1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Vakaların %85’i omikron”
“Vakaların %85’i omikron”

“Vakaların %85’i omikron”

YENİDÜZEN Lefkoşa Devlet Hastanesi DNA Laboratuvarı’na girdi, ‘vakaları tespit eden’ ekibin sorumlusu Eldem Albayrak ile konuştu.

A+A-

Ödül Aşık ÜLKER

Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi DNA Laboratuvarı Sorumlusu, Moleküler Biyoloji ve Genetik Uzmanı Eldem Albayrak, pandemi sürecinin bitmesi için toplumsal bağışıklığa ihtiyaç olduğunun altını çizdi.

Albayrak, toplumsal bağışıklık için ya nüfusun belli bir oranda COVİD-19 olacağını, ya aşılanacağını ya da virüsün mutasyona uğrayarak toplumsal bağışıklığı kendisinin yaratacağını söyledi. Omikron varyantın hızlı yayıldığına dikkat çeken Albayrak, “omikron herkesi aşılıyor” dedi.

Son yaptıkları tespitlere göre son zamanlarda çıkan pozitif vakaların %85’inin omikron varyant olduğunu kaydeden Albayrak, “Omikron çok hızlı yayılan bir varyant ve şu anda kimse ‘ben temaslı değilim’ diyemez, herkes bir şekilde temaslıdır. Günde bin vaka çıkan bir ülkede, herkes bir şekilde temaslıdır. En başta 5 vakada kapandık, kapanmamız gerekir miydi? Evet. Şimdi bin vaka çıksa da açığız. Bin vaka ama hastaneye yatış yok. Çünkü aşılandık, süreç değişti. Virüs kendini değiştirdi, akciğere daha az tutulum gösteriyor, omikron grip değil ama gribal bir enfeksiyon gibi geçiriliyor” diye konuştu.

Eldem Albayrak, pandeminin başından bugüne yapılan test uygulamaları hakkında Yenidüzen’e bilgi verdi ve değerlendirmelerde bulundu.

 

“Laboratuvarımız pandemi öncesinde de vardı”

Soru: Pandemi sürecinde kullanılan kitler, cihazlar çok sorgulandı. DNA Laboratuvarı nereden nereye geldi?

Albayrak: Laboratuvarımız pandemi öncesinde de vardı ve moleküler mikrobiyoloji ağırlıklı 25 farklı parametre çalışan bir laboratuvardı. Pandemi başladığı zaman çalışan sadece iki kişiydik, ben ve Moleküler Biyoloji Uzmanı Feriha Gündost. İlk zamanlarda test kapasitemiz hem personelden, hem de yöntemden dolayı azdı. İlk başlarda çalışabileceğimiz örnek sayısı günde en fazla 100’dü. PCR bu alanda kullanılan bir tekniğin adıdır ve bunu halihazırda kullanıyorduk. PCR’da amaç genetik materyali çoğaltmaktır  yani bu durumda az miktarda olan patojeni saptanabilecek düzeye getirebilmektir. Her canlının  kendine özgü  bir genetik dizilimi vardır ve bu dizilimde yer alan gen bölgeleri hedef alarak yapılır.  Moleküler biyolojide PCR yapmadan önce laboratuvara giren materyalden ilgili nukleik asiti, DNA veya RNA’yı, izole etmek yani saflaştırmak gerekir. Saflaştırılmış örnek PCR’a alınır ve çoğaltılır. Kullanmakta olduğumuz cihaza bir seferde 14 örnek girebilir ve bunun izolasyonu bir saat sürer. PCR işlemi de cihazda 3-4 saat alır. O dönemde sonuçtan emin olmak için bir örnek 2-3 defa çalışılırdı. Dünya Sağlık Örgütü’nün sayfasında önerdiği 4 kitten biri olan, FDA tarafından onay almış, Avrupa standardlarında CE İVD belgesi almış en güvenilir kitlerle yola çıktık. Bu süreçte DAÜ Fen ve Edebiyat Fakültesi, Biyolojik Bilimler Bölümünde görev yapan, müthiş bir teknik donanıma sahip Halin Bareke ve yine aynı üniversteden  Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ilgın Çağnan, Veteriner Dairesi’nde Mikrobiyoloji Bölümü’nün sorumlusu Kıdemli Veteriner Hekim Mehmet Demirpençe, Devlet Laboratuvarı’nda Uzm. Biyolog Arda Günsel bize gönüllü olarak katıldı, böylece ekibimiz 6 kişi oldu. Günde 150 örnek çalışmaya başladık. Mart’tan yeniden açılma olan Temmuz ayına kadar bu ekip çalıştı. Temmuz ayında laboratuvarımıza eleman alındı ve 17 kişi olduk. Pandemi ve PCR testleri yapılmaya devam ederken laboratuvarın fiziki şartları da iyileştirildi.

Bizim iki tane PCR, iki tane de izolasyon cihazımız vardı. Başka testleri zaten çalışıyorduk. Veteriner Dairesi de bize o dönemde kullanmamız için bir PCR cihazı verdi. Üçü de o dönemde basında çok yazılan Qiagen markadır, ki bu marka moleküler biyoloji alanında kalitesi tartışılamaz firmalardan biridir. Elimizdeki mevcut sistemi tanıyoruz, biliyoruz ve güveniyoruz. Ne yapmamız bekleniyordu? Pandemide yeni laboratuvar  kurma lüksümüz yoktu. Farklı sistemler getirip milyon dolarlar harcayıp, optimizasyonla kaybedecek vakit de yoktu. Laboratuvarlarda sistemlerin bir bütün olması tercih edilir. Farklı aşamalarda farklı cihazlar kullanırsanız birbirine uyum sorunu olabilir. Eskiden farklı cihazlar kullanıldı ama sıkıntılar yaşandı. Farklı bir sistem getirilebilir ama pandemi sırasında bunu yapmak doğru değildir.

 

“Pandemi dinamik bir süreç”

Pandemi dinamik bir süreç. Bu arada Türkiye PCR kiti üretti, TC Sağlık Bakanlığı da CE IVD onaylı bu kitleri kullanmaktadır. Bu kitlerde, daha önce kullandıklarımızdan farklı olarak hızlı izolasyon var, bir saatlik izolasyon süresi 5 dakikaya indi, 3 saatlik PCR süreleri de optimizasyonlarla 1 saate kısaltıldı. Hızlı izolasyon testlerin hassasiyetini düşürür, bu çok fazla onayladığım bir yöntem değil ama bu kadar çok sayıda örneği çalışmanın da başka hiç bir yolu yoktur. Artı-eksi dengesine bakıldığında, test kapasitesini artırıp daha çok insanı tarayabileceksek, ki taramak gerekir, bazı olumsuz tarafları göze alarak hızlı izolasyon kitlerini kullanmak zorundayız. Çıkan şüpheli sonuçlar yeniden çalışılıyor.

 

“Günde, 50’lerden 2 bin 5 yüz örnek çalışma kapasitesine ulaştık”

Soru: Yanlış pozitiflik ve yanlış negatiflik tartışmaları da zaman zaman gündeme geliyor...

Albayrak: Yanlış pozitiflikten çok, yanlış negatiflik sıkıntılıdır. İzolasyonda saflaştırma yeterli yapılmadığı zaman yanlış negatiflik çıkabilir, PCR’da ortaya çıkması beklenen çoğalma bloke olabilir. Yanlış negatiflik çok sayıda örnek çalışılmasından dolayı da zaman zaman olabilir. Günde, 50’lerden 2 bin 5 yüz örnek çalışma kapasitesine ulaştık. Her şey elle yapılıyor, küçücük tüplerin içinde iki buçuk mikrolitre, bir iğne ucu kadar örnek konulur. 2 bin 5 yüz örnekte insan hatası olabilir. Yanlış negatiflikte örnek alımı da çok önemli bir etkendir. Yeterli örnek olmadığı zaman da yanlış negatif sonuç çıkabilir. Düşük viral yük olduğu zaman da yanlış negatif sonuç çıkabilir. Etkileyen çok faktör var. Negatif sonuç aldığı halde semptomu olanlar yeniden test yaptırsın. Biz laboratuvarımızda şüphelendiğimiz örnekleri, yoğun bakımdan gelen örnekleri izolasyonlu çalışıyoruz. Bizim laboratuvarımızda günde 50-60 izolasyon yapılmaktadır.

