“Vaka sayılarına ilişkin soru işaretlerimiz var”
Tıp-İş Başkanı Ahmet Varış, “Eskiden ‘bakanlığın açıkladığı rakamlar budur, tamamdır’ diyebilirdik ama açıkçası bizim de şuan soru işaretlerimiz var."
Tıp-İş Başkanı Ahmet Varış, “Eskiden ‘bakanlığın açıkladığı rakamlar budur, tamamdır’ diyebilirdik ama açıkçası bizim de şuan soru işaretlerimiz var. Belki doğrudur ama net midir, gerçekten doğru mudur, bu mudur? Onu biz de bilmiyoruz” açıklamasında bulundu.
Varış, “Bir tedbir alınırken veya bir gevşemeye gidilirken sonuçları 15-20 gün sonra ortaya çıkar. 2 hafta önce tedbirler sıkılaştırıldı” diyerek, “Dolayısıyla şuan vaka sayılarımız düşmeye başladı. Ama sıfırlandı mı? Hayır. En sıkıntılı husus kaynağı belli olmayan lokal bulaşlardır” dedi.
En büyük sorunun da organizasyonsuzluk olduğuna işaret eden Varış, “Bakanlık yapısıyla, ne bizim ne de sağlıkta örgütlü diğer sendikaların ne de meslek örgütlerinin çok da uyum içerisinde çalıştığını biz de düşünmüyoruz. Tabi bunun temel sebebi bakanın kendi yapısıyla ilgilidir” ifadesinde bulundu.
“Bir tedbir alınırken veya bir gevşemeye gidilirken sonuçları 15-20 gün sonra ortaya çıkar. 2 hafta önce tedbirler sıkılaştırıldı. Dolayısıyla şuan vaka sayılarımız düşmeye başladı. Ama sıfırlandı mı? Hayır. En sıkıntılı husus kaynağı belli olmayan lokal bulaşlardır.”
- YENİDÜZEN: Zor bir süreçten geçiyoruz. Sağlık çalışanlarını bu dönemde en çok ne zorladı?
- Ahmet VARIŞ: Esas konu önümüzü görememektir. Mart ayında, ilk vakaların başladığı dönemde kişisel koruyucu ekipmanlar, test kitleri gibi konularda eksiklikler vardı. Zaman içerisinde belki olması gereken hızda değil ama bunlardaki eksiklikler büyük oranda giderildi. Hekimlerimiz ve diğer çalışanlarımız koruyucu ekipmanlara ulaşmakta zorlanıyordu, bunlarla ilgili somut veri de alamıyorduk. Ama bunlar zaman içerisinde giderildi ve çok ciddi bir sıkıntı şuan için yaşamıyoruz.
Ülkede ilk vakalar görüldükten sonra hızlı bir kapanma süreciyle birinci dalga başarılı bir şekilde atlatıldı. Daha sonra tüm uyarılarımıza rağmen kontrolsüz açılıma gidildi. Çünkü kapanmanın temel amacı sağlıkla ilgili alt yapıyı güçlendirmekti. Yeterli iyileştirme yapılmaksızın, kontrolsüz bir açılıma gidildiği için yine ardı ardına vakalar ülkemizde görülmeye başlandı. 1 Temmuz açılımı sonrasında görülen toplam vaka sayısı 600’ün üzerindedir.
Bir şekilde ilelebet kapalı kalınmayacak. Çünkü en önemli boyut sağlık olmakla birlikte bunun ekonomik ve sosyal boyutu da var. Belki de bununla ilgili sıkıntılar daha uzun süre derin bir şekilde hissedilecek ki şuan bile hissediliyor. Ama güvenli ülke konumuna geldikten sonra güvenli ülke olarak ilerleyip belki de açılımların yine ilk başta tam karantinalı olmasıyla ilerleseydi, şuan daha iyi bir pozisyonda olabilirdik.
Şuan örneğin okulları konuşuyoruz. Okullar uzun süre kapanmaya devam ederse orada çalışanlar da işsizlik riskiyle karşı karşıya kalabilir veya diğer hizmet sektöründe çalışanlar.
