Vakfın güneydeki malı AİHM'e taşınıyor
Avukat Murat Metin Hakkı, Barutçuzade Ahmet Vasıf Efendi Vakfı’nın Lefkoşa’nın güneyindeki malları konusunda iç hukukun esaslı şekilde tüketildiğini, davanın AİHM'ye taşınacağını açıkladı.
Avukat Murat Metin Hakkı, Barutçuzade Ahmet Vasıf Efendi Vakfı’nın Lefkoşa’nın güneyindeki malları konusunda iç hukukun esaslı şekilde tüketildiğini, davanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınacağını açıkladı.
Vakfın iç hukuk bağlamında ilk pilot mülkiyet davasını açan vakıf olduğunu da kaydeden Hakkı, “Dava AİHM’de kazanılırsa onlarca benzer dava açılacak ve Rum hükümeti de uzun vadede bizdeki Taşınmaz Mal Komisyonu benzeri bir mekanizma kurmaya zorlanabilecektir” dedi.
Larnaka, Limasol ve Baf kaza mahkemelerinde bu konuda devam eden benzer davaları olduğunu da ifade eden Hakkı, onları da AİHM’e taşımayı hedeflediğini kaydetti.
Hakkı, “Güneydeki şimdiki rejimin adil yargılama ve mülkiyet hakkını genel olarak ihlal ettiği kanaatindeyim” dedi.
Avukat Murat Metin Hakkı, yazılı açıklamasında davayla ilgili bilgi verdi, 1918’de kurulan mülhak vakfın ilk mütevellisinin Mehmet Münir, şimdiki mütevellisinin de torunu İnci Hakkı olduğunu kaydetti.
Hakkı, bahse konu vakfın Ledra Palas barikatının devamındaki Kıbrıs Müzesi’nin sol tarafında yer alan Mısır ve Homer caddeleri boyunca uzanan takriben 4,5 dönümlük arazisi olduğunu belirtti.
Arazide, Carleton Hotel, Elektrik Kurumu, Mısır Elçiliği ve Fulbright Center olarak kullanılan binalar olduğu bilgisini de paylaşan Hakkı, kiracılar tarafından boşaltılan Mısır Elçiliği ve Fulbright Center’in Kıbrıs İçişleri Bakanlığı tarafından işgal edildiğini, bakanın vasi sıfatıyla bu malların Kıbrıs Eski Eserler Dairesi’ne tahsis ettiğini söyledi.
Bu mallarla ilgili 2012’de ikame edilen davaların halen Kıbrıs Yüksek Mahkemesi ile Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde devam ettiğini belirten Hakkı, geçtiğimiz hafta karara bağlanan davanın olgularının Elektrik Kurumu binası ile alakalı olduğunu dile getirdi.
“RUM MAKAMLARI BU MALI AYNEN LOİZİDOU V TÜRKİYE ÖRNEĞİNDE OLDUĞU GİBİ BEDELSİZ KULLANIYOR”
Elektrik Kurumu’nun binayı 1963’te kiraladığını, 1979’a kadar genel merkez olarak kullandığını, vakıfın bu maldan 1976’ya kadar fiili ödeme aldığını ifade eden Avukat Hakkı, 1976-79 yılları arasında ödemelerin durduğunu söyledi.
1979’da kiracının mekanı terk ettiğini ve burasının Kıbrıs İçişleri Bakanı’nın talimatıyla işgal edildiğini belirten Avukat Murat Metin Hakkı, binanın bölgede Kıbrıs Eski Eserler Dairesi’ne tahsis edilen ilk Türk malı olduğunu da söyledi.
1964-2012 yılları arasındaki dönemde zaman aşımı mevzuatının askıda olduğunu belirten Hakkı, 2010’da ikame edilen davada vakfın geriye dönük ödenmemiş kiraları talep ettiğini, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinden1979-2010 arası dönem için ayrıca kullanım kaybı tazminatı talep ettiğini dile getirdi.
Hakkı, “Rum makamları bu malı aynen Loizidou v Türkiye örneğinde olduğu gibi bedelsiz kullanmaktadır. Vakıf bu durumun ‘de facto’ kamulaştırma olduğu iddiasıdır” dedi.
