Son günlerde yine asimilasyon çalışmalarının çeşitli biçimlerde uygulamaya konulduğunu görmek mümkün…

Bunun en güncel konusu Çanakkale’ye gönderilen çocuklara otobüslerde çeşitli ilahiler okunