Vicdanımın Sesi
Türk Mücahideler, Meclis Başkan Yardımcımız Zorlu Töre’yi ziyaret etmiş, Vicdanı Ret yasa tasarısının meclis gündemine alınmamasını talep etmiş. Vicdanları dinlemenin zamanı değilmiş, öyle diyor Türk Mücahideler. Kendi vicdanları gönüllü askerlikten yana saf tutuyor, bunun dinlenmesini talep ediyorlar ama bir yandan.
Herkesin vicdanı kendine tabii, askerlik yapmak isteyenler yapsın, hiç itirazım olmaz. Vatani görev mi? Peki, buyurun.
Kadının her alanda erkek ile eşit olduğunu savunurum. İsteyen kadın asker de olmalı, pilot da. Benim derdim istemeyenler ile, kadınlı erkekli. Kendini pasifist ilan edip, hayatının her alanından şiddeti uzak tutmayı savunan, barış yanlısı yüreklere zorla şiddet sokmaya çalışanlar ile derdim var benim.
Hepsinin tek tek yurttan yana en az mücahidelerimiz kadar sevgi taşıdığına emin olduğum güzel ruhlu insanlar, biz silah tutmak istemiyoruz diyorlarsa ne bu zorlama?
Doktor, hemşire, öğretmen, milletvekili, bilim insanı, sanatçı, sivil toplum gönüllüsü, yurda, yurttaşa, insanlığa hizmet etmiyor mu?
Vatana dair hizmet, toptan, tüfekten mi geçmeli mutlaka?
Türk Mücahidelerin vicdanını dinleyen Meclis Başkan Yardımcım benim vicdanımı dinlemeyi niye reddediyor? Mücahidelerin vicdanı daha mı güçlü, daha mı özel, daha mı derin?
Hükümetin 5-10 vicdanı retçinin peşine takılmasını doğru bulmuyormuş. Sayımızın bu kadar az olduğunu düşünmüyorum da, kendisi düşünüyorsa, çekinecek bir şey de yok o zaman. Meclise gelir yasa tasarısı, tartışılır. Herkes vicdanının sesini dinler, oyunu o yönde kullanır.
Hükümeti oluşturan siyasi partilerden Halkın Partisi, Aralık 2017 tarihinde yayınladığı Seçim Manifestosu’nda:
‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında somutlaşan haliyle iyi tanımlanmış, istismara açık olmayacak bir vicdani ret hakkını ülkemizde de hayata geçireceğiz. Bu bağlamda herhangi bir Anayasa değişikliği gerekmeksizin askerlik hizmeti yerine dünyanın birçok ülkesinde yerleşmiş uygulama örnek alınarak ölçülü ve alternatif nitelikte bir kamu hizmeti yükümlülüğünü hayata geçirme kararlılığındayız’ demiş.
Değerli Başbakanım 2 Ocak 2018 tarihinde partisinin demokratikleşme paketini basına açıklarken;
‘Demokrasi ve insan haklarının gelişmesi adına mevzuatın ve uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, ek protokolleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin konuyla ilgili içtihadı çerçevesinde şekillendirileceğini ifade ederek vicdani ret hakkının da düzenleneceğini’ belirtmiş.
Üçüncü ortak TDP Ocak 2018 seçimlerine yönelik hazırladığı Katılım Vizyonuna vicdanı ret hakkının tanınmasını şu şekilde dahil etmiş:
‘Askerlik yasasında, vicdani reddin bir hak olarak ülkede uygulanmasına yönelik hukuksal altyapının oluşturulmasını da içerecek değişiklikler yapacaktır. Buna göre bireylerin vatani ödevini kamusal alanda yapma süreleri caydırıcı olmayacak şekilde yasa yeniden düzenlenecek ve vicdani ret, vatani ödevle ilgili yasalara dahil olacaktır.’
Demokrat Parti ise manifestosunda Vicdani ret hakkına yönelik şu ifadeyi kullanmış;
‘Demokrat Parti Vicdani ret hakkını önerdiğimiz yeni Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Tasdik Yasası bağlamında ve 7 Temmuz 2011 tarihli Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı doğrultusunda tanır ve bu hakkın verilmesi için gerekli yasal düzenlemenin yapılmasına destek verir.’
Meclis Başkan Yardımcısı bu konuda Hükümette uyum olmadığını ifade ediyor. Hükümeti oluşturan tüm siyasi partilerin manifestosu ise aksini iddia ediyor.
İnanmıyorum, ben bu Hükümete güveniyorum, seçtiğim vekillerden talep ediyorum.
Vicdanınızın sesini dinleyin,
Vicdanımızı dinlememize izin verin!
-------------
Ara vermiştim, bir süredir YENİDÜZEN yazılarıma. Sen nasıl vicdanı red üzerine yazmazsın dedi değerli bir yürek, sensiz bir kişi eksiğiz. Vesile oldu, YENİDÜZEN sayfalarına geri döndüm. Cumartesileri bu köşede yine yeniden görüşmek umudu ile...