“Uzunyol’da bir Kıbrıslıtürk’ün öldürülmesine tanık olduydum...”
Bir Kıbrıslırum okurumuz, bize şunları anlattı:
“1963 yılında ben 13 yaşlarındaydım. Kardeşimle birlikte bisikletlerimizi alıp Ledra Street’e yani Uzunyol’a gezmeye gittiydik. Orada yaz kış demeden, kısa şort kısa gömlek giyen bir adam vardı, adı P. idi – kaslarını gelip geçene göstermek için böyle kısa kollu giyerdi ve şortla dolaşırdı. Ledra Street’te dükkanı olanlar bu adamı çok iyi tanırdı – biz da tanırdık.
Bir Kıbrıslıtürk, İngiliz eşiyle birlikte Ledra Street’te yürüyordu ki bu P. adlı Kıbrıslırum onu yakaladı, duvara dayadı sırtını ve hepimizin gözü önünde bu genç adamı vurarak öldürdü... Adamın İngiliz karısı panik olmuştu. Herkes bu olaya tanık olmuştu. Sanırım İngiliz kadının yanında bir da İngiliz çocuk vardı fakat bu çocuğun adamın çocuğu mu yoksa bir yakınlarının çocuğu mu olduğunu bilmem. Biz kardeşimle birlikte şoke olmuştuk, bisikletlerimize atlayıp eve döndük... Günlerce gözümün önünden bu sahne gitmedi ve gözümün önünde öldürülen o Kıbrıslıtürk’ü hiç unutmadım... Onu öldüren P. ise Ledra Street’te takılmaya devam etti. Hiçbir zaman ondan hesap sorulmadı. Sanırım şimdi hayatta değildir bu adam. Ama adının başka bazı olaylara karıştığını da ben büyüdükten sonra öğrendim.
Bizim yetkililerin kabahati, hiçbir zaman bu tür bilinen suçluları yakalayıp onları yargılamamak, onları hapse atmamak oldu. Tıpkı Kıbrıslırum yetkililer gibi, Kıbrıslıtürk yetkililer da hiçbir zaman bu tür benzer suçlar işlemiş olan suçluları yakalayıp yargılamadılar. Her iki toplumun yetkilileri, bu tür insanları “onore” ettiler ve onların sırtlarını sıvazlayıp onları kolladılar. Halbuki bu insanlar düpedüz suç işlemişti, masum sivilleri öldürmüşlerdi.
Aynı günlerde gerek Ermu civarında, gerekse Uzunyol civarında bazı sivil ve masum genç Kıbrıslırumlar kaçırılıp öldürüldü veya yollarını şaşırıp Türk kesimine geçince yakalandılar ve bir daha onlardan herhangi bir haber alınamadı. Bunlar çok korkunç günlerdi. Bir daha bunların bu memlekette yaşanmamasını istiyorsak her iki toplum da sivilleri katletmiş olan bu tür insanları korumaktan vazgeçmeli, yaptıklarının yanlış olduğunu kabul etmeli ve bunun için karşılıklı olarak özür dilemelidir. Bunlar yapılmadan bu adada “barış”tan söz etmek mümkün değildir.”
Bu Kıbrıslırum okurumuzun sözünü ettiği P. adlı şahısla ilgili olarak bu sayfalarda geçmişte çeşitli yayınlar yapmıştık. P. ve T., Lefkoşa Genel Hastanesi’nden “kayıp” edilen Kıbrıslıtürkler’le ilgili olarak da adı geçen iki şahıstı. Okurumuza bizimle bu bilgileri paylaştığı için sonsuz teşekkürler...
Okurumuzun sözünü ettiği Kıbrıslıtürk’ün “kayıp” Öğüt Osman Nuri olabileceğini tahmin ediyoruz. Onun öyküsüne de bu sayfalarda geniş yer vermiştik...
***
“1974’te Aysozomeno’da bir Kıbrıslıtürk’ü bir landrover alıp gitmişti...”
Bir Kıbrıslırum okurumuz bizi arayarak, şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“1974’te askerliğimi yapmakta olan bir gençtim. Bizi Aysozomeno’ya (Arpalık) göndermişlerdi. Bu köyde bir evde bazı Kıbrıslıtürkler kalıyordu. Bir Kıbrıslıtürk evden dışarıya çıkarak Rumca olarak bana “Bizi öldürme oğlum, biz bir şey yapmadık” demişti... Ben da kendisine “Merak etme, bir şey olmayacak” dediydim. Bu aile bizlere çok iyi davranıyordu, birşeye ihtiyacımız olduğunda, örneğin su veya yiyecek, bize bunları veriyorlardı.
Adamın bir oğlu vardı ve oğlunu Aysozomeno’dan Lurucina’ya (Akıncılar) göndermek istiyordu. Bizden yardım istiyordu, oğlunun başına bir şey gelmesinden korkuyordu çünkü. O günler çok karışık günlerdi, herhangi bir köyde, herhangi bir insanın – ister Türk tarafında, ister Rum tarafında – başına herhangi bir şey gelebilirdi çünkü.
Ben bu durumu subayıma iletmiştim. Bir süre sonra bu Kıbrıslıtürkler’in evine bir landroverin geldiğini gördüm. Sözkonusu genci alıp gittiler. Bütün bildiğim bu kadardır...”
Kıbrıslırum okurumuza paylaştığı bu bilgiler için teşekkür ederiz. Okurumuzun sözünü ettiği şahıs gerçekten de evinden, hasta yatağından alınmıştı Larnaka’dan gelen G. adlı bir Kıbrıslırum liderliğindeki bir grup tarafından ve bu Kıbrıslıtürk halen “kayıp”tır. Bu Kıbrıslıtürk’ün, Mehmet Karga’nın (Mehmet Hasan Çoban) öyküsünü bu sayfalarda yayımlamıştık. Mehmet Karga’nın nikahlısı Ayşe Kargılı bize onun öyküsünü ayrıntılı biçimde anlatmıştı...