“Varoluşun ruhunu yaşadık”
Ayhatun Ateşin: “Son beş yılda, varoluşun ruhunu, felsefesini taşıyabilen hissedebilen kişilerle oluşan bir yol arkadaşlığı ile altıncı sempozyum ve hedeflenen müzenin gerçekleştiğini görmenin haklı gururudur yaşadık”
6. Uluslararası Akdeniz Pişmiş Toprak Sempozyumu, Lapta Belediyesi ev sahipliği ve Alashia Terracotta Sanat Topluluğu organizesinde, Akdeniz köyünde akademik ve sanatçıların katılımıyla yapıldı ve tamamlandı.
Alashia Terracotta Sanat Topluluğu ve Lapta Belediyesi ortak açıklamasına göre, 8-18 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen, Küratörlüğü Ayhatun Ateşin, proje sorumluluğu Cevdet Alparslan’ın yaptığı sempozyum çerçevesinde, Akdeniz Açık Hava Müzesi’nde 22 sanatçı yaratıcı görüş ile eserler (büyük boy heykel) yaptı. Eserler üretirken açık atölyeler, ziyaretçiler tarafından izlendi.
6. Uluslararası Akdeniz Pişmiş Toprak Sempozyumu kapsamında 16 Ekim’de Serkan Gedük tarafından “Kültürel Mirasın Koruma ve Önemi” sunumu yapılırken, Bülent Kızılduman’ın “Tarih Yeniden Canlanıyor” isimli kitabının tanıtım sunumu da gerçekleşti.
Sanatçıların özgün çalışmalarından oluşan seramik sergisi de Akdeniz Açık Hava Müzesi’nde açıldı. Sergisi hafta sonları 11.00-18.00 saatleri arasında izlenmeye devam edecek.
Açıklamaya göre, “Tarih Yeniden Canlanıyor” yazarı Bülent Kızılduman kitabı hakkında bilgi vererek, Kıbrıs’ta insanların önemli bir kültürel mirasın içinde hayata gözlerini açmakta ve sonrasında da hayatlarını bu doku içerisinde sürdürmekte olduklarını belirtti.
Düzenlenen atölye, çalıştay, form ve konferanslara dikkat çeken Kızılduman, kitabında kimi araştırmacı, bilim insanı, sanatçılardan bazılarının çalışmaları, makaleleri, eserleri, replikalarının harmanlandığını belirtti.
Ayhatun Ateşin ise, sempozyumların Kıbrıs’ın tarihi ve kültürüne sahip çıkması bağlamında önemli bir farkındalık bilinciyle Sanatçıların bir araya gelerek sanatsal bir dille oluşturulmaya çalışılan değerlerin gelecek nesillere aktarılmak istenmesi öyküsü olduğunu kaydetti.
“Son beş yılda, varoluşun ruhunu, felsefesini taşıyabilen hissedebilen kişilerle oluşan bir yol arkadaşlığı ile altıncı sempozyum ve hedeflenen müzenin gerçekleştiğini görmenin haklı gururudur yaşadıklarını” kaydeden Ateşin, “Bir ülkenin kayıp mirası diye çıktığımız yolda yapacaklarımız asla bitmez. Fakat kesinlikle kopya –replika olmamalı” dedi.
Serkan Gedük de, kültürel mirasın, geçmişle gelecek arasından bağ kuran, evrensel değerlere sahip, insanlık tarihinin bir veya daha fazla dönemini temsil eden doğal, somut ve somut olmayan varlıklar olduğunu belirterek, “Kültürel varlıklarımızın gerekli koruma koşullarını sağlayarak, bozulmalarını yavaşlatmak bulunduğu çevrede korumak ve ömürlerini uzatmak tüm toplumun temel görevidir” dedi.