Yorum açıklayıcıdır:
Hem geriye doğru retrospektif,
Hem de ileriye doğru prospektif sürecin nasıl olduğuna dair bir anlam getirir...
Yani hem vuku bulanın nasıl geliştiği daha iyi bilinir,
Hem de gelecekte buradan hareketle nasıl bir sürecin olası olduğu tahmin edilir.
 
Sonuçta açıklayıcı yorumlarınız, ya da "doğru" bildikleriniz sizi bir yerlere taşır...
Hatta açıklayıcı "doğrular" yetmezse,
Hayal gücünüzü kullanır,
Geleceği bugünden daha iyi yapabilecek,
İdeolojik kaynaklı,
Yeni "doğrular" da keşfedersiniz: "B Planı, C Planı...Z Planı" ...
 
Aradan 50 yıl geçti...
Vuku bulan, buldu...
 
Şimdi sizlere soruyorum:
Statüko'da yani "dünya dışılıkta" yatan bir kurtuluş var mı?
 
Eğer varsa, bu toplum neden güçlü bir ekonomik yapıya hala ulaşamadı?
Neden halâ verimli ve üretken olmadı?
Neden devleti yönetenler yurttaşlarına hesap vermiyor, şeffaf olmuyor?
Neden bu ülkenin en önemli kamu malı, yani gençler göç ediyor?
Neden bir sonraki nesillere aktaracağımız kültürel mirasımız yok oluyor?
Neden toplumdaki farklılıklar hiçbir siyasal ya da sosyal olguda ittifak edemezler?
Son teknoloji sağlık kurumlarımız var...
Dünyadaki en son tedavi yöntemlerini uyguluyorlar ama;
Dünyadaki hukuk sistemini ve insan odaklılığı kendi sistemimize getirmeyi düşünemedik/başaramadık halâ...
Neden acaba?
Neden barış ve kalkınma değil de statüko?
 
İnsan siyasetin değerli bir öznesi değil mi?
Yeni bir rejim inşasına,
İnsani değerler,
Hukuk, Özgürlük,
Adalet, Eşitlik, Barış gibi kavramlar üzerine kurulmuş bir yaşam tarzı, bir dünya vatandaşlığı düzeni ile başlasak mı?
 
Yoksa !
Kendini "otorite" diye niteleyenlerin onayını almaktan ibaret olan, "Milliyetçilik" ile ;
Politik düzeyde de,
Varoluşsal düzeyde de,
Vesayetçiliğe angaje olmaya devam mı etsek?! 
 
Ya da sandığa gitmeden,
Olan-biteni bir 5 yıl daha mı seyredelim?
Belki bir şey anlarız...
Ne dersiniz?