Ya Allah, bismillah!
Memleketteki siyasi gündem yerine başka konuları irdelemeye devam edelim en iyisi, biraz sohbet eder gibi, ne dersiniz?
Malum ev ihtiyaçları olur herkesin…
Akşamüstü gazeteden çıktım, markete geçtim.
Fark ettim ki markette pahalılık ve hükümet meseleleri dışında bir konu daha konuşuluyor: Cinayetler, şiddet, kavga, darp…
Dün sabah bankaya gittim, orada da aynı konuyu konuşuyor, ne olacak bu memleketin hali…
Hemen hemen herkes “Nasıl olur yahu” ile başlayan cümlelerle yorumluyor olan biteni…
Nasıl olur?
Şiddetin nasıl böylesi bir boyuta ulaşabileceğine kafa yoruyor…
Marketten çıktım, eve geçtim.
Gün içindeki yorucu ve sıkıcı gündem nedeniyle kafamı nasıl dağıtırım güdüsüyle TV’yi açtım.
Türkiye kanallarını zaplıyorum. (Büyük hata- Yapmayın)
İlk açtığım kanalda bir “Osmanlı” dizisi.
Kafa kesmeler, hünkarın kardeşini boğması gibi konular dönüyor. “Ya Allah bismillah” diyor, kelle alıyor vesselam!
Aman Allah’ım!
Değiştim kanalı, diğer kanala geçtim.
Bir ‘hoca’ vaaz veriyor, şu caiz, bu caiz değil filan gibisinden bir sohbet dönüyor, sohbeti dinledim, kadının evde olmasına emreden bir genel havası vardı söylenenlerin…
Diğer kanala geçtim bu kez, bir başka Osmanlı dizisi.
Yine şiddet, yine ölüm, yine kan!
Değiştim yine kanalı.
Adını tam hatırlamıyorum ama sanırım “Ben bilmem eşim bilir” isimli bir program!
Eşler yarışıyor, bir yarışma programı…
Detaylı izledim. Çiftler sonucunda maddi değeri olan bir ödül için hunharca mücadele ediyor.
Arada kavga bile ediyorlar! Belli ki program öyle kurgulanmış!
Normal hayata şöyle bir mesaj veriyor program: “Evli çiftler maddi kazanç uğruna bir birleri ile kavga dahi edebilmeli. Maddi kazanç için, yani hayat mücadelesi için didişmeli ki sonucu güzel olsun! Kazanamazsanız da birbirinizi yiyin”
Bu mudur? Evet budur!
Hatta programda adamların sohbetlerine ayrıca detay veriliyor. Adamlar sohbetlerinde eşi ile ilgili konuşuyor, onun diğerlerinden ‘eksik’ kalan yanlarını anlatıyor.
Biraz muhafazakar, biraz kapitalist, biraz popülist bir yaşam tarzı dayatıyor program!
Bu kanalı da değiştim elbette, diğer kanala geçtim.
Survivor!
Yine yarışma, yine hayat mücadelesi, yine bir sokum yemek için bir biri ile didişen insanlar, kavga, kızgınlık halleri hatta kimi zaman şiddet!
Yine değiştim kanalı…
Bir askeri dizi vardı bu kez!
Yine silah, yine ölüm, yine kan!
Ve öldürmenin ‘harika’ bir şey olduğunu sunan bir dizi…
Öldüren kahraman! Ne de olsa vatan (!)
Baktım ki 1 saatim geçmiş…
Ve bu 1 saatte bu TV kanalları bana şiddetten başka bir şey vermemiş!
Aklıma marketteki, bankadaki sohbetler geldi: “Biz ne zaman böyle olduk, bu kadar şiddeti özümsedik?”
İşte sebeplerinden biri capcanlı karşımızda.
Evet tek sebep budur demiyorum elbette, ama evimize şiddeti sokan küçük ama önemli nedenlerden biri de bu değil mi?
Siyasetinde şiddet!
Haber bültenlerinde şiddet!
Dizisinde şiddet!
Yarışmasında şiddet!
Her şeyinde şiddet var!
Hatta kıyafet programında bile şiddet var!
“Senin eteğin çirkin, benimki güzel” diyerek kavga ediyor kadınlar, sözüm ona “moda” programında…
Bir siyasimizin bizim basına yönelik yaptığı açıklama geldi aklıma birden!
Ne demişti biliyor musunuz?
“Şiddet haberini basın manşetine taşımasın”
Hadi biz yerel medya olarak manşetimize taşımayalım, peki hayatımızın manşetine taşıdığımız şiddet içeren ithal TV programları ile dizileri ne yapacağız?
Tam aksine şiddeti her yönüyle konuşmamız gerektiğini düşünüyorum ben…
Konuşmalıyız ki başka canlar yanmasın…
Ve asıl manşete taşınmaması gereken, yani izlenmemesi gereken şiddet içeren ithal TV programları ve dizilerdir.
Bizim medyamız memlekette yaşanmış bir olayları aktarıyor, irdeliyor, irdeleyecek, görevidir.
Evet çocuklar uzak tutulmalı bu gibi korkunç olayların detaylarından ama biz büyükler her yönünü konuşmalıyız.
Dijital yolla gelen ‘ithal şiddet kültürü’ de bunlardan biridir.
Diğerlerini de konuşacağız… Bizdeki de…
Bizim siyaset tarzımız bu değil!
Bir partinin başkanının başını çektiği bir grup siyasette dili çirkinleştiriyor.
Aynı dil ve üslubu sol / barış yanlısı olduğunu iddia edenler de kullanmaya başladı, ne yazık!
Yapmayın etmeyin efendiler, hanımefendiler.
Biz, sağıyla soluyla, siyasetteki her rengiyle gardaş gardaş sohbet etmesini de biliriz, siyaset yapmasını da…
Bu kötü dil bize ait değil…
Bu tarz bizim değil.
Dile, üsluba lütfen dikkat!
Gidişat tamam değil.
Kullandığınız kelimeler hoş değil.