Bir tedbir alınırken veya bir gevşemeye gidilirken sonuçları 15-20 gün sonra ortaya çıkar. 2 hafta önce tedbirler sıkılaştırıldı. Dolayısıyla şuan vaka sayılarımız düşmeye başladı. Ama sıfırlandı mı? Hayır. En sıkıntılı husus kaynağı belli olmayan lokal bulaşlardır.
- YENİDÜZEN: Sizin bu konuda geçtiğimiz hafta bir de eleştiriniz oldu. Sağlık Bakanlığı kelime oyunu mu yapıyor?
- Ahmet VARIŞ: Karantina otelinde veya temaslı takibinde olanlar pozitif olurken, ‘zaten bizim kontrolümüzdeydi, bunlar biliniyordu, öngörülüyordu, toplumdan bunları izole etmiştik’ gibi açıklamalar ile bir kategori daha yaratıldı. Ama neticede bu insanlar da burada yaşayan, şu veya bu şekilde temasta bulunup virüsü alan kişilerdir. Yani bunlar yurtdışından gelen kişiler değildir. Dolayısıyla bunların da hepsi yerel vakadır.
Belki şöyle bir sınıflandırma yapılabilirdi; yerel vakaları kendi içerisinde ikiye ayırıp da kaynağı belli olmayan ötekiler de temaslı takibinde yerel vaka gibi kategorize edilebilirdi. Ama bu insanlar import vaka dışındadır. O gün yanılmıyorsam 22 vaka çıkmıştı. Yurtdışından gelen hiç yok, 19 kişi temaslı takibinde olup pozitifleşen, 3 kişi ise yerel ama kaynağı belli olmayan yerel olarak açıklanması gerekirdi. Biraz dediğiniz gibi toplumsal algı ile ilgilide böyle yapılıyor.
“Ne kadar sağlıklı veri akışı var?”
“İdarenin tek merkezden olması, tüm test sonuçlarının tek merkezde toplanması gerekir. Ancak şu an özel sektörde de yapılıyor ve ne kadar sağlıklı veri akışı var, bunun bakanlığın çıkıp da anlatması gerekir.”
- YENİDÜZEN: Sağlık çalışanlarına değil ama Sağlık Bakanlığı’na karşı toplumda güven sorunu yaşanıyor. Özellikle yapılan testler ve açıklanan sonuçlarla ilgili… Siz ne kadar güveniyorsunuz?
- Ahmet VARIŞ: İlk başlarda testler sadece Devlet Hastanesi’nde yapılıyordu, sonra Mağusa Devlet Hastanesi’nde de yapılmaya başlandı. Daha sonra bazı özel sağlık kuruluşlarına bu yetki verildi. Test niteliklerine sahip olan tüm laboratuvarların kamu veya özel fark etmez sisteme dahil edilmesi gerekir. İdarenin tek merkezden olması, tüm test sonuçlarının tek merkezde toplanması gerekir. Ancak şuan özel sektörde de yapılıyor ve ne kadar sağlıklı veri akışı var, bunun bakanlığın çıkıp da anlatması gerekir.
“Eskiden ‘bakanlığın açıkladığı rakamlar budur, tamamdır’ diyebilirdik ama açıkçası bizim de şu an soru işaretlerimiz var. Belki doğrudur ama net midir, gerçekten doğru mudur, bu mudur? Onu biz de bilmiyoruz.”
- YENİDÜZEN: Bu testler yapılıyor ama tek elde toplanıyor mu sonuçlar, bundan mı şüpheniz var?
- Ahmet VARIŞ: Aynen öyle… Bakanlık her konuda şeffaflık ilkesinden taviz vermeden açıklama yapmalıdır. Bize dese ki stoklarımızda şu kadar tulumumuz var, şu kadar test kitimiz var, ilaç stokumuz budur dese ve bunu çalışanlarla paylaşsa o zaman daha tatminkar olur.
‘Aldığımız bilgiye göre stok bitiyor ama yarın bir tır dolusu geliyor’ demekle yönetim olmaz. Açıklanan vaka sayılarındaki güvensizliğin temel sebebi budur.
Eskiden ‘bakanlığın açıkladığı rakamlar budur, tamamdır’ diyebilirdik ama açıkçası bizim de şuan soru işaretlerimiz var. Belki doğrudur ama net midir, gerçekten doğru mudur, bu mudur? Onu biz de bilmiyoruz.
“Son 4 yıldır kadrolu hekim alınmadı”
“Düşünün ki tabiplik hizmetleri sınıfı için 2016 yılından beri kadrolu olarak istihdam yapılmadı. Sadece birkaç yükselme yeri için başhekim ve başhekimlik yardımcılıkları için kadro açılmıştır. Son 4 yıldır kadrolu hekim alınmamıştır.”
- YENİDÜZEN: Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz haftalarda toplumu panikleten iki açıklama yaptı. Birincisi Girne’deki barlara gidenlerin test taramasına gitmesini istedi. İkincisi görevde olmayan ya da emekli ola doktor ve hemşireler göreve çağrıldı. Ardından da hiçbir şey olmamış gibi her şey rutin devam etti. Neydi yaşananlar, siz nasıl yorumladınız?
- Ahmet VARIŞ: Bakanın panikle yaptığı bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Kapanırken, kamu sağlık merkezleri donatılmalı, hazırlanmalıydı. Özellikle kaynağı belli olmayan yerel bulaşların olduğu dönemde temaslı takip ekibi kısımda hizmet veren, hekim, hemşire, sağlık çalışanlarında eksiklikler yaşandığı bir gerçektir. Sayın Bakan da herhalde bir panik halinde o tip bir çağrıda bulundu. Ama dikkat ederseniz alınan kararlar daha sonra farklı bir karar olarak alınabiliyor. Yangın döneminde de hastanenin taşınması konusunda da farklı farklı kararlar alındı. Onun için ülkedeki temel problem organizasyon sorunudur. Buna yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Bir de sağlık, sosyal devletin en temel unsurlarından biridir. Bunun önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır.
“Böyle bir pandemi döneminde bakanlık, sağdan soldan gönüllü hekimler gelsin diyor ama gerek hekim ve hekim dışı personeli bile sisteme gerçek anlamda dahil edemiyoruz.”
Sağlıkla ilgili personel alımı şekli bellidir. Siz personeli nasıl alır, nasıl yetiştirişiniz, nasıl sistemi kurarsınız bu bellidir. Yasamızda eksiklikler varsa bunlar giderilir, ona göre de uygun kadrolar yapılır. Düşünün ki tabiplik hizmetleri sınıfı için 2016 yılından beri kadrolu olarak istihdam yapılmadı. Sadece birkaç yükselme yeri için başhekim ve başhekimlik yardımcılıkları için kadro açılmıştır. Son 4 yıldır kadrolu hekim alınmamıştır. Daha çok sözleşmeli istihdam yapıldı. Hemşireler içinse farklı farklı kategoriler yaratıldı. ‘Mevsimlik işçi statüsünde hemşire’ alımı yapıldı. Ama ani kriz olur belki günü kurtarmak maksadıyla yine çok kabullenebilir şeyler değil bunlar, geçici bir süre için düzenlemeler yapılıp da ardından gerçek olması gereken şekilde ilerlemek gerekirken göz göre göre gelen durumlarda o günün pozisyonuna göre karar vermek de çok doğru değil. Şuan siz düşünün ki göğüs ve enfeksiyon kliniğinde çalışan arkadaşlarımızın bir kısmı kadroludur, kadrosuzular için kadro açtırmadık. Bir de bu arkadaşlarımızın bir kısmının mecburi hizmeti dolduktan sonra sözleşmeli hekim statüsüne de geçiremedik. Bu arkadaşlarımızın bir kısmı mecburi hizmet statüsünün uzatılması ile çalıştırıyor. Böyle bir pandemi döneminde bakanlık sağdan soldan gönüllü hekimler gelsin diyor ama gerek hekim ve hekim dışı personeli bile sisteme gerçek anlamda dahil edemiyoruz.
Acil Servis’te de krizler çıkıyor. Teşkilat Yasası’nda Acil Servis ile ilgili düzenlemeleri bile yapamadık. Acil Servis’te geçtiğimiz ay istifalar yaşandı. Bir kısmı kaldı, bir kısmı ayrıldı.
- YENİDÜZEN: Açıklanan vaka sayılarının bir anda yükselmesi, bir anda düşmesine vatandaş biraz şüphe ile yaklaşsa da sizin görüşünüz nedir?
- Ahmet VARIŞ: Rakamlarda yükseliş olup, tedbirler alınınca ve halkın da yeniden farkındalığı artmış olmasıyla 15 gün sonra ortalama görülür. Şuan ki vaka sayılarının azalması halkımızın da uyumuyla birlikte zaten bekleniyordu.
Ama gevşeme olursa tablo bir anda tersine dönebilir. “Kardeşim covid çıktı, 3 gündür evde alınmayı bekliyor” gibi şikayetlerle sürekli aranırdık. Çünkü elinizdeki imkanlarla bir kırılma noktanız vardır. 5 kişiyi rahat takip edersiniz ama 50 kişi olduğunda mevcut alt yapı ve sistem içerisinde takip etmek kolay olmaz, bu da katlanarak artmasına sebep olur. Ama bizim halkımız da gerçekten duyarlı bir halk olduğu için vaka sayısında düşüş yaşandı.
Rehavete kapılmadan bu süreci uzun bir süre daha bütün tedbirlerle geçirmemiz gerekir. Çünkü biran da azaldığı gibi bir anda da artabilir.
- YENİDÜZEN: Sağlık Üst Kurulu 1 Ekim’e kadar bazı kararlar aldı. 1 Ekim’den sonra yeniden açılımların yapılması bekleniyor. Ne bekliyor bizi?
- Ahmet VARIŞ: Kurul, vaka sayısına, sağlık alt yapısına bakarak bir takım düzenlemeler yapar. Biliyorsunuz Kurul’un Eylül ayında aldığı kararlar önce Bakanlar Kurulu’nda kabul edilmemişti. Ardından biz eylem açıklamıştık. Apar topar Kurul’u yeniden topladılar. Orada Kurul’un önerilerinin bir kısmı revize edildi ve kapanma tedbirleri ile ilgili belki tam gereken şekilde değil ama büyük oranda bir mutabakat sağlandı. Bu tedbirlerle birlikte ülkedeki vaka sayıları azaldı.
Şimdi ülkemizdeki genel durum bu süreçte değerlendirilecektir. Kurul’un 7’i üyesi vardır. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Yataklı Tedaviler Kurumu Dairesi Müdürü, Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Müdürü ve Ulusal Odak Noktası Temsilci bunların dışında Göğüs Hastalıkları Klinik Şefi veya temsilcisi, Enfeksiyon Hastalıkları Şefi veya temsilcisi ve bir de Enfeksiyon Kontrol Komitesi temsilcisi vardır. 7’i üyenin 4’ü siyasi atamadır. Bizim için esas olan sağlık çalışanlarının görüşleridir.
1 Ekim’de de vaka sayısına göre bir takım kararlar verilecektir. Ama benim fikrim uzun bir süre daha karantinalı girişlerin kaldırılmaması gerekiyor. Bunun tabi ekonomik boyutu da var ama güvenli ülke olarak yola devam etmek daha iyi olacak gibi görülüyor. Tabi bazı sektörler maalesef etkilenecek ama en azından hizmet sektörlerinin büyük bir kısmı da daha güvenli şekilde çalışacak gibi görülüyor.
“Bakanlık yapısıyla, ne bizim ne de sağlıkta örgütlü diğer sendikaların ne de meslek örgütlerinin çok da uyum içerisinde çalıştığını biz de düşünmüyoruz. Tabi bunun temel sebebi bakanın kendi yapısıyla ilgilidir.”
- YENİDÜZEN: Sağlık Bakanlığı ile sendikanızın tam bir uyum içerisinde olduğunu söylemek mümkün değil. Böylesi bir dönemde işbirliği varken neden böyle, temel sorun sizce nedir?
- Ahmet VARIŞ: Bakanlığın kendi yapısında da bir organizasyon sıkıntısı var. Sağlık Bakanı ile değil ama bürokratları ile ara ara görüşmelerimiz var. Ama bakanlık yapısıyla ne bizim ne de sağlıkta örgütlü diğer sendikaların ne de meslek örgütlerinin çok da uyum içerisinde çalıştığını biz de düşünmüyoruz. Tabi bunun temel sebebi bakanın kendi yapısıyla ilgilidir.
- YENİDÜZEN: Sonbahar ve kış mevsiminde ‘grip miyiz, nezle miyiz yoksa Covid 19 mu?’ endişesi daha da fazla olacak. Sizce kış ayları için endişe etmeli miyiz?
- Ahmet VARIŞ: Yaz aylarında açık ortamlarda bulunduğumuz için alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarının bulaşıcılığı daha azdır. Ama kış döneminde alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarının bulaşıcılığı hem bulunduğumuz mevsim şartlarından dolayı hem ortamlardan dolayı daha çok olur. Dolayısıyla kış döneminde bütün alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış beklenir. Dolayısıyla Covid 19’da da bir artış beklenmektedir. Daha çok korunmamız gereken bir dönemde olacağız. Burada bir diğer husus Covid 19 dışı enfeksiyonlar da artacağı için ateşli hastaların ayırımı nasıl yapılacak, tedavileri nasıl düzenlenecek ve eğer hastada Covid var ama bir de grip varsa hastalığın seyrini daha da ağır hale getirecek. Özel laboratuvarlara da izin verilmesiyle birlikte ve test sayısının artmasıyla birlikte esas yapılması gereken bütün bölgelerdeki kamu ve özel hastanelerde ayrı izolasyon birimlerinin kurulup Covid 19 şüphesi olan hastaların bu odalarda izole edilip, hastalık tanısı konur ise pandemi merkezine sevk edilmesi şeklinde bir zincir oluşturmak gerekir.
Birinci dalgada Covid 19 şüphesi olan her hasta, Devlet Hastanesi’ne gönderildi. Şimdi artık mevcut yapımızı içerisinde her hastanede uygun birimler oluşturup orada Covid 19 ile ilgili test ve değerlendirmeler yapılıp sonrasında eğer hasta Covid ise veya yüksek olasılıkla Covid ise hastaneye gönderilmesi gerekir ki hem insan işgücümüzü hem de yetersiz olan alt yapımızı daha uygun şekilde kullanalım.
- YENİDÜZEN: Okulların tekrardan eğitime açılmasıyla ilgili sizin görüşünüz nedir?
- Ahmet VARIŞ: Okullarla ilgili farklı görüşler var. Küçük çocuklarda bu enfeksiyonun ağır tabloda seyretmesi beklenmez. Kış döneminde okulların da etkisiyle enfeksiyonlar daha çok olur. Okulların açılması alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları için bulaş riskini tetikleyecek bir durumdur. Ama küçük çocuklarda bu enfeksiyonun çok ağır seyretmesi beklenmez. Bizim ülkemizin bir diğer gerçeği ise çocukların okuldan sonraki saatlerini anneanneleri, babaanneleri, dedeleri ile geçirdiği gerçeğidir. Çocuk enfeksiyonu alır ve anneannesi, babaannesine bulaştırır ise o zaman karşımıza ağır hastalıklar gelebilir. Bu önemli bir konudur.
Diğer bir önemli konu ise okulları kapattık ama çalışan anne babalar için uygun düzenlemeler yapıldı mı? Yapılmadı. Hepsini bir bütün düzenleyip de karar vermek gerekir. Kapattık veya açtık demek çok kolay. Ama sonraki dönemde Covid ülkeden sıfırlanmadan açılırsa toplum içi bulaşın artması beklenir. Hemen olmaz belki ama ileri ki süreçte beklenir. Kapalı kaldığı takdirde de diğer sıkıntılar ortaya çıkar.