1. YAZARLAR

  2. Uzm. Nilsu Atıcı

  3. Uzun ilişkilerde cinselliği canlı tutmak: mümkün mü?
Uzm. Nilsu Atıcı

Uzm. Nilsu Atıcı

YENİDÜZEN PAZAR YAZILARI

Uzun ilişkilerde cinselliği canlı tutmak: mümkün mü?

A+A-

İlk günlerin heyecanı, kalp atışlarını hızlandıran dokunuşlar ve sanki her an ayaklarımızı yerden kesecek bir çekim gücü. Sonra? Aylar, yıllar geçtikçe o çekim gücü azalmaya mı başlıyor? İnsanlar gerçekten uzun ilişkilerde cinselliği kaybetmeye mi mahkûm? Yoksa bu sadece toplumda var olan yanlış bilgilerden bir tanesi mi? Bugün bu konuyu konuşalım.

‘İlk günlerdeki tutku yok’, ‘eskisi gibi değil’ cümlelerini hiç duydunuz mu? Belki bu cümleleri siz kurdunuz. Evet, ilişkinin başındaki kelebekler genellikle ömür boyu yaşamıyor ama bu aşkın ya da cinselliğin öldüğü anlamına gelmez. İlk zamanlarda beynimiz oksitosin ve dopamin bombardımanına tutulur ve her dokunuş sanki bir keşif gibi hissettirir. Ancak zamanla bu hormon seviyeleri normalleşir. Bu nedenle ‘aşkımız bitti’, ‘aramızdaki çekim kayboldu’ demek yerine ‘ilişkimiz başka bir evreye geçti’ demek daha doğru olabilir. Uzun ilişkilerde sık görülen bir durum olan cinselliğin rutine bağlaması, heyecanın yerini tahmin edilebilirliğe bırakabiliyor. Bazı insanlar hayatlarında rutin seviyorken konu cinsellik olduğunda fazla rutin cinsel yaşamı olumsuz etkileyebiliyor. Düşünelim. Aynı saat, aynı mekân, aynı senaryo, aynı pozisyon zamanla heyecanın azalmasına neden olmaz mı? Cinsel yaşamı canlandırmanın yollarından biri önceden kestirilemez olmaktır. Küçük sürprizler, yeni deneyimler, hatta belki birlikte keşfetmeye açık olmak ilişkinize yeni bir soluk getirebilir. ‘Uzun ilişkilerde cinsel isteksizlik normaldir’ demek pek doğru değildir. Eğer partnerler bu durumdan mutsuzsa birlikte çözüm aranabilir. ‘İyi bir cinsel yaşam kendiliğinden olmalı, çaba gösterilmemeli’ cümlesi yanlıştır. Çünkü tıpkı iyi bir romantik ilişki gibi cinsel yaşam da emek ister. Bunun için konuşmak, yeni deneyimler, onay ve karşılıklı anlayış oldukça önemlidir.

Pekâlâ ilişkinin başındaki ‘kelebekleri ve kıvılcımı’ geri getirmek için ne yapabiliriz? Konuşmak, konuşmak ve konuşmak. Evet, konu cinsellik olduğunda kişiler genellikle anlatmadan anlaşılmak isterler. Ama maalesef telepatik yeteneklerimiz henüz yeterince gelişmiş değil. Fiziksel teması yalnızca cinsellikle sınırlandırmayalım. El ele tutuşmak, küçük dokunuşlar, sarılmak cinsel yaşamı canlandırabilen etkili detaylardır. Kendimizi ihmal etmeyelim. Çünkü bireysel olarak iyi hissetmek kesinlikle cinsel hayatı da olumlu etkiler. Belki de önemli noktalardan bir tanesi de yardım almaktan çekinmemektir. Toplum olarak cinsellik söz konusu olduğunda, en iyisi olduğumuzu varsayar ve asla yardıma ihtiyacımız olduğunu kabul etmeyiz. Sanki cinsellik hepimizin doğuştan gelen bir yeteneğiymiş gibi davranırız. Oysa bir bakmışız ki, gerçekten ‘iyi’ olmak için belki de biraz yardıma ihtiyacımız vardır. Bir profesyonelden yardım almak harikalar yaratabilir. Aksi takdirde cinselliğin tabulaştırılması, sorunların halı altına süpürülmesine neden olur.

En başta sorduğumuz soruyu cevaplayalım. Evet! Uzun ilişkilerde cinselliği canlı tutmak kesinlikle mümkün. Ama bunun kendiliğinden olmayacağını, kişilerin de çabalaması gerektiğini unutmamak gerekir. Uzun bir ilişkiniz varsa ve ‘eskisi gibi değil’ diye düşünüyorsanız umutsuzluğa kapılmayın. Belki de sadece ufak bir dokunuş, küçük bir değişiklik veya içten bir konuşma her şeyi değiştirebilir. Kim bilir?

Bu yazı toplam 1577 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar