkındalık yaratma boyutuyla daha fazla ilgilendiklerini aktaran Gökyiğit, uyuşturucu yanında sigara ve alkol ile mücadeleyle ilgili de çok çeşitli çalışmalar yürüttüklerini belirtti. Çok amaçlı etkinliklerle ve basın organları aracılığıyla çalışmaların yürütüldüğünü aktaran Ayşe Gökyiğit, doğru şekilde bilgilendirme ve farkındalık yaratma amacıyla derneğe gelen her talebi değerlendirmeye çalıştıklarını da söyledi.  Gençlere, ailelere ve yetişkinlere göre farklı boyutlarda bilgilendirmeler yaptıklarını anlatan Ayşe Gökyiğit, okul aile birlikleri ve sivil toplum örgütlerinin talepleriyle değişik konferanslar ve seminerler düzenlediklerini kaydetti.


 

“Uyuşturucu Tedavi Merkezi şart”

Tedavi konusunun önemine vurgu yapan Ayşe Gökyiğit, bireylerin Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gördüğünü ancak bunun yetersiz olduğuna dikkat çekti. Ayşe Gökyiğit, “Biz orada yapılanları yadsımıyoruz, mevcut koşullarda en iyisi yapılmaya çalışılıyor ama alt yapıları ve kadroları yeterli değil. Bu sadece onların yapacağı bir iş değildir” dedi.  Gökyiğit, “Tedavi farklı bir olaydır. Rehabilitasyon olayının işin içine girmesi gerekiyor. Hastanede şuan yapılan detoks olayıdır ki bu vücudun ilaçtan maddeden arınması anlamına geliyor. Orada iyi bir şey yapılıyor ama gerekli denetim ve önemin alınması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Güney Kıbrıs’taki tedavi merkezinden örnek veren Ayşe Gökyiğit, Trodos Dağları’nın eteklerinde hiçbir iletişimin olmadığı fakat bir yelere çeşitli becerilerin kazandırdığı bir merkez olduğunu anlattı. Gökyiğit, “Bu insanlar hayata sıfırdan başlıyorlar. ‘Hayır’ demeyi öğrenmeleri, bir şekilde becerilerinin geliştirilmesi, mesleki açıdan bir şeyler öğrenmeleri ve birçok farklı konularla bu insanlar yeniden hayata kazandırmanız gerekiyor ki normal hayata döndüğü zaman yaşamını idame etsin. Mesleki kazanımları artırılmaları gerekir, yeniden topluma kazandırılmalıdırlar” dedi.
Geçmişte USAM olarak Sağlık Bakanlığı’nın ziyaret ettiklerini ve tedavi merkezi eksikliğini aktardıklarını söyleyen Ayşe Gökyiğit, bu konunun büyük sıkıntı olduğunu, gerçekten tedavi görmek isteyen hastaların hastaneye gitmek istemediğini aktardıklarını belirtti.  Gökyiğit, dönemin Sağlık Bakanı’nın Bülent Ecevit Rehabilitasyon Merkezi’nin bu amaçla kullanılabileceğini söylediğini ancak bunun icraata geçmediğini belirtti.

 

Medyaya da iş düşüyor

Gökyiğit, basın yayın organlarına da ‘uyuşturucu’ konusunda önemli görevler düştüğünü hatırlatarak, dernek olarak uzun süre bir radyoda farklı programlar yaparak katkıda bulunduklarını da belirtti.

Uyuşturucuyla mücadelede ailelere de çok iş düştüğünü vurgulayan Ayşe Gökyiğit şöyle konuştu:  “Aileler çocuklarını çok iyi tanısınlar, onlara vakit ayırsınlar ki çocuklar bir sıkıntıları olduğunda paylaşabilsinler. Öğretmenlere de çok iş düşüyor. Medya da çok önemli çünkü haberler bazen çarptırılabiliyor. Mahkemelerde fotoğraflanmaları, isimlerinin açık yazılması gibi… Bazen gazetelerde bir bitki gösteriliyor ve uyuşturucu içeriyor bunların gösterilmesi davetiye çıkarılmasıdır. Sigara, alkol gibi reklamlara dikkat edilmeli, teşhir ediliyor. Herkes uyuşturucuyla ilgili elinden geleni yapmalı. Kimse kullanmasın, kullananlarda tedavi yöntemine başvursun.”

Bu haber toplam 3882 defa okunmuştur