“Var olmayı müzikle yakaladım”
Tüm samimiyetiyle hayat hikayesini benimle paylaştı Ayşegül Zaim… İlk başta biraz da zaruretle başlayan müzik hayatında, bugün çok iyi yerlere gelmeyi başardı.
Tüm samimiyetiyle hayat hikayesini benimle paylaştı Ayşegül Zaim… İlk başta biraz da zaruretle başlayan müzik hayatında, bugün çok iyi yerlere gelmeyi başardı. Artık hepimiz onu ekranlardan, sahnelerden, sözü ve bestesi kendisine ait şarkılarından tanıyoruz. Onlarca şarkıya imza atarken, sakin ve mütevazi biçimde devam eden hayatının kapılarını bizim için araladı. Hüzünlü şarkılarını, özgün sesini biliyorduk ama bilmediğimiz çok şey de anlattı.
Sekiz yaşında ailesi ile birlikte adaya yerleşen Ayşegül Zaim, ilk başta zor zamanlar geçirdiğini ancak zamanla Kıbrıs’ın rahatlık ve sakinliğine alıştığını anlatıyor. Kendini artıkKıbrıslı hissetiğini söylerken, hatta Türkiye’ye gittiği zaman sudan çıkmış balığa döndüğünü de sözlerine ekliyor. Tüm bu duygular içerisinde müziğe olan ilgisinin nasıl başladığını anlatmayı da ihmal etmiyor tabii.
“Babamın iyi sesi vardı ama hep bir hayat gaylesi içindeydi. İşçi bir baba, bizim karnımızı doyurmak için çok çalışan babaydı. Müziğe de vakit ayrıma gibi şansı hiç olmadı. Her şeye rağmen evimizde pek çok müzik aleti vardı, babam bağlama çalardı. Ben de o estrüman çalmaya başladığı zaman gider babamın dizinin dibine otururdum. O çalar ben şarkı söylerdim. Zamanla bu şekilde sesimi keşfettim, fark ettim ki birileri beni beğeniyor. İnsan böylece hayatında var oluş sebebi yakalıyor. Ben de var olmayı müzikle, sesimle yakaladım.”
Şarkıcı olma fikrinin ailede çok uç bir algı yarattığını anlatan Ayşegül Zaim, bunun yerine çalışmaya başladığını anlatıyor.
“21 yaşındayken Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nda çalışmaya başladım. O zaman henüz müzik programları yapmıyordum ama kordorlarda şarkı söylerdim. O yıllarda benim çok saygı duyduğum şairlerimizden Zeki Ali ile birlikte çalışıyorduk. Bana her zaman sesimi değerlendirmem ve şarkı yazmak için çalışmam gerektiğini söylerdi. Böylece ilk bestelediğim şarkı Nazım Hükmet’in şiiri oldu, evde Nazım Hikmet ve Ahmet Arif şiirleri ile büyüdüğümüz için olacak ki, benim de aklıma ilk gelen böyle bir şey oldu.”
Biliyorum ki Ayşegül’ün ilk sözü ve bestesi kendine ait şarkısı Türkü Gözlüm. Yirmi yıl önceden bilinen, söylenen hatta bugün yüz binerce kez tıklanan bir şarkıdan söz ediyorum.
“Liseden sonra babamın isteği üzerine işletme okumuştum. Daha sonra BRT’de çalışmaya başlamamla birlikte Radyo Televizyon ve Sinema okudum. Yüksek lisans yaptım. Tabii teknik olarak müzik eğitimi alamadım. Ancak Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde okurken, orada koroya katıldım. Bana bildiğim, yaptığım şeylerin tekniğini öğrettiler. Sesimin çok geniş olduğunu fark ettim. Böylece teorik bilgileri aldım. Zamanla türküleri keşfettim. Bu bağlamda çok zengin bir içeriğimiz var. Türküleri öğrendikçe geliştim. Yeni şarkılar, makamlar, melodiler öğrendim zamanla. Ben de bu şarkıları alıp, kendimce bunlara cover yaptım. Kendi özümü katarak tekrardan güncelledim. Teknik bilgi dışında müzik için öz ve yeteneğin de gerekli olduğunu düşünüyorum. Böylece ilk sözü, müziği bana ait şarkım Türkü Gözlüm çıktı ortaya. Bugün dörtü tamalanmış, yüze yakın sözü, müziği bana ait kayıtlı şarkım var.”
“Benim mutlu şarkım yoktur”
Yaptığı her şarkının anlamı, hikayesi olduğunu söyleyen Ayşegül Zaim konu aslında çok şarkı yapmak veya yazmak olmadığını, esas olanın anlamı olan şarkılar yapmak olduğunu söylüyor.
“Yaptığınız şarkılarla birilerinin kalbine dokunmak önemli. Son olarak Bırakma Beni isimli bir şarkı yaptım. Gözünden yaş geliyor, aldatılıyorsun, çaresiz hissediyorsun yapabileceğin bir şey yok, şarkı yapıyorsun, yazıyorsun. Birileri seni kırıyor, incitiyor yine şarkı yapıyorsun. Bende mutluluktan bir şey çıkmaz. Benim mutlu şarkım yoktur. Aslında mutlu, pozitif, enerjisi yüksek insanım. Herkesi severim. Faydalı olmaya çalışırım. Umudumu kaybetmeden, insanlara yaklaşırım.”
“İlk başta şartlar gerektirdiği için sahneye çıkmaya başladım”
Sahneye ilk çıkışı Dereboyu’nda arkadaşının açtığı küçük bir kafede henüz yirmi bir yaşında başladı. O günlerden bugünlere kendisi uzun, zorlu ama başarılı bir yolu yürümeyi başardı diye düşünüyorum.
“Ben alkol almayan biri olarak ilk başta alkollü ortamda şarkı söylemek aklıma yatmamıştı. Sonra baktım ki geri dönüşlerim çok güzel. İnsanların bana ilgisi var, ekonomik olarak da şarkı söylemek bana katkı sağlıyor neden devam etmesin diye düşünmeye başladım. Böylece zaman içinde daha iyi, daha büyük platforumlarda sahne almaya başladım. Daha çok dinleyiciye ulaştım. Yaklaşık yirmi yıldır sahneye çıkıyorum. İlk başta kadın olarak aslında sahneye çıkmak zorunda kaldım. Şartlar bunu gerektiriyordu. Ancak ne yaparsam yapayım, bunu kendimi ezdirmeden, suistimale fırsat yaratmadan yaptım. Böylece neler başarabileceğimi, neler yapabileceğimi öğrendim. İyi ki tüm bunlar olmuş, iyi ki de tüm yaşadıklarımı yaşamışım diyorum.”
“Dijital ortam sanatçıları daha özgür kıldı”
İlk başta Türkü Gözlüm için bir single yayınlayan Ayşegül Zaim, daha sonra bunu on iki şarkılık bir albümle taçlandırmayı başardı. Bugünse artık dijital mecralar sayesinde biranda binlerce kişiye ulaşabiliyor.
“Gittiğim her yerde görüştüğüm insanlar bana neden daha fazla şarkı yapmadığımın hesabını soruyordu. Zamanla insanların sesimi, melodilerimi sevdiğini farkettim. Şimdi artık sanat hayatıma dair cümleler kurabiliyorum. Bırakma Beni isimli yeni bir şarkı yaptım. Elimde dört şarkım daha var. Zamanla bunları da dijital ortamlarda yayınlayacağım. Tabii artık albümler kalmadı. Sosyal medya ve dijital ortam sanatçıları daha özgür kıldı diye düşünüyorum. Dinleyici ile biz varız. Organik bir dinleyici bağım var. yüzbin kişiden fazla dinleyiciye ulaşabilecek takipçim var artık. Allaha şükrediyorum. Eskiden yapımcılar ve magazin gazetecileri ile uğraşırdık. Şimdi kendi hesaplarımda şarkılarımı yayınlıyorum. Hiçbir özel şey yapmadan binlerce kişiye ulaşıyorum. Zaten dünya beni dinlesin gibi bir gaylem hiç olmadı. Öyle bir tercihim de olmadı. Her zaman sakin, dingin, huzurlu hayat yaşamak, bu hayatın içinde de müziğimi yapmak istedim.”