İptidai itiraz yoluyla kaza mahkemesindeki davanın 2012’de düşürüldüğünü ifade eden Hakkı, vakfın malın 1974’te terk edilmediğini, kiracıların 1974 sonrası dönemde de doğrudan kira ödemeye devam ettiğini bu gerekçelerle malların vasilik yasası dışında olduğunu iddia ettiğini belirtti.
Hakkı, “ Alt mahkeme bu argümanı reddetti. Alt Mahkeme 139/91 sayılı yasa kapsamındaki tüm mallarla ilgili olarak Kıbrıs İçişleri Bakanı’nın kayıtlı mal sahibinin tüm mutlak yetkilerine sahip olduğuna ve böylelikle sadece bakanın davacı ve/veya davalı olabileceğine hükmetti. Yüksek Mahkeme de 18 Aralık 2019 tarihinde verdiği kararla bu yaklaşımı onadı” dedi.
Bakanın halen Elektrik Kurumu’na malın vasisi sıfatıyla kira tahsilatı için dava açmadığını kaydeden Hakkı, “Yüksek Mahkeme, bir malın bakanın vesayeti altında olması için Türk hak sahibinin ‘işgal bölgelerinde’ yaşıyor olmasının yeterli olduğunu vurguladı. Dava açma ehliyeti reddedilen ve Evkaf tarafından mütevelli olarak atanan kişinin diğer davalarının da düşmesi bekleniyor. AİHM’e 6 ay içinde başvuru yapılacak” açıklamasında bulundu.
“BU KEZ SANIK SANDALYESİNDE RUM HÜKÜMETİ OLACAK”
Hakkı, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu dava Kıbrıslı Türkler için Loizidou v Türkiye davasının önemine haizdir. Bu kez sanık sandalyesinde Rum hükümeti olacak. Türk malları ile ilgili mevzuat ve denetim mekanizmasının uluslar arası hukuka uygunluğu sorgulanacaktır. İç hukuku esaslı şekilde tüketen ilk dava olarak AİHM’ne hazırız. Dava AİHM’nde kazanılırsa onlarca benzer dava açılacak ve Rum hükümeti de uzun vadede bizdeki TMK benzeri bir mekanizma kurmaya zorlanabilecektir. Bu konuda Larnaka, Limasol ve Vaf Kaza Mahkemelerinde devam eden benzer davalarımı da AİHM’ne taşımayı hedefliyorum. Şimdiki rejimin adil yargılama ve mülkiyet hakkını genel olarak ihlal ettiği kanaatindeyim.’’
“İLK PİLOT MÜLKİYET DAVASINI AÇAN VAKIF BARUTÇUZADE AHMET VASIF EFENDİ VAKFIDIR”
Yazılı açıklamasında 1980’li ve 1990’lı yıllarda Rum Yüksek Mahkemesi’nin Türk malları konusunda hak sahipleri aleyhine pek çok olumsuz karar verdiğini de anımsatan Hakkı, şunları da ekledi:
“Ancak tam anlaşılmayan bir biçimde bu davaların hiçbiri AİHM’ne taşınmadı. 2010 senesinde Nezire Adnan Sofi isimli bir Türk, Larnaka’daki malları ile ilgili bir etkin iç hukuk yolu olmadığını ileri sürerek doğrudan Strasburg Mahkemesi’ne başvurdu. AİHM bu davayı pilot dava olarak gündeme aldı. Bu aşamada Rum hükümeti Türk mallarının idaresini mutlak bir şekilde ‘vasi’ sıfatıyla İçişleri Bakanı’na devreden 139/91 sayılı yasada bazı tadilatlar yaptı ve AİHM’ne Türk mallarıyla ilgili olarak İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı taahhüdünde bulundu.
Sofi davası Larnaka’daki mala €500,000 civarı tazminat ödenmesi teklifi hak sahibi tarafından kabul edilince geri çekildi. Yeni pilot dava olana Kazali v Kıbrıs davası 2010 senesindeki tadilatlarla yeni bir etkin iç hukuk yolu yaratılmış olabileceği gerekçesiyle reddedildi. Türklere Rum mahkemelerinde iç hukuku tüketmeleri telkin edildi. Barutçuzade Ahmet Vasıf Efendi Vakfı 2010’da iç hukuk bağlamında ilk pilot mülkiyet davasını açan vakıftır.”