1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Vitsada’da fasariya istemeyen şahıs öldürülmüş, bir süre sonra köy göç ettirilmişti…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Vitsada’da fasariya istemeyen şahıs öldürülmüş, bir süre sonra köy göç ettirilmişti…”

A+A-

OKURLARIMIZ BİLDİKLERİNİ PAYLAŞMAYA DEVAM EDİYOR…

 

Sotiris Savva’nın Facebook’ta yarattığı “ΜΝΗΜΕΣ ΚΑΤΕΧΟΜΕΝΩΝ-ΛΑΙΚΗ ΠΑΡΑΔΟΣΗ ΚΑΙ ΙΣΤΟΡΙΑ ΤΗΣ ΚΥΠΡΟΥ” yani “Kıbrıs’tan eski hikayeler” gibi çevirisini yapabileceğimiz sayfada, Sotiris Savva arkadaşımız Vitsada’dan bir fotoğraf yayımlıyor… Tarih: 1964…

Fotoğraf belli ki, Vitsadalı Kıbrıslıtürkler’in köyden ayrıldığı gün çekilmiş… Büyük bir olasılık bu, Kıbrıs Enformasyon Dairesi PIO tarafından çekilmiş o günlerde…

hh-101.jpg

On yıl önce, Vitsadalı Kostas Epifaniu’yla bir röportaj yaparak bu sayfalarda yayımlamıştım… Kostas Epifaniu bana köyde ilişkilerin çok iyi olduğunu, hatırladığı kadarıyla 28 Şubat 1964’te Kıbrıslıtürkler’in köyden ayrıldığını aktarmıştı…

Bu etkileyici fotoğrafı bulunca, bu konuda bir araştırma yapmaya karar verdim ve Kıbrıslıtürkler’in köyden 18 Şubat 1964’te ayrıldıklarını öğrendim.

Bu tarihten önce köyün Kıbrıslırum muhtarı, dıştan gelen provokasyonlara karşı direnerek köylüsü Kıbrıslıtürkleri koruma ve köyün bütünlüğünü muhafaza etme yolunu seçmişti… Kostas Epifaniu’ya göre, 1963’lerde bir ara Kıbrıslıtürk toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük köyü ziyaret ederek Kıbrıslıtürkler’e bir konuşma yapmıştı… Ardından Üçlü Karargah’tan Türkler, Yunanlılar ve İngilizler de köye gelerek bir konuşma yapmışlardı…

Bir Kıbrıslıtürk okurumuz bize, köylülerin apar topar köyden ayrılma nedeninin beş-altı saat süren bir çatışma olduğunu, köy içerisinde Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar arasında meydana gelen bu silahlı çatışma ardından 18 Şubat 1964’te Kıbrıslıtürkler’in köyü boşalttığını anlatıyor.

Bu okurumuzun anlattıkları şöyle:

***  Kıbrıslıtürk liderliğinin o dönem bazı karma köylerdeki Kıbrıslıtürkleri köylerinden ayrılmalarına ikna etmek için bir takım sorunlar çıkardığı döneme bakmanız gerekir…

***  Köyümüz Vitsada’da da bir akrabamız vardı, Bay Mustafa köyün ileri gelenlerinden idi. Hem TMT lideriydi köyde, hem de köyün o dönemki Kıbrıslıtürk muhtarı idi…

***  Tarihi tam hatırlayamayacağım ancak bir dönem kendisine “çanaklar”ın açılması ve silahların çıkarılması, köylülerin de köyden ayrılmaları için ikna edilmeleri için talimat verilmişti. Fakat akrabamız Mustafa Bey buna karşı çıkmış ve köyde ilişkilerin iyi olduğunu ve köyden Kıbrıslıtürkler’in ayrılmasının gereksiz olduğunu belirtmişti… Bu tam olarak hangi tarihte oldu, yaşım küçük olduğu için tam tarih hatırlamam ama bunu araştırabilirsiniz. Zaten ben bu olayları yaşadığımız halde, çocuk olduğum için pek anlam veremiyordum, ancak seneler sonra neler olup bittiğini kavrayabilmiştim.

***  Bundan sonra yaptıkları şey daha da ilginçti: Bir başka akrabamız vardı ki bu akrabamıza İngiliz ordusunda zamanında oksillari polis olarak bir görev verilmişti ve İngilizler bu akrabamızı çeşitli olaylarda kullanmaktaydı.  Bu adamın aklının “tam olarak yerinde olmadığı” ileri sürülmekteydi… Ancak köyün TMT liderini öldürmesi için “ikna” edilmişti… Giderek köy kahvesinin ortasında av tüfeğini göğsüne dayayarak Mustafa Bey’i vurarak öldürmüştü, herkesin gözü önünde… O günlerde Mustafa Bey’in öldürülmesi emrinin Konedra’dan verildiği söylenmekte idi – o günlerde bölgedeki TMT komutası Konedra’da idi… Onun ölüm emrini veren şahsın adı da Konedra’dan ….. idi fakat kendisi değil, bir diğer akrabamız onu vurarak öldürmüştü…

***  Bu cinayetin sonucu ne olmuştu? Böylece bu köyden Kıbrıslıtürkler’in ayrılmasına karşı çıkan ve taksim dalgasına karşı direnen bir kişi ortadan kaldırılmıştı… Ancak bölgeden herhangi birisine soracak olursanız tüm bunları inkar edeceklerdir, ancak baş başa oturup konuştuğunuzda, gizlice bu durumu itiraf ederler. Ancak bunun da o kadar büyük bir önemi yoktur. Çünkü sonuçta bu durumdan kimin yararlandığına ve bu cinayet ardından yaşananlara bakacaksınız…

***  Ondan sonra ne olmuştu? Bu köyden bazı gençlere silah ve el bombası dağıtılmıştı. Dört-beş kişi kadardı bunlar… Ben mesela bu silahları ve el bombalarını ineklerin yalakları içinde yığılmış vaziyette gördüğümü hatırlarım… Yani bu köye “atanan” sözkonusu gençler çok fazla da eğitim almış şahıslar değillerdi, aksi halde ineklerin yalaklarında bırakmayacaklardı silahları ve el bombalarını…

***  Nitekim günlerden bir gün bu gençlerden birisi bu el bombalarından birisini alarak köyün Kıbrıslırum muhtarının evine atmıştı. Fakat bombanın pimini çıkarmayı unutmuştu… İşte köyde çatışmalar bu Kıbrıslıtürk gencin, Kıbrıslırum muhtarın evine bomba atmasından sonra başlamış ve 4-5 saat falan sürmüştü. Fakat hatırladığım kadarıyla ölen falan yoktu. Sadece birbirlerine ateş ediyorlardı. Böylece köyde Kıbrıslıtürkler’in köyden ayrılmalarına “ikna” edilmeleri için “atmosfer” yartılmıştı…

***  Vitsada yüksekte olduğu için uzaktan gördüğümüz Musullita yönünden bir kamyon dolusu Kıbrıslırum askerin getirilerek, köyün dışına indirildiği ve tarlaya yayıldıkları idi. Bu da korku yaratmıştı. Aynı şekilde Konedra’dan da silahlı Kıbrıslıtürkler Vitsada’ya gelmiş ancak köye girememişler, mezarlık yanında kalmışlardı çünkü İngiliz tankları köye sevkedilmişti. 3-4 tane İngiliz tankı Vitsada’ya getirilmişti. Ertesi günü de bu İngiliz tankları eşliğinde Kıbrıslıtürkler, köyden boşaltılmıştı… Bence bu işi organize eden İngilizlerdi çünkü adanın bölünmesine ve Kıbrıslıtürkler’in enklavlarda toplanmasına yardım etmekteydiler.

***  Şimdi geriye dönüp baktığımda, her zaman taksime karşı, bölünmeye karşı direnen insanlar olduğunu görebiliyorum. Çeşitli karma köylerde barışı korumaya çalışan hem Kıbrıslıtürkler, hem Kıbrıslırumlar vardı. Bunlar akıntıya karşı yüzmeye çalışanlardı. Ancak örgütlü olmadıkları için direndikleri halde kaybettiler. Kimileri öldürüldü, kimileri kovuldu, kimileri dövüldü, kimileri memleketi terk edip başka ülkelere göç etmek zorunda bırakıldı… Kaybettiler çünkü yeterince örgütlü değillerdi…

***  Şimdi ise geleceğe baktığımda, pek az umudum vardır çünkü toplumlarımız, bazı Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumlar’ın olası provokasyonları meydana gelecek olursa, böyle bir dalga yaşanacak olursa, hala örgütlü değillerdir. Buna karşı birlikte direnecek örgütlülüğe sahip değillerdir. Bu da acı gerçektir. Ve ne yazık ki toplumlarımız çeşitli dalgalara kapılıp gitmekte ve direnme riskini göze alamamaktadırlar… Gelecekte kan dökülmemesi için direnmeleri gerekirken, bunu başaramamaktadırlar… Çünkü örgütlü değillerdir… Bu yüzden pek umudum yoktur gelecekten…

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 3083 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar