YA KAPANIRIZ, YA DA…
Burnunun ucunu göremeyenlerin idaresinde felaketin eşiğine gelmiş bulunuyoruz.
Bundan tam bir hafta önce, yani geçen Çarşamba toplanan Bakanlar Kurulu, en az iki hafta önce önlerine konulan ve ellerinin tersiyle ittikleri ‘kapanma’ kararını –epeyce sulandırdıktan da sonra- nihayet alabilmişti.
Ancak İngiliz’in dediği gibi ‘too late’ti.
Rakamlar ortadaydı.
Başka ülkelerde yaşananlar biliniyordu.
Hastalığın daha hızlı yayılmakta olduğu ve daha agresif olduğu belli olmuştu.
Bilimsel kurullar ‘kapanma’ diyordu.
Cephedeki sağlık ekipleri ‘kapanma’ diyordu.
Kamuoyunun önemli bir kesimi ‘kapanma’ diyordu.
Buna rağmen burun ucundan ötesini göremeyenler hala ‘Mağusa’yı neden kapatalım?’, ‘İskele’de ne var da kapatacağız?’, ‘Ekonomi kapanmayı kaldırmaz’ gibi gayrı mantıki, bilim dışı ve de başka vehimleri halk sağlığının önüne koyan yaklaşımlar içerisindeydiler.
Şimdi geldiğimiz nokta işte bu umursuz, düşüncesiz, akla ve bilime kulak vermeyen ekibin eseridir!
Hükümet edenlerin bu halka yaşatmakta olduğu korku ve bundan sonra yaşanabileceklere dair daha çok şey söylenebilir.
Ama şu an gerçekten de buna ne zaman vardır ne de harcayacak en ufak bir enerji…
* * *
Şu an yapılması gerekenlere odaklanmak ve daha fazla hata yapmadan, süratle yaklaşmakta olan felaketi bir an önce başımızdan def etmenin yollarını bulmak zorundayız.
Bugün yapılacak parti başkanları toplantısından çıkacak sonuç, bundan sonraki sürece doğrudan etki edebilir.
Olumsuz da olabilir bu etki…
Ama pekala olumlu da…
Hükümetteki partilerin ‘kapanmanın uzaması’ ve ‘ekonomik paket’le ilgili açıklamaları bugünkü toplantı sonrasına bırakmış olmasından anlaşılan şudur: Başbakan Ersan Saner özellikle bu iki konuda sorumluluğa muhalefeti de ‘ortak’ etmek istiyor.
Bu iyi bir şey ve zaten öneri de bizzat ana muhalefetten gelmişti. Diğer muhalefet partileri de açık destek veriyorlar bu adıma…
Buraya kadar her şey güzel…
Ancak soru şu: Saner ‘sorumluluk’ yüklemeye çalıştığı muhalefetle ‘yetki’ konusunu da paylaşmaya yanaşacak mı?
Alınacak kararlarda ‘söz sahibi’ olacak mı muhalefet partileri ve de toplumsal kesimlerin temsilcileri?
Yoksa ‘Biz hazırladık, buyurun, onay verin’ mi denilecek bugünkü toplantıda partilere?
Kuşkusuz ‘kapanmanın uzatılması’ ve ‘ekonomik tedbirler’ konuları süratle karara bağlanmalı. Bu yüzden belki kararların aciliyet gerektirenleri yarın hükümetin sorumluluğunda alınır ve açıklanır ama giderek kötüleşen sürecin geri kalanı da ‘kolektif akıl’ ile yürütülür.
Bu ‘ortak akla’, ‘iş ve güç birliği’ne ve ‘dayanışma ruhu’na en çok da bugünlerde ihtiyacımız var.
Tehlike büyüktür.
Virüs yayılıyor, sağlık sistemi SOS veriyor.
Bu işin şakası kalmadı.
Ya kurtulmak için hep beraber ‘gereğini’ yapacağız, doğru düzgün bir ‘kapanma’ süreci yaşayacağız, ya da…
Devamını yazmak istemiyorum.