Vergi(siz)
Vergi listeleri yayınlandı ya...
Millet, “vergisini ödeyenleri” değil de sessizce aradan sıvışanları konuşuyor.
Hani efsane laftır ya, "iyi muhasebeci, müşterisine vergi ödetmeyendir" diye...
Epeyce "iyi" varmış (!)
* * *
Böylece en fazla vergi veren, kazancını ülkesiyle paylaşan, yurdunu ve toplumunu gerçekten seven isimlerin hakkını yiyoruz.
Onlar senelerdir “hep bana hep bana” demiyor...
Bir de "servet büyütenler” ama iş vergi ödemeye gelince ortadan kaybolanlar var.
Ve yükleniyoruz dar geliriyle; fondu, özel vergiydi, harçtı, puldu falan...
* * *
Sahi, bu sene "zarar beyan eden kurumlar" açıklanmadı, niye?
Kişiler var, kurum isimler yok ortada!
Vergisini ödeyenden çok ödemeyen var ya, gerçekten ‘zarar edenler’ tahmin ediliyor da ötekiler “deşifre” olacak diye mi korkuldu?
* * *
Şimdi isim isim yazsam, kurum kurum altınız çizsem, üzerinden bir de "tazminat davası" gelecek, mahkeme kapılarında debeleneceğiz.
Ama siz biliyorsunuz!
Mesele "gösteriş"e geldi mi, ortada poz poz gezinenleri...
Her sektöre dalıp dalıp da kimselere yaşam şansı vermeyenleri.
Siyasi partilerin kapılarını arşınlayanları...
Rekabetin vahşilerini...
Havuzlu villalarını, yazlıklarını kışlıklarını, çiftliklerini bilirsiniz de, vergi listelerinde olmaz yerleri...
‘Kuş tüyü’ yastıkları, ‘kuş sütü’ banyoları severler, ‘kaz gibi’ yolarlar ahaliyi de, iş paylaşıma geldi mi buharlaşırlar hemen!
* * *
Doktorlar arıyor örneğin, "biz varız da filanca niye yok?"
"Özel kliniğinde hastalar alt alta, üst üste, kazanmıyor mu?" diye soruyorlar...
Vergi müfettişlerine sorunuz!
Profilinizde sorunuz cesaretle!
* * *
Senelerce "kayıt dışılığı" hep yurt dışından gelen garibanların sırtına yükledik ya...
İşin aslı, içeride, içimizde “kaçaklar”!
Kazanan ödemiyor!
Ödenen de topluma dönmüyor ya...
Böyle “cilalanıyor” statüko, ha bire!
* * *
‘Adli Yıl'ın açılışında, bir Albert Camus sözü anımsatılmıştı “Adalet olmadan düzen olmaz” diye...
Olursa da bu kadar olur işte...