“Öyleydi, böyleydi...”,   “Şu anketti, bu anketti...”,  “Şu kazanacaktı, bu kazanacaktı...”  derken gün geldi çattı.  Kafalardaki sorular bugün, sandıkların açılmasıyla cevaplanmış olacak. Böylece,  önümüzdeki beş yıl için Kıbrıs Türkü’nün yeni  ‘lideri’ de ortaya çıkacak.

Bu ülkede, ‘Cumhurbaşkanı’ seçimi,  sadece bir ‘makam’ için uygun kişiyi seçme olayı değildir.  Dünyada pek fazla benzeri de yoktur.  En önemli özelliği,  sandıktan çıkacak ve bizim ‘Cumhurbaşkanı’ dediğimiz kişinin,  uluslararası platformda, yarım yüzyıldır devam eden ‘Barış ve Çözüm görüşmeleri’nde  ‘Baş Müzakereci’  ve/veya  ‘Sandıktan çıkmış Toplum Lideri’ olarak kabul görmesidir. Gerçek şu ki,  KKTC’deki ‘Cumhurbaşkanı’ sıfatının, ‘müzakereci’ veya ‘lider’ dışında,  dünyada bir anlamı yoktur. 

Varlığı kabul edilmeyen, tanınmayan ve tanınacağı konusunda  pek de umut olmayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin,  ‘Cumhurbaşkanı’ sıfatıyla seçtiği kişiden,  halkın çoğunluğunun (bu seçimde belli olacak)  beklentisi nedir ? KKTC’nin dünyada tanınmasını sağlamak mı ?  Statükonun devamının korumacılığını yapmak mı ? Tek tanıyan (!) devlet olan Türkiye ile olan her türlü ilişkinin nasıl olacağını şekillendirmek mi ? Kıbrıs’ta barış ve çözüm için  ‘gerçek’ bir çaba göstermek mi ? İşte bugün sandıktan çıkacak olan sonuçla bu sorular yanıt bulacak.
Hayırlı ve uğurlu olsun....

Demeden edemediklerim

Her seçim öncesinde böyle olur.  Oy uğruna,  her türlü çevre kirliliği, ülkenin her yerinde,  en üst düzeye ulaşır.  El afişleri dolar yollar, sokaklar, caddeler.  Görüntü berbat. Temizlemesi büyük sorun.  Bunlar için yapılan masraf ise, apayrı bir konu...

Ses kirliliği ? İnanılmaz derecede kötü.... Sokaklarda, caddelerde, uygun olan saatte veya uygun olmayan saatlerde, üzeri bayraklarla donatılmış arabaların kornalı geçişleri...Kornalar yetmezmiş gibi bir de, arabalar üzerine takılmış cd veya kaset çalıcılardan, berbat hoparlörlerle yayını yapılan (!), propaganda (!) şarkılarının inanılmaz berbat sesleri..... 

Uzun konvoylar...  Yaratılan  çevre ve ses kirliliği bir yana trafiğin altüst olması....

VE bütün bu ve benzeri karmaşa ve kirlililik içinde “artık bitse de kurtulsak” demeye başlayan insanlarımız...