Vur beline baltayı, al eline arsayı…
Birkaç gündür gündemimizin merkezinde azınlık hükümetinin Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın ‘Rauf Denktaş Üniversitesi’ açmak için askeri bölge olan arazinin nasıl ve hangi yollarla Bakanlığına devir sağladığını ve bu arazinin oğlu ve kızının ortak olduğu şirkete devrinin nasıl sağlandığıyla ilgili konu…
Lefkoşa Kermiya’da ve askeri bölgede bulunan 220 dönümlük arazi bir üniversite kurulması için KTBK kontrolünden alınmış.
Aslında Serdar Denktaş’ın oğlu ve DP Lefkoşa İlçe Başkanı Rauf Denktaş’ın şirketi aynı bölgede iki üniversite kurulmasını planlamış. Rauf Denktaş Üniversitesi için istenen yine başka askeri alanın fazla ağaç kapsadığı ve ormanlık arazi olduğu ve üniversite için uygun olmadığı söylenmiş. Ancak planlanan diğer Merkez Üniversitesi için istenen yine askeri alanın daha az ağaç kapsadığı ve ‘olabilir’ dendiği için buraya adından dolayı Rauf Denktaş Üniversitesi için onay verilmiş. Yani üniversiteler isim değişikliği yapılarak biri için onay almış. Diğeri artık başka bir yer bulur. Madem böyle uygulamalar olabiliyor, ona da yer bulmak sorun olmaz herhalde!..
Tabii ki bu olay fazlaca tepki alıyor. Siyasi partilerden, sivil toplum örgütlerinden, vatandaştan olumsuz yorumlar gelirken, arkadaş sohbetleri, kahve sohbetleri bu işlerin nasıl olabileceğiyle ilgili yapılıyor şimdi…
Hatta “acaba biz de askeri bir arazi bulabilir miyiz, biz de bir okulcuk açabilir miyiz” diye heyecanla düşünmeye başladılar.
***
Tabii bu olayın başka bir yönü daha var; O da Lefkoşa’da ve ülkenin diğer bölgelerinde nefes alabilecek yerlerin yine betona teslim olabileceğinin yolları açılıyor. Üniversite olacağı söylenen yerler bir çözümden sonra Lefkoşa’nın göbeğinde oksijen alanı, yeşil alan, gezme, yürüyüş, spor alanlarının olabileceği yerler olarak düşünülürken demek ki başkalarının kafalarında başka şeyler için düşünülmüş. Yine toplumsal değil, bireysel kazanımlar için bencilce planlar yapılan sözkonusu arazilerin bu şekilde eriyebileceği düşünüldüğünde insanı bir korku daha sarıyor.
Askerin şimdi elinde bulundurduğu ve betonlaşma olamayacağı için daha da yeşillenen arazilerin bu şekilde betonlaşmaya doğru gidebileceği düşünüldüğünde artık bu memlekette durmanın bir anlamı kalmayacağı şeklindeki gerekçeler için hazırlanan maddeler sıralamasına bunu da eklemek gerekecek demektir.
***
Bu gelişmelerle ülkemizde bazı kişilerin ne için hükümet olmak istedikleri, ne için bakan, ne için üst düzey bürokrat olmak istediklerine dair bir düşünce daha ekleniyor kafalara… Daha doğrusu zaten kafalarda olan bu düşüncenin doğru olduğunu ispatlayan gelişmeler olarak kazınıyor beyinlere… Siyaset bunun için olmamalı, “siyasilere güven kalmadı” diyenlerin ‘haksız’ olduklarını söylemek yerine bunun yanlış olduğunu ispatlamak gerekecektir. Elbette ki bunun ispatı yine bu uygulamaların yanlış olduğunu söyleyen, bunlara karşı olan siyasilere düşüyor ne yazık ki!.. Onlar siyasetin düzeyini korumaya çalışıyorlar belki ama bu düzey öyle hızlı düşüyor ki bu düşüş hızına ulaşmak, en azından bu hızı nötrleştirmek mümkün görünmüyor.
Başbakan’a kapı açtılar
Lefkoşa Atatürk Stadyumu’nun altında biliyorsunuz çeşitli sivil toplum örgütlerinin dernek merkezleri var. Genelde sporla ilgili dernekler… Bunlardan biri de Antrenörler Birliği… Önü çimlendirilmiş ve her geçtiğinizde sürekli o çimlerin sulandığını görebilirsiniz. Yerlerini güzel tutmaya çalışıyorlar çünkü oraları genelde kalabalık ve ara sıra mangal partileri de göze çarpıyor. Bunlara diyecek bir şey yok… Sanayi Bölgesi’ne giriş yoluna bakan taraftaki duvarı yıkıp, üstündeki demirleri kesip, yolun içine beton giriş yapana kadar… Orada söyleyecek çok şey var. Beton dökülen alan aslında daha önce asfaltın sökülüp kanalizasyon ve su boruları geçirilen ama bir türlü yeniden asfaltlanmayan ve uzun süredir öyle kalan yolun içi… Sanayiyi kullananlar olarak biz o yolun yeniden asfaltlanmasını ve özellikle iş çıkışları metrelerce ve iki-üç sıra oluşan kuyrukların rahatlamasını beklerken antrenörlerimiz yolu işgal etmişler. Öyle bir işgal ki gecenin karanlığında oradan geçmeye çalışan bir arabanın betona toslamasına yol açabilir. Bugüne bu yazıyı yazmak için planlarken bir baktım ki önceki gece orada yapılan ödül dağıtım gecesine Başbakan ve Çalışma Bakanı gelmiş. Haklılar! Bu gibi uygulamaların ustalarını karşılamak için direkt giriş-kısa yol yapmışlar herhalde o gece için!.. Ama bu karşılamanın ortaya çıkardığı şey geçici değil kalıcı hale geldi.
Kitap
Kitabın sayfalarını açtım okumak için… Ohh dedim, keyif!... Gözlerim satırlar üzerinde gezinirken askerin uhdesindeki arazinin nasıl bakan ve ailesinin olduğu geldi aklıma, döndüm bir daha okudum geçtiğim yeri… İki satır daha geçtim, aklıma dağ yolunda bitmeyen kazalar, giden canlar geldi yine döndüm geriye… Ha gayret dedim, iki hatta üç satır geçebildim büyük bir gayretle, aklıma ahbap işi devlete istihdam edilen 7 kişi geldi yine döndüm geriye… Bir türlü ilerleyemedim, ilerledimse de anlayamadım. En iyisi kapat kitabın kapağını, kapat gözlerini de, yat uyu!...
‘Güzellik’le okuyun
DAÜ VYK’nın güzellere vereceği burs iddiada kalmadı. Güzellik yarışmasının tarihini açıkladı, “gelin güzelliğinizi ispatlayın, burs alın” dedi. Bu olay sadece DAÜ’yle kalmadı, LAÜ de bunun erkek versiyonunu düzenledi. O da erkek güzelini seçecek ve o da erkeklere burs verecek. Artık okumak için ‘güzel’ olmak yeterli. “Güzelleşin, okuyun… İster mühendis, ister doktor olun.”
Güç insanı yoldan çıkartır; mutlak güç ise insanı tamamen sapıttırır.
Lord Acton