1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. 'Vedalaşamadan ayrıldık… 48 yıl sonra buluştuk'
'Vedalaşamadan ayrıldık… 48 yıl  sonra buluştuk'

'Vedalaşamadan ayrıldık… 48 yıl sonra buluştuk'

‘Savaşı’ birlikte yaşadılar… Silah sesleri arasında, ne olacaklarını bilmeden, o kapkara geceyi birbirlerine sarılarak geçirdiler. Ve o gece, 48 yıllık bu buluşmaya dek birbirlerini son kez gördüler…

A+A-

Ayşe GÜLER

‘Savaşı’ birlikte yaşadılar… Silah sesleri arasında, ne olacaklarını bilmeden, o kapkara geceyi birbirlerine sarılarak geçirdiler.

Birlikte çalışmaya başladıklarında kimisi 16, kimisi 25 yaşındaydı…

Mia Milia (Haspolat)’ta Prodromos Tomazos tekstil firmasında yıllarca bir arada emek verdiler, birbirlerine aile, yoldaş oldular…

Türkiye’nin askeri müdahalesinde, 15 Temmuz gecesini çalıştıkları fabrikada geçirdiler.

O günün sabahında ise vedalaşamadan, birbirlerinden ayrıldılar. Ağlayarak, korkarak ve endişe içerisinde…

Ama birbirlerini hiç unutmadılar.

Nazan Mehmet, Aliye Hüseyin, Sulla Halu, Marulla Filip, Konstantia Iyannu 48 yıl sonra ilk kez bir araya geldi.

Neredeyse yarım asır sonra, sanki hiç ara vermemiş gibi, aynı sıcaklıkla kucaklaştılar.

Özlemle sarıldılar birbirlerine, yarım kalan hikayelerini tamamlamak için…

Zaman zaman gözyaşlarını tutamadılar, kimi zaman sevinç çığlıkları attılar.

Ortak mesaj döküldü dillerinden, “Savaşsız bir ülke istiyoruz. Tek Kıbrıs, tek ada…”

Nazan Mehmet ile Aliye Hüseyin’in yeğeni Durmuş Bıyıklı’nın girişimi, Andreas Fterakides aracılığıyla önce birlikte çalıştıkları dönemde çektikleri fotoğrafları sosyal medyada yayımladılar, ardından da iki gün içinde birbirlerini buldular, Dayanışma Evi’nde buluşup, hasret giderdiler.

“Birlikte aile gibiydik” diyen Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar, özlem duydukları günleri, anılarını YENİDÜZEN ile paylaştılar. 

ilk-bulusma.jpg

bur-6529.jpg

NELER YAŞADILAR, NE ANLATTILAR:

Nazan Mehmet:

“Kimseyle vedalaşamadım. Onları son görüşüm o gün oldu…”

“Fabrikada çalışmaya başladığımda 16 yaşındaydım, 3.5 yıl çalıştım. Ustamız çok iyiydi. O dönemde fabrikada çalışan 5 Kıbrıslı Türk vardı. Birlikte çok güzel günler yaşadık, aile gibiydik.

Şu an onları gördüğüm için o kadar mutluyum ki…

Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunduğu gün asla unutamıyorum. O akşam 5 Kıbrıslı Türk orada kaldık. Yemeğimizi yapıp, bize verdiler. Bugün gelemeyen bir arkadaşım var, onun üstünden giydiği bir önlüğü vardı, önlüğünü çıkarttı. Yere kartonu serip, önlüğü ayaklarımıza serdik, birbirimize sarılarak uyuduk. O günü, o geceyi hiç unutamıyorum. Halen daha anlattığımda duygulanıyorum.

Korku herkes için aynı. Zor bir geceydi, sabah olduğunda ustamız bize kahvaltı verdi. Bir şeyler yedik, olayları duyduk. Ama ne olduğunun farkında değildik. Ustamız bizi bırakmayacağını söyledi, çünkü dışarda silah sesleri vardı. Sabah 10-11 gibi Barış Gücü askerlerine ait bir cip gelip, fabrika önünde durdu. Baktığımda bizi işe getiren otobüs şoförümüzün de onlarla olduğunu gördüm.

İşyerinin balkonundan gördüğümde aşağıya koşarak indim, kimseyle vedalaşamadım. Terliklerimi işte bıraktım, ayakkabılarımı giyip gittim. Ama işe geri geleceğimi düşünmüştüm. Onları son görüşüm o gün oldu. Arkadaşlarımla vedalaşamadığım için çok üzüldüm. 63 yaşında onları görmek o kadar güzel ki…”

 

Aliye Hüseyin:

“Birbirimizin dilini bilmiyorduk ama o kadar güzel anlaşıyorduk ki…”

“Fabrikada çalıştığımda 17 yaşındaydım, 19 yaşında da işten ayrıldım. 1974’te Şubat sonu nişanlandım, Nisan’da Avusturalya’ya gittim. Fabrikada 1.5 yıl birlikte çalıştım. Ben olaylardan önce Kıbrıs’tan ayrıldım.

Buluşmamıza yeğenimiz aracı oldu. Düğünüme gelmek istemişlerdi ancak gelemediler. Ben de eşimle birlikte fabrikaya pastiş götürdüm, patronum da bana hediyemi vermişti. Çok iyi bir arkadaşlığımız vardı, bu yaşadıklarımızı asla unutamıyorum. Birbirimizin dilini bilmiyorduk ama o kadar güzel anlaşıyorduk ki…

Tabi ki müdahaleyi duyduğumda ciddi endişe yaşadım, korktum. Fabrika şu an durur mu bilmiyorum. Buluşmaya 2 arkadaşımız rahatsız oldukları için gelemediler. Yıllar sonra onları görmek o kadar güzel ki… Çok mutluyum.”

 

Sulla Halu:

“Ayrıldığımızda o kadar ağladım ki…”

“Çalışmaya başladığımda 25 yaşındaydım. Şu an 72 yaşındayım. Fabrika ilk olarak Lefkoşa’daydı, daha sonra Haspolat’a taşınmıştı. Ben 2 yıl Lefkoşa’da, 3 yıl da Haspolat’ta çalıştım. Haspolat’a gittiğimiz dönemde Kıbrıslı Türklerle birlikte çalışmaya başlamıştık. Onlarla tanışıp, kaynaştık, aile gibi olduk.

Birlikte yemek yedik, şakalaştık, her şeyi birlikte yapıyorduk. Müdahale sonrasında fabrika güneye taşındı, 2 yıl da orada çalıştım. Sonra işten ayrıldım.

Müdahale günü, 2 gün fabrikada kaldık. Kıbrıslı Türkler ise 1 gece bizimle kaldı. Barış Gücü gelip Kıbrıslı Türkleri aldı. Gittiklerinde, ayrıldığımızda o kadar ağladım ki… O günden sonra da bir araya gelemedik.

Sürekli onları düşündüm. Aliye’nin Avusturalya’da olduğunu biliyordum. Televizyon programlarında yakınlarını arayan kişilerin hissettiklerini hissediyorum. Onları gördüğüme o kadar mutluyum ki. Fotoğraflarını bana gösterdiklerinde sevinçten havaya uçtum, inanamadım, deliye döndüm.

Bu kadar sene sonra onları görmek çok güzel. Çünkü Aliye ve Nazan ile kız kardeş gibiydik. Onları nasıl bulacağımızı bilemedim. Eskisi gibi olmayı istiyorum. Tek bir Kıbrıs’ta birlikte yaşamak…

 

 

Marulla Filip:

“Adanın ikiye bölünmesi bize bir şey kazandırmaz. En güzeli, tek ada, tek Kıbrıs…

Kıbrıslı Türklerle 2 yıl birlikte çalıştık. Ben fabrikada 4 yıl çalışmıştım. Müdahale sonrasında yeniden işe gitmedim. Arkadaşlarım, aklımdan hiç çıkmadı, evlendikten sonra da sürekli eşime onları anlattım. Çocuklarım oldu, onlara da hep Kıbrıslı Türk arkadaşlarımdan bahsettim. 72 yaşındayım, bugünü asla unutmayacağım.

Aile gibiydik, sürekli birlikteydik. Yemeklerimizi birlikte yer, işleri birlikte yapıyorduk.

Keşke zamanı geri çekebilseydik… Bardak hediye etmişlerdi, o gün hep aklımda.

Müdahale günü, ben de 2 gece fabrikada kaldım. Dışarda ne olduğunu, ne olacağımızı bilmiyorduk. Çok endişeliydik, korkuyorduk. Buradan şunu söyleyebilirim ki; adanın ikiye bölünmesi bize bir şey kazandırmaz. En güzeli, tek ada, tek Kıbrıs. Bölünecek bir ada değiliz. Nazan’ı tanıdım ama Aliye’yi tanıyamadım. Barikatlar kalktığında, çalıştığımız fabrikaya gittik, dışardan dolaştık. Çok şey değişti…”

nazan-mehmet-aliye-huseyin.jpg

Konstantia Iyannu:

“Ayrıldığımızda o kadar korktum, üzüldüm ki, çok ağladım…”

“İlk işimdi, 18 yaşında işe başlamıştım. Şimdi 66 yaşındayım. Fabrika güneye taşındığında da orada çalışmaya devam ettim. 2 yıl Kıbrıslı Türklerle birlikte çalıştık. O kadar güzeldi ki… Kendi aramızda hiç problem yoktu. Kız kardeş gibiydik, o kadar mutluyduk ki. Ayrıldığımızda o kadar korktum, üzüldüm ki çok ağladım. 2 gece fabrikada kaldık. O günleri asla unutamam. Bizim Sulla ve Marulla ile arkadaşlığımız hep sürdü, ama Kıbrıslı Türk arkadaşlarımızı da hep andık…”

thumbnail-img-e5284.jpg

bur-6526.jpg

yd-destek-gorseli-455.jpg

Fotoğraflar: Burçin AYBARS / Çeviri: Ulviye Akın UYSAL

Bu haber toplam 4387 defa okunmuştur
Etiketler : ,