1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Vurdumduymazlıktan sağlık kendi kendine özelleşiyor”
“Vurdumduymazlıktan sağlık kendi kendine özelleşiyor”

“Vurdumduymazlıktan sağlık kendi kendine özelleşiyor”

Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Kenan Arifoğlu ‘sağlıkta’ yaşananları ‘KAOS’ olarak nitelendirdi, ‘vurdumduymazlık’ vurgusu yaptı…

A+A-

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Kıbrıs Türk Tabipler Birliği (KTTB) Başkanı Kenan Arifoğlu, sağlıkta ikinci iş yasağı ile birlikte Ağustos’ta kaosun yaşanacağını söyledi.

Sağlık Bakanlığı’nın Ağustos’ta sağlıkta yeni sistem uygulayacağını açıklamasına ise Arifoğlu, “Hani yapılacak olan işler? Daha ortada yok… Meclis 18 Haziran’a kadar... Ondan sonra çalışmaz. E ne kaldı Mayıs, Haziran. Ortada bir şey yok daha” dedi.

“Uzun yıllardır genel sağlık sigortası, döner sermaye yasası hep konuşuluyor, tartışılıyor. Ancak doğru düzgün bir şey yapılamadı, ilerleme kaydedilemedi. Bu süre içerisinde tabi özel sermaye aldı yolu gidiyor” diyen Arifoğlu, “Sanki bir vurdumduymazlık var ve sağlık kendi kendine özelleşiyor” vurgusunda bulundu.

“Uzun yıllardır genel sağlık sigortası, döner sermaye yasası hep konuşuluyor, tartışılıyor. Ancak doğru düzgün bir şey yapılamadı, ilerleme kaydedilemedi. Bu süre içerisinde tabi özel sermaye aldı yolu gidiyor.”

Bu hafta KTTB Başkanı Kenan Arifoğlu ile sağlıkta yaşananları konuştuk.

  • Sağlıktaki tartışmalar devam ediyor. Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanlarının ve vatandaşın tepki ve istekleri var. Sizin bu tartışmalara yaklaşımınız nedir?
  • Kenan ARİFOĞLU: Uzun yıllardır genel sağlık sigortası, döner sermaye yasası hep konuşuluyor, tartışılıyor. Ancak doğru düzgün bir şey yapılamadı, ilerleme kaydedilemedi. Bu süre içerisinde tabi özel sermaye aldı yolu gidiyor. Özel sermaye yatırımları Kıbrıs’ta arttı. Artan bu özel sermaye hasta istiyor. Bu hastanelerin dönmesi için hasta isteniyor, çünkü başka türlü dönmez. Siz ülkede planlama yaptınız mı? Ne kadar hastane istersiniz? Özel hastaneler yatırımları yapmaya devam ederken, Sağlık Bakanlığı uyudu. Doğru düzgün yatırım yapmadı, yapmadığı gibi sistemi düzeltme yönünde de adımlar atmadı. Dolayısıyla geldiğimiz noktada hem hastanelerin alt yapısı tıkandı, hem de sistem revize edilmediği için o da tıkandı. Geldiğimiz noktada da mahkeme kararı buna tuz biber ekti. Mahkeme kararı gelince işler karıştı. Tabi Göç Yasası da var. Hekimlerin maaşları düşünce devlet hastanesi cazip bir çalışma kurumu olmaktan çıktı. Dolayısıyla yeni hekimler bu düşük maaşlarla çalışmıyorlar. Çünkü ortada bir gelir yok ve giderek hekim açığı ortaya çıkıyor. Mecburi hizmete gelenler de mecburi hizmete geliyor ama ardından devam etmiyor, istifa edip gidiyor. Bunlar istifa edip gidiyor, bu arada emekli olanlar da var, onlar da çıkıyor. Gelen yok,  emekliler var, alt yapı yok bu sefer tıkanıklık oluşuyor, hastane yetersiz kalıyor. Bunun üzerine de Sağlık Bakanlığı ‘hastanede yer yok’ diyor ve yer yok denilip denilip hastalar özele sevk ediliyor.

“Bu gidişat hiç iyi değil. Görünürde de ne genel sağlık sigortası, ne de döner sermaye ortaya çıkacak gibi… Netice günü geldiğinde içi boşalmış hastaneler ve mağdur olmuş hastalar…”

  • Devlet kendi eliyle eğitimde olduğu gibi sağlıkta da bir özelleştirmeye mi sevk ediyor?
  • Kenan ARİFOĞLU: Özelleştirmeye doğru gidiyor. Sanki bir vurdumduymazlık var ve kendi kendine özelleşiyor. Bütçenin büyük kısmını da sevklere veriliyor. Şimdi ‘yer yok’ diyerek hastaların sevki yapılıyor. Eskiden böyle bir kriter yoktu. Özel hastaneler yokken, bu ülkede sevk nasıl olurdu? Komiteden geçerdi ve burada tedavisi yapılamazsa hastalar sevk edilirdi. Şimdi yer yok, yer yok! Ve müthiş faturalar ortaya çıkıyor. Eskiden yurtdışına sevk ettiğinde belli kritere göre öderdin, sen özel hastaneye giderseydin farkını sen öderdin. Onun için hasta iyileştiği anda pılısını pırtısını toplayıp geri gelirdi. Şimdi o kriter de ortadan kalktı. Hasta iyileştiği zaman yani yoğun bakımdan çıkıp normal servise geçince ödemeye devam ediyorsun ve fahiş fiyatlar ödüyorsun. Bu paralarla sen doktor da alabilin, alt yapını da yapabilin. Ama sistem bir kısır döngüye girdi.
    Şimdi hekimler seçim yapmak zorunda. Ya istifa edecek ya da çalışacak. İyi durumda olan hekim istifa edip gidecek. Buradan da kayıp yaşanacak. Bu arada emeklilik hakkını elde eden o da emekli olacak. Böyle sıkıntılı bir süreç... Birçok hekim bunu ifade ediyor.
    ‘Hekimler bu paraya doymadı, biz geçiniriz’ diyor insanlar. Ama hekimin hastanede bir kazandığı varsa dışarıda da bir alternatifi varsa daha fazla kazanma ihtimali var. Neticede onlarda aile geçindiriyor, yapabilir. Eleştirenleri görüyorum, onların bu alternatifi yok. Ya o işi yapacak ya da işsiz kalacak. Bir alternatifin varsa senin, onu tercih edersin ama yoksa maaşın ne ise onunla devam edersin. Bazı hekimlerin durumu budur. Kısacası alt yapıda ciddi eksiklik var, sevklerde acayip bir gider var, artı bu istifa eden hekimler var. Bu gidişat hiç iyi değil. Görünürde de ne genel sağlık sigortası ne de döner sermaye ortaya çıkacak gibi… Netice günü geldiğinde içi boşalmış hastaneler ve mağdur olmuş hastalar…
     
  • Sağlık Bakanlığı’nda, alt yapıda, organizasyonda, yasalarda her yerde sorun var peki doktorlarda da sorun var mı?
  • Kenan ARİFOĞLU:  Herkeste sorun var.
     
  • İşler bu noktaya gelmeden çözümü olmaz mıydı? Yani işini hakkının fazlasıyla yapan doktorların yanında su istimal edenler de var. Mesaiye örneğin uyulamaz mıydı?
  • Kenan ARİFOĞLU: Sen yöneticiysen elini masaya vuracaksın, yöneteceksin. Hem serviste hem poliklinikte servis veren doktorlar var ve o kadar yoğun çalışıyorlar ki polikliniğe gidemezler diye laf söz olur. Ama bu insanların da izin hakkı var. Mesela biz plastik cerrahlar ayda 15 gün on call çalışıyoruz. Bu ne demek? Mağusa’ya gidemezsin, bir tiyatro gösterisi izleyemezsin, ailene zaman ayırmazsın.

 

 “Hekimlerde de sorun olabilir ama en büyük sorun yöneticilerdedir. Benim gördüğüm ortada ne genel sağlık sigortası ne de döner sermaye var ama özel sağlık sigortaları hareketlenmeye başladı. Parası olan özel sağlık sigortası yapacak, parası olmayan da ayvayı yedi.”

Hekim sayısını düşürme lüksümüz yoktur. Hekimlerde de sorun olabilir ama en büyük sorun yöneticilerdedir. Benim gördüğüm ortada ne genel sağlık sigortası ne de döner sermaye var ama özel sağlık sigortaları hareketlenmeye başladı. Parası olan özel sağlık sigortası yapacak, parası olmayan da Amerikan sistemi gibi paran yoksa ayvayı yedin. Yani sosyal devletten uzaklaşıyoruz, sağlıkta kapitalist bir yaklaşım, özelleştirmeye doğru gidiyoruz. Senin anayasanda sosyal devlet anlayışın varsa, sağlık ücretsizdir diyorsan, sen bunu ya doğru düzgün vergi alarak yapacaksın ya da genel sağlık sigortasını çıkaracaksın. Sen hasta olduğunda ben sana ben hasta olduğumda sen bana bakacaksın. Bu arada genel sağlık sigortasına katkı koyamayacak engelli vatandaşlarımız, yaşlılarımız da var. Bunlara da bakmak zorundasın sen eğer sosyal devletsen. Özel sermaye ‘bize gelsin hastalar’ diye zorluyor. Tamam da yani hasta sayısı belli, kapasite belli. Sıkıntılı bir süreçteyiz.

  • Kaç hekim istifa etti?
  • Kenan ARİFOĞLU: 25’e yakın istifa var benim bildiğim.

“Hani yapılacak olan işler daha ortada yok... Meclis 18 Haziran’a kadardır. Ondan sonra çalışmaz. E ne kaldı Mayıs, Haziran.”

  • Ağustos’ta yeni bir sisteme geçileceğinden bahsedilir.
  • Kenan ARİFOĞLU:  Hani yapılacak olan işler daha ortada yok. Meclis 18 Haziran’a kadardır. Ondan sonra çalışmaz. E ne kaldı Mayıs, Haziran. Ortada bir şey yok daha.

“Sürekli bu devlete bir şeyleri ödemek zorundayız ve artık yorulduk. Öden de öden… Bu devlete sürekli borçlu olmaktan vatandaşın beli büküldü.”

  • Ağustos’ta sağlıkta kaos mu beklenir? O güne kadar bir çözüm yolu bulunur mu?
  • Kenan ARİFOĞLU: Evet kaos beklenir. Bu ülkede her şeyde olduğu gibi arapsaçına döndü. Bütün kurumlar elimizden yavaş yavaş gidip özelleşiyor. Vatandaşın cebinden 80 TL su parası çıkarken şimdi 300 TL çıkıyor. Eskiden Kıbrıs Türk Hava Yolları vardı. Şimdi o yok ve iki katı fiyatla uçuş yapıyorsun. Kurumların senin kontrolünden çıkıyor.  Kurumlarımızı korumak zorundayız. Çünkü sağlıkta bu şekilde özelleşmede vatandaşın bunun altından kalkması mümkün değildir. Eğitime baktığımızda eğitimde de sıkıntılar yaşarız. Paran varsa çocuğunu özel okula yollarsın, aldığın maaşın yüzde 70’i eğitime gider. Yani sürekli bu devlete bir şeyleri ödemek zorundayız ve artık yorulduk. Öden de öden vatandaşın beli büküldü. Bu devlete sürekli borçlu olmaktan vatandaşın beli büküldü.
     
  • Bu kadar eylem yapılıyor, konu tartışılıyor, her kesim bu durumdan şikayetçi… Sağlık Bakanlığı ile bir uzlaşı noktası bulunamaz mı?
  • Kenan ARİFOĞLU: Sağlık Bakanlığı uğraşır ama yapamıyor. Anlaşılan önü açık değil. Mesela yeni hastaneyi Ocak ayında temelini atacağım demişti. Basına da açıklama yaptı. Ama bizim aldığımız bazı duyumlara göre bunu yapamayacak. Söyledik kendisine, ‘yok yapacağız’ dedi. Sonra temelin tarihi Nisan oldu. Peki şimdi temel nerede? Karadenizli temelden bahsetmem. Temel de yok orta yerde. Türkiye’den para bekliyor Türkiye parayı vermiyor, ‘başka hastaneler var yararlanın’ diyor. Bir özelleştirme sevdasıdır da gider. Ama özelleştirme doktorları bir kenara bırakın, halkı kurtarmaz.  Halkın sağlığı tehdit altına giriyor. Eğitimde bulun buluşturun öden ancak sağlıkta baş edilemez. Sağlıkta bu şekilde vahşi özelleştirmelerde, sağlık sistemlerinin çok iyi olduğu söylenmez.

"Ülkenin her şeyinde sıkıntı var. Bu ülkede denetlemek ayıptır. Bir zaman bir polis babasını tek yol gittiği için yazdıydı. Bizim öyle insanlara ihtiyacımız vardır. Şimdi ise çok popülist olduk. İş çığırından çıkmaya başladı.”

 ‘İş çığırından çıktı’

  • Denetim noktasında peki sıkıntı var mı?
  • Kenan ARİFOĞLU: Ülkenin her şeyinde sıkıntı var. Bu ülkede denetlemek ayıptır. Bir zaman bir polis babasını tek yol gittiği için yazdıydı. Bizim öyle insanlara ihtiyacımız vardır. Şimdi ise çok popülist olduk. İş çığırından çıkmaya başladı.
     
  • Toplum şu an ikiye bölündü, doktorlara sonuna kadar hak veren de var, doktorlara hak vermeyenler de…  Ortada vatandaş kalıyor çünkü sağlık hizmetine ihtiyacı var.
  • Kenan ARİFOĞLU: Vatandaş tabi ki sıkıntıdadır. Çünkü daha iyi bakınmak ister. Bu ülkenin birçok devlet memuru başka yerde de çalışır. Memur, domates ekiyor, bir diğeri babasından kalan bahçeye bakıyor bir diğeri başka bir iş yapıyor, gardiyan buzlukçuluk yapıyor, hemşire özel hastanelerde çalışıyor. Bu ülkenin yaygın bir gerçeğidir. Bakıyorsun onlarda bir devlet memuru olarak ikinci iş yapıyor. Hekim de öğleden sonraları hasta bakıyor. Hekimlerin en büyük sıkıntısı o mesailere uymamalarıdır. Şimdi senin doktor sayın belli yaklaşık 620 doktorun var. Bunun da yarısı özeldir. Senin bir lüksün var mıdır hekimlere saat 15’ten sonra ertesi gün sabah saat 8’e kadar ‘sen hekimlik yapmayacaksın’ demeye, o kadar fazla doktorun var mı? Yok. Bazı şeyler ülke gerçekleriyle de bağdaşmıyor. Hatta bazı hekimler tektir. Tek olduğu için bazı özel hastaneler bu hekimlerden yararlanıyor. Lüksün var mı ‘kamuda çalışın, dışarıda bakma’ demeye?

 “Evet kaos beklenir. Bu ülkede her şeyde olduğu gibi bu da arapsaçına döndü. Bütün kurumlar elimizden yavaş yavaş gidip özelleşiyor.”

  • Günün sonunda ne olacak?
  • Kenan ARİFOĞLU: İçinden çıkılmaz bir kaos ortaya çıkacak. Kavgalar, kargaşalar hoş bir durum ortaya çıkmayacak. Bakanlığın, mahkemenin bu konuyu oturup değerlendirmesi, bunu kamu yararına nasıl çözebiliriz demeleri gerekir. Reformlar Haziran’a kadar gerçekleşemeyecek. Bu sürenin değerlendirilmesi gerekir. Birçok hekimin kendi olanaklarıyla özel yatırımları var. Mesele bir göz doktoru bir cihazı almak için belki de 200 bin sterlin verdi, bir başka doktor başka bir cihaz arak başka ir yatırım yaptı. Bunlar doktorların kişisel olanakları ile yaptığı yatırımlardır, çalışanları var. Bunu 4 ayda değiştiremezsiniz.
     
  • Bu küçük ülkede yıllardır sağlıktaki sorunların çözülmesi bu kadar zor mu?
  • Kenan ARİFOĞLU: Her işi arapsaçına döndürmede üstümüze yok. Her işi allem galem ederiz. Onun çıkarı, onun ahbabı, diye diye… Bu özel hastanelerin bünyesinde yüzde 50’sinden fazlası çalışanlarının kamu doktorudur. Bu doktorların devletten ayrıldığını düşünün, peki nerden bulacaksınız doktor?
    Yurtdışından doktor getirecekler? Cazip maaşlar verecek de getirecek? O zaman kendi doktoruna versin o cazip maaşları… Ama yok, onlara göç yasasından verin. Nasıl çelişkili bir durumdur anladınız?
    Devlet Hastanesi’nde otomasyon yokken bildirilen hasta sayısı 80 bin işken otomasyona girdiği anda 180 bin oldu. Kayıt dışılığı düşünebiliyor musunuz? İstatistik anlamda da çok büyük sıkıntı var. Genel sağlık sigortası devreye girdiği anda senin kayıtların da olacak, hastalık kontrollerini de yapabileceksin, nüfusunu da öğreneceksin. Ne tür hastalıklar olduğunu da öğreneceksin ve ona göre planlamada yapabileceksin.   Ama biz karambolda gideriz, hiçbir şey bilmeyiz. Sorsan kaç tane kanser hastası var. Bilmeyiz. Hiç kayıt yok. Genel sağlık sigortasını devreye koyduğun zaman kayıtlar mecbur olacak.  Lefkoşa’da yaptığın tahlilin sonucunu Mağusa’da görebileceksin. Bazı şeyleri yapmak zor değildir.
Bu haber toplam 5586 defa okunmuştur