 

“Hataları en aza indirgemiş durumdayız”

Yanlış pozitifliklere gelince, laboratuvarlarda yapılan şey çoğaltmadır, çoğalttıkça kontaminasyon riski çok artar. Temizliğe, UV ışıklarına çok dikkat etmek gerekir. Bu örnekler çalışılırken her işlemden sonra temizlik yapılır ki kontaminasyon riski azaltılsın. Yine de kontaminasyon olmaz mı, olabilir? Az önce bahsettiğim gibi küçücük tüplerin içinde örnek konurken insan hatası olabilir. Bu tür hatalar dünyanın her yerinde olabilir.

Moleküler çalışan laboratuvarlarda, pandemiye kadar bu kadar çok örnek çalışılmazdı. Biz haftada 1 test için 30 örnek çalışırdık, gerekirse tekrar çalışırdık. Elimizden geldiğince bu ihtimalleri en aza indirgemeye çalışıyoruz. Bu hataların asla olmadığını söylemek bilimle ve gerçeklikle çalışan bir laboratuvarda asla mümkün değildir. Laboratuvar ekibimiz titizlikle ve özveriyle çalışmaktadır, donanımı güçlü bir ekiptir, laboratuvarda kurduğumuz sistemle  hataları en aza indirgemiş durumdayız.

 

Soru: Özel laboratuvarlarda da hızlı izolasyon PCR mı çalışılıyor?

Albayrak: Evet, bütün laboratuvarlarda bu yöntem kullanılıyor.

 

“İddiaların bilimsel dayanağı yok”

Soru: Son günlerdeki influenza gibi virüslerle enfekte olan kişilerin yanlış COVİD-19 pozitif tanısı aldıklarına dair de bir tartışma var. Bu mümkün mü?

Albayrak: SARS COV-2 virüsünün genomik haritası zaten kodlanmıştır ve uluslararası bir veri tabanında paylaşılmıştır. Bu gen bölgeleri SARSCOV-2 virüsüne özgüdür. Mevcut kullanılan kitlerde eş zamanlı aynı anda 2 gen bölgesi hedef alınır, böylelikle kitlerin özgüllük ve duyarlılığı artar. Infulenza, enterovirüs gibi diğer RNA virüslerin genetik yapısından çok farklıdır dolayısıyla kullandığımız CE-IVD Belgesi’ne (Avrupa kalite standardlarına uyumluluk ve tanıda kullanabilme belgesi) sahip kitlerin bu anlamda yanlış pozitif sonuç verme ihtimalleri söz konusu değildir, bu iddiaların bilimsel dayanağı yoktur.

Ayrıca PCR teknolojisi multiplex kullanıldığında bir çok virüsü bir reaksiyonun içinde ayrıştırabilme özelliğine sahip bir teknolojidir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında 21 farklı patojeni aynı reaksiyon içinde tarıyoruz ve hangi virüs veya bakteri kaynaklı olduğunu tespit edebiliyoruz. Çok hassas bir teknolojidir ve altın standard olmasının nedeni budur.

 

“PCR sonuç verme sürelerinde dünya ortalamasından daha hızlıyız”

Soru: Devlette yapılan PCR sonuçlarının çok geç çıktığına dair eleştirilere yanıtınız ne olur?

Albayrak: Buna hiç katılmam. Birinci örnekle, 2 bininci örneğin arasında fark var. Örneklerin bize ulaşması da zaman alıyor. Laboratuvara gelen ilk örneğin sonucunu bir buçuk saatte veririz. Zaman geçtikçe testler birikir. Kapasitemiz 2 bin civarındadır, fazlası da özele dağıtılır. Biz elimize gelen bütün örneklerin sonuçlarını aynı gün akşama kadar veririz. PCR çok hassastır, zaman zaman sıkıntı olabilir, tekrar yapılması gerekebilir, o durumda süreç uzayabilir. PCR sonuç verme sürelerinde dünya ortalamasından daha hızlıyız, bunu yurt dışında PCR yaptıranlar da gayet iyi bilir.

 

Soru: Pandemi öncesinde bu laboratuvarın yaptığı testler bu süreçte aksadı mı?

Albayrak: İlk başta tabi ki aksadı, ilk birkaç ay sadece ben ve Feriha sadece COVİD-19 çalışabildik. Ama Temmuz’dan sonra yeni personelin alınmasıyla eski testlerimizi aktive ettik ve şu anda diğer testlerimizi de yapabiliyoruz.

 

“Tedbiri hiç bir zaman elden bırakmamak gerekir”

Soru: PCR zorunluluğunun azaltılması ve antijen testlerin devreye girmesinin süreci olumsuz etkilediğini, pozitif vakaların yeterince yakalanamadığını ve vaka sayılarının arttığını düşünüyor musunuz?

Albayrak: Antijen testleri virüsün yapısındaki proteinlere bakar, PCR genetik materyale bakar. PCR’da genetik materyal çoğaltılır ve az miktar bile olsa yakalanabilir. PCR altın standarttır, daha hassastır. Şimdi kullandığımız testler hızlı izolasyon olduğu için hassasiyet düşmüştür ama test kapasitesi artmıştır. Devlet ve özel, en fazla toplam 5 bin PCR çalışılabilir. Şu anda günde 20 binin üzerinde testten bahsediyoruz. Test sayısını artırmak, tarama yapmak için antijen kullanmalıyız. Bütün dünya kullanıyor, kullanmak durumunda ve antijen DSÖ’nün önerdiği testler arasındadır. Antijen belirli bir viral yüke kadar yakalayabiliyor. Antijen daha kolay ulaşılabilirdir ve hızlı sonuç verir. Pozitif çıkma durumunda hemen izole olunur. PCR’da sonuç çıkana kadar temas devam edebilir ve temaslılar artar. Bu bulaş oranı, antijenin yanlış çıkmasından daha riskli bir orandır. İnsanların da bilinçli olması gerekir, PCR dahil, bu testlerin hiç biri %100 sonuç vermez. Tedbiri hiç bir zaman elden bırakmamak gerekir.

 

Soru: Kullanılan antijen kitlerinin tümü onaylı mı?

Albayrak: Antijen konusunda çok fazla yorum yapmak istemem çünkü onayına ben bakmadım, bilmiyorum. Bize gelen onaylı antijen testleri listesinden kitler seçildi.

 

“Herkes bir şekilde temaslıdır”

Soru: Pozitiflere ve temaslılara yapılan test sayısının azaltılması da endişeye neden oluyor. Bu uygulama pandeminin seyrine nasıl bir etki yapabilir?

Albayrak: Pandemi çok dinamik bir süreç, her şey değişebiliyor. Sağlık Üst Kurulu karar alırken DSÖ’nün yayınladığı bilimsel araştırmalara bakarak karar veriyor. Başka ülkelerde de benzer kararlar alınıp uygulanıyor, biz onları gözlemleyip uyguluyoruz. Omikron çok hızlı yayılan bir varyant ve şu anda kimse “ben temaslı değilim” diyemez, herkes bir şekilde temaslıdır. Günde bin vaka çıkan bir ülkede, herkes bir şekilde temaslıdır.

En başta 5 vakada kapandık, kapanmamız gerekir miydi? Evet. Şimdi bin vaka çıksa da açığız. Bin vaka ama hastaneye yatış yok. Çünkü aşılandık, süreç değişti. Virüs kendini değiştirdi, akciğere daha az tutulum gösteriyor, omikron grip değil ama gribal bir enfeksiyon gibi geçiriliyor.

 

“Omikron ile birlikte dünya biraz serbestleşti”

“Temaslılara ve pozitiflere daha çok test yapılmalı” yaklaşımına gelince, her testin belli bir maliyeti vardır ve kaynaklarımızı “canım çekti” diye harcamak gereksizdir. Biz dünyayı takip ediyoruz, DSÖ’nün yayınladığı veriler doğrultusunda kararlar alınıyor. Amerika’da ve bazı Avrupa ülkelerinde PCR pozitif olan kişiler 5 gün izole oluyor, 5 günün sonunda test yapmadan maskeli olarak işine devam ediyor. PCR yapıldığı zaman virüsün genetik materyalinin varlığına bakılır ancak genetik materiyalin mevcudiyeti bulaştırıcılığını göstermez. Virüsün vücuttan atılma sürecinde de test sonucu pozitif bulunabilir ancak pozitif olsa bile bulaştırıcı değidir. Bu bahsettiğim ülkelerde temaslılarla ilgili hiç bir uygulama yoktur.

 

“Omikron herkesi aşılıyor”

Omikron ile birlikte dünya biraz serbestleşti. Aşı karşıtları da var ama omikron herkesi aşılıyor. Omikron ile ilgili çok şey bilmiyoruz, bilimsel çalışmalar devam ediyor. Nelerle karşılaşacağımızı göreceğiz. Omikron varyantın yarattığı bağışıklık ne kadar süre ve ne kadar etkili olacak? Henüz bilmiyoruz. Başka bir varyant çıkarsa ne olur onu da bilmiyoruz, göreceğiz.

 

“Toplumsal bağışıklık olmadığı sürece pandemiden kurtulamayız”

Soru: Virüsün mutasyonlarına baktığınızda pandeminin gidişatı açısından ne görüyorsunuz, pandemi ne zaman biter, öngörünüz nedir?

Albayrak: Bana göre bunu söylemek zor. Omikronun etkileri konusunda bilgi sahibi olmak için biraz zamana ihtiyacımız var. Virüs yaşamak ister, dolayısıyla normalleşip varlığına devam etmeyi tercih edebilir diye düşünüyorum, bunu ümit ediyorum. Tedbiri elden bırakmayalım, maske, mesafe ve hijyene dikkat edelim, aşılanmayı ihmal etmeyelim.

Son olarak aşı karşıtlarına da söylemek istediğim bir şey var, bilincinde olmamız gerekir ki aşı olup olmamak sadece kişisel bir karar değildir, hepimizi etkileyen bir şeydir. Bu, “Ben kanser oldum, istersem tedavi olurum. Bu benim vücudum” demek gibi bir şey değil. Bu bir pandemi, birilerinin tercih etmediği şey, başkasının annesini, çocuğunu öldürebilir, kendisinin de sevdiklerini öldürebilir. Pandemide bireysel karar veremezsiniz. “Aşılar öldürür” diyorlar, COVİD-19’un ne yapacağını nereden biliyorlar? Pandemi sürecinden kurtulabilmemiz için toplumsal bağışıklığa ihtiyaç var. Toplumsal bağışıklık için ya belli bir oranda nüfus COVİD-19 olacak ya da aşılanacak. Ya da virüs mutasyona uğrayacak ve toplumsal bağışıklığı kendisi yaratacak, örneğin şimdi neredeyse herkes omikron. Kaldı ki, aşılar bilimin ışığında üretilmiştir. “Aşılar öldürür” söyleminin de hiç bir bilimsel dayanağı yoktur. Toplumsal bağışıklık olmadığı sürece biz pandemiden kurtulamayız.

 

“Pandemi yoğun bakımdaki hastalardan hiç birinde omikron varyant çıkmadı”

Soru: Elimizde omikron tespit edecek kit var mı? Şu andaki vakaların ne kadarı omikron varyant?

Albayrak: Var, bunlar rutinde kullandığımız testler kadar hassas ve ayrıştırıcı değil. Net cevaplar ve genomic surveyans takibi  için sekans yapmanız gerekir. Yani popülasyonda hangi varyantların dolaştığını tam olarak anlamak için sekanslama yapılması gerekir. Biz pozitif çıkan hastaların bazılarına, rastgele, bu testi de uygulayarak omikronları tespit ediyoruz. Örneğin yoğun bakımı taradık, pandemi yoğun bakımdaki hastalardan hiç birinde omikron varyant çıkmadı. Çıkan pozitiflerde bölgesel taramalar yaptık. En son yaptığımız tespite göre, şu andaki vakaların %85’i omikron varyanttır.

img-3655.jpg

yd-destek-gorseli-314.jpg

Bu haber toplam 4168 defa okunmuştur