Vay halimize!..
Bugün, 2022 yılı Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolu’nun imzalanması bekleniyor.
Tabii ki TC ile KKTC arasında.
Başka bir yerle böyle bir protokol altına imza atmamız mümkün olmadığına göre!..
El mecbur TC-KKTC arasında.
Muhalefetteki siyasi partiler de, ekonomik örgütler de, sendikalar da imzalanması beklenen protokol ile ilgili bilgi sahibi değil.
Hoş, Başbakan’ın bile yeterince bilgi sahibi olmadığını düşündüğüm protokol hakkında diğer kesimlerin bilgi sahibi olmasını beklemek de saflık olur.
Dün gitti Sucuoğlu Ankara’ya, önüne bir protokol konacak, imzayı atacak gelecek.
Gelince artık içinde neler olduğunu görebilecek.
Ancak imzayı atmadan önce TC tarafından önemli bazı maddelerde yazan istekler teknik kişiler tarafından Başbakan’a anlatılacaktır herhalde…
Yani, “şu madde, bu madde uygulanmalıdır, öngörülen paranın ödenmesi şu maddenin, bu maddenin uygulanmasına bağlıdır” diye de şerhler konacaktır mutlaka…
O kadarcık! maddeden de haberi olması gerekecektir Sucuoğlu’nun…
***
Hal böyleyken Yenidüzen’deki arkadaşımız Derya Ulubatlı dün siyasi parti, Oda ve sendika temsilcilerine sordu Protokol’u…
“Bilgimiz yok” dediler genel anlamda ama DP Genel Sekreteri’nin açıklaması oldukça garipti; “Bu konuyu parti meclisinde yapılacak bir toplantıda görüşmeyi planlıyoruz. Orada protokolün nasıl olması gerektiği yönündeki görüşleri tartışacağız. Bu konu parti içinde tartışılmadan bir açıklama yapmayı doğru bulmuyorum” dedi Genel Sekreter Hakan Cenapoğlu.
Sözkonusu Protokol’un bugün imzalanması bekleniyor ama hükümetin ortağı DP’nin Parti Meclisi daha toplanacak ve nasıl olması gerektiğini görüşecekmiş.
Daha da garibi Sucuoğlu’nun açıklaması; Sucuoğlu, “Kıbrıs’ta yapılan çalışmalarda bir taslak oluşturulduğunu ancak imzalar atılmadan içerikle ilgili herhangi bir detay verilemeyeceğini” söylüyor.
Halimiz traji-komik.
Başbakan, büyük bir ihtimalle çoğunu bilemediği Protokol ile ilgili “imzalanmadan bilgi veremeyeceğini” söylüyor.
Böyle birşey ne kadar demokratik bir uygulamadır? İmzalanacak protokol, toplumun tümünü ilgilendirecek, büyük bir ihtimalle de topluma yeni yükler bindirecek ama Başbakan “imzalar atılmadan bilgi veremeyeceğini” söyleyebilecek.
“İktidar bizim işimiz” diyerek seçim propagandası yapan UBP’nin iktidar anlayışı bu ise vay halimize!..
Aslında ‘vay halimize’ demek için de oldukça geç kalmış oluyoruz… Bu sözcükleri çok önceden kafamızdan geçirip ona göre seçimlerimizi yapsaydık en azından bundan sonrası için yapılabilecek bazı şeylerin masada olmasını sağlar, ileriye umutla bakabileceğimiz süreci başlatabilirdik.
***
Ülkede üretim olmadan, kullandığımız parayı değiştirmeden ve tabii ki unutturulan Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki çabalar olmadan ve süreç ilerletilmeden ve sürecin sonucunda iyimser hava yakalanmadan içinde olduğumuz bu kara tablonun sonlanması mümkün görülmüyor.
Bu süreç de zaten şimdiki eski/yeni hükümet tarafından sürdürülecek bir süreç değil elbette…
***
Böyle bir ortamda her yıl iki taraflı yükümlülüklerin uygulanmadığı protokollar imzalamaya, bağlılığımızı artırmaya devam ederiz.
Sonradan kafamızı iki elimizin arasına alıp kara kara düşünmek ve “vay halimize” dememek için önceden iyi düşünebilmeyi becerebilmeliyiz.
Sadece bugünü değil, yarını da düşünerek…