Veee... 20 Temmuz
15 Temmuz 1974 günü, ne olduğunu, olanların ardından neler geleceğini anlamaya çalışıyordu herkes. Türk’ü de Rum’u da... Türkiye Hükümeti ‘Alarm’daydı.
Önce, ‘Ortak Garantör’ İngiltere ile yoğun bir diplomasi trafiği başlatılır. Sonradan öğrendiğimize göre, Türkiye, İngiltere’ye “Cunta’nın ve Darbe’nin amacı ENOSIS... Buna izin veremeyiz. Müdahale etmemiz lazım. Gel birlikte müdahale edelim...” demiş. Demiş ama İngiltere buna pek de bulaşmak istememiş. Bunun üzerine Türkiye, tek başına, askeri müdahale hakkını kullanmaya karar verir ve büyük bir hızla hazırlıklara başlar.
Rumlar... Türkler...
Türkiye’nin askeri bir müdahale yapabileceğine inanmayan Yunan Cunta’sı ve Kıbrıs’daki işbirlikçileri, bu sıralarda adada ‘temizlik’ (!) ile meşgul. Özellikle ‘komünistler’ en önemli hedefleri. Makarios ise, kendisine kucak açan Baf’a sığınmış. “Ben ölmedim, hayattayım...” diye, Baf’taki bir radyodan halkına seslenmekte... Baflı Rumlar çok kızgın. Darbecilere karşı silahlı direnişe geçecekleri söylentileri yaygın... Hareketlilik devam ederken Makarios, İngilizlerin yardımı ile adadan kaçar ve hatta, BM’de attığı bir nutukta Garantörleri müdahaleye davet eder.
Darbeciler, tanklarıyla, toplarıyla Baf’a doğru ilerlemeye başlar. Ülke Rumlar arası bir iç savaşa doğru hızla sürüklenmektedir.
***
Bu karmaşa içinde, Türkler sessiz... Tüm Türk bölgelerinde ‘Alarm’ durumu var. Herkes silah başında, mevzilerde merakla ve heyecanla ne olacağını bekliyor.
Ve 20 Temmuz sabahı, Denktaş, büyük bir heyecanla, Bayrak Radyosu’ndan müjdeyi veriyor. “Şu anda, Türk Silahlı Kuvvetleri, adanın her tarafında çıkarma ve indirme harekatını başlatmıştır. (...)....Gazanız mubarek olsun.”
Çok heyecanlananların silahları patlamaya başlarken küçük bir ayrıntı (!) atlanmıştır. Türkiye ile Kıbrıs arasında saat farkı (bir saat) vardır. Yani ‘Harekat’, Denktaş’ın anonsundan, Kıbrıs saatıyle bir saat sonra başlayacaktır.
‘O’ bir saat da çabucak geçer ve harekat başlar. Ama Ada’nın her yerinde değil... S ‘Çıkartma’ sonraları ‘Yavuz Çıkartma Plajı’ olarak isimlendirilecek olan Girne’nin batısında 5’nci Mil Plajı’na; ‘İndirme’ ise Girne Dağları ile Lefkoşa arasındaki araziye...
***
Askeri bir müdahale beklemeyen ve kendi içinde parça parça olan Rumlar, şaşkındır. Özellikle, savaş gemilerinin Girne açıklarında görünmesiyle ve hemen ardından paraşütçülerin inmeye başlamasıyla işin ciddiyetini anlarlar. Darmadağın durumdaki Milli Muhafızlarını toparlamaya çalışırlar ama pek de başarılı olamazlar. Söylendiği gibi, çıkartmanın adanın her bir yanında değil, sadece Girne yakınlarında olduğunu öğrenmeleri de uzunca bir süre alır. Ama geç kalmışlardır. Paraşütçüler inmiş, çıkartma birlikleri de karaya ayak basmıştır. Direnmeye çalışırlar ama onu da başaramazlar. Köprü artık kurulmuştur. Türk ordusu, topu, tüfeği, tankı ile artık adadadır.
Veee sonrası...
Rum direnişinin kırılışı; adanın diğer bölgelerinde kısılmış kalmış esir Türkler; sonuçsuz müzakereler; İkinci Harekat; ölenler, yaralananlar, katledilenler, tecavüzler, toplu göçler ve sonunda, adanın ortasına bir ÇİZGİ...
***
Şaka gibi... Aradan 45 yıl geçmiş bile...
Yaşanan bunca acıya karşın hala dersini almamış olanlar var her iki yanda da. Çözümsüzlük devam ediyor.
***
Bir ‘Tekrar’ daha yaptım bu yazımda. Yaşayanların bildiklerini yinelediğimin farkındayım. Ama, genç kuşakların tüm olanları sadece ‘başlıklar’ halinde bildiklerini de biliyorum.
Bu Kıbrıs tarihinin, önemli gününün yıldönümünde, bir tarafta, tanklar-tüfekler-askerler-savaş uçakları ile kutlamalar yapılırken diğer tarafta da yas-dini ayinler-kayıplar ve ölenler için dualar vardı her yıl olduğu gibi. Ve çekilen bunca acıya karşın hala aklı bir karış hava olanlar...
Ne desem bilmem ki !!!!
Sokak Ağzı
“İyi ki, 20 Temmuz, 30 Ağustos, 29 Ekim var da, önemli bir caddemizdeki çukurlar tamir ediliyor, yeni asfalt dökülüyor.”
***
“Tören caddemiz kısmen de olsa elden geçirildi. Tanklar geçtikten sonra ne olacak ? Bilinmez ? Galiba gelecek yılki 20 Temmuz’a kadar sabretmek zorunda kalacağız gene.”
***
“Amerika Birleşik Devletleri’nin Trump’ı varsa bizim de Tatar’ımız var. Gurur duyun...”
***
“Başbakan, sıcak çatışmadan en çok Güney Kıbrıs korksun demiş.... Peki Sayın Başbakan, her zaman ortada güme giden giden biz dokunulmaz mıyız ???”
***
“Türkiye’de, 15 Temmuz darbesi şehitleri için sela okunurken, Kuzey Kıbrıs da aynı anda selalarla çınladı. Çok merak ediyorum, Türkiyede bizim buradaki şehitler için de böyle topyekün selalar okunuyor mu ?”
***
Anlayana
“Üçüncü dünya savaşında hangi silahlar kullanılacak bilmiyorum; ama dördüncüsü taş ve sopa ile yapılacak.” (Albert Einstein