Vicdanınız ne tarafa düşüyor?
Orduya istiyorlar, savaş çıkar diyorlar
Silah veriyorlar anne, bana öldür diyorlar
Yat diyorlar anne, kalk diyorlar
Beynimi yiyorlar anne, beynimi yiyorlar.
Yaşar Kurt
Salih Askeroğlu ile başladı Kıbrıs’ın kuzeyinde Vicdani Ret Mücadelesi, yıl 1993. Yıllarca kimsenin haberi bile olmadı, hasıraltı edildi, kapatıldı. Salih hırpalandı bolca, yalnızlaştırıldı. Gitti. Askerlik yapmayı reddedenler, başka denizlerin sahilinde yaşam kurmak zorunda kaldı hep. Beyin göçünün en büyük nedenlerinden biri olarak kalakaldı zorunlu askerlik. Pek tartışılmadı, tabularımız rafına kaldırıldı, bekledi.
Murat, Halil, Hilmi, Haluk ile son yıllarda duyulmaya başlandı Vicdani Ret. Gençler ardı ardına Vicdani Ret’ini açıkladıkça, her türlü medyayı ve yaratıcılıklarını kullanarak kamuoyu yaratmaya, uluslararası bağlantılar kurarak haklılıklarını ortaya koymaya başladıkça zorunlu askerlik en sonunda gündem maddesine dönüşebildi. Biraz şımarıklık, biraz kendini zora sokamama olarak karşılandı en iyi niyetle. Kesinlikle Radikal! Vatana hizmetti ya, yapılmalıydı mutlaka, yoksa yafta hazır. Vatan Haini!
Vatana hizmeti, militarist ve erkek egemen pencereden sadece erkeğin görevi, elde silah, bir kulübe önünde, tel örgüler ardında nöbet tutmak olarak görmek, her türlü yolsuzluğun, yalançılığın, yüzsüzlüğün vuku bulduğu toprakların bir özelliği olsa gerek.
Hizmet sadece silah ile olmalı, özüne uygun aslında, zor ile! Eğitimi, sağlığı, adaleti, teknolojiyi, eşitliği yükseltmeyi kimse hizmet olarak algılamıyor herhalde bu Vatanda. Kadının yeri hele, hiç yok bu onurlu hizmet anlayışında.
Vatan? Hangi Vatan’a, ne hizmeti bu? Bir yandan Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar bir araya geliyor, Ortak Vatan, Ortak Gelecek, Çözüm Hemen Şimdi, Kıbrıs’ta Barış Engellenemez sloganları atıyorlar, diğer taraftan gençlerinin eline birer silah verip sınıra gönderiyorlar. Birbirlerine karşı nöbet tutmaya. Zorla!
Hani Vatan Ortaktı diye soran çıkacak elbet, tüm cesaretini ortaya koyacak;
Reddediyorum,
Askere gitmiyorum,
Elime silah almıyorum,
Şiddete karşı çıkıyorum!
diyen olacak elbet. Çok da iyi yapacak, sesi daha da bir gür çıkacak bu günlerde! Nuri atıyor bu adımı, yine, yeniden. Kıbrıs’ın kuzeyindeki 17’inci Vicdanı Retçi oluyor.
Uzun yıllar Vatan’ı Ortak yapma mücadelesi vermiş, barış ateşleri yakmış, Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumları her türlü etkinlikte yan yana toplamayı başarmış Nuri Sılay, bu kez yüreklerimizde yakıyor barış ateşini. İnsanlığa, umuda, düşlediğimiz Ortak Vatan’a bir adım daha yakınlaştırıyor bizi.
Vicdani Ret günümüzde Dünya’da tanınan bir İnsan Hakkı. Her dokuz çocuktan birinin savaş bölgesinde yaşam kavgası verdiği bir Dünya’da savaşa karşı çıkmak, Nuri’nin de vurguladığı gibi ‘Vatana ihanet’ değil insanlığa hizmet olabilir ancak!
Benim vicdanım, bu hizmeti sunmak için büyük riskler alan 17 Kıbrıslı Türk Vicdanı Retçi ile aynı tarafa düşünüyor, ya sizinki?