1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. Vicdani Ret Uygulamasının Zamanı Geldi
Fatma Azgın

Fatma Azgın

Vicdani Ret Uygulamasının Zamanı Geldi

A+A-

 

Şu KKTC, dünyadan ne kadar kopuk yaşarsa yaşasın, zamanın dayattığı konulara artık duyarsız kalamıyacak.

Yıllar önce başlayan vicdani ret girişimleri 2014 yılında Murat Kanatlı’nın son vuruşuyla görmezden gelinemiyecek hale geldi. Çok sürmez bu hak elde edilecek.
Nitekim Murat Kanatlı’nın bu girişimi ve mahkeme tarafından cezalandırılması sonucu para cezası yerine hapse girmeyi tercih etmesi KKTC sınırları dışına da taşan yoğun bir destekle karşılandı.

Murat yıllardır Yeni Kıbrıs partisinde aktif olarak çalışıyor. Kaç yıldır “Askersiz Lefkoşa” projesinin de aktif gönüllüsü..(Çok sürmez bu da gerçekleşir!)
Murat’ın vicdani ret girişimi farklı siyasi partiler, hükümet yetkilileri, milletvekilleri ve STÖ’ler tarafından da sahipklenilmeye başladı. Emekli Kıbrıslı komutanlar bile bu hakkın verilmesi gerektiğini teslim ettiler.

Peki ne oldu da vicdani ret hakkının verilmesi toplumun büyük çoğunluğu tarafından desteklenmeye başladı?

Değişimlerin eşref zamanı vardır. Buna “kritik yığınlar teorisi” denir. Bir hak ve değişim talebi ilk kez dile getirildiği zaman önce yöneticiler bu talebe dudak büker. Bununla da kalmaz, aynı siyasi görüşe sahip olduğunuz gruplar da sizi desteklemez. İçlerinden birkaç kişinin aklına yatsa bile, onlar da etraftan çekinir ve sessiz, kapalı bir biçimde size destek verir.
Toplumun değişim güçleri bu tutumu sergilerse, sessiz çoğunluktan bir jest beklenemez.

Elbette değişim talepleri tek bir kez dile getirilmez..Yıllarca aynı talepler yeniden dile getirilir ama karşılık bulmaz..
Yıllar, yıllar geçer ve zaman bazı şeyleri dayatır. Koşullar, insanların düşünceleri, etkileşimleri, aydınlanmaları ilerler. Başka ülkelerdeki uygulamalar görülür. Hak ve demokrasi talepleri artar.
Ve bir gün gelir ki, toplumun büyük çoğunluğu değişimin gerekli olduğuna karar verir.

Bu güne kadar hangi hak elde edilmiş, hangi değişim yaşanmışsa uzun yıllar süren çabaların sonucudur. Belki de bu hakları ilk dile getirenler değişimi göremeden dünyadan göçerler.
Kadınların eşitlik hakları (feminizm) eşcinsel hakları, hasta hakları, çocuk hakları ve diğer haklar da emek harcaya harcaya, ömür tükete tükete gerçeklerşir.

Benim vicdani ret hakkı hakkında ilk bilgim 1973 yılına dayanır. Lefkoşa’da Fransızca gece kurslarına katıldığımda, genç Fransız hocamızın askerlik yapmak istemediği için öğretmen olarak Kıbrıs’ta görevlendirildiğini öğrenmiştim.

80’li yılların sonu veya 90’lı yılların başında, Kıbrıslıtürk bir genç de askerlik yapmak istememişti. Vicdani ret talep etmişti.
O günlerde küçük bir grup yanısıra Neşe Yaşın ile birlikte desteklemiştik bu gencimizi..Maalesef bu talebi kimse duymak istemedi ve şiddetle karşı çıkıldı..
Sanırım bu genç yurtdışına gitmek zorunda kalmıştı.

İnsanlığın ve teknolojinin ulaştığı bu günün şartlarında, elde silah nöbet tutmaya yönelik askerlik uygulamasının kimseye faydası yoktur. Sınırlarda silah elinde nöbet tutanların çoğu zaman yüzlerinin Türk kesimine dönük olmasına da aklım ermiyor.

Neyse, zaman her şeyin ilacıdır.. Kıbrıs sorunu, herkesin (kritik yığınlar) dediği gibi yakında çözülecekse bileceğiz ki bu da zamanın getirdiği bir hediye olacaktır.

Bu yazı toplam 3056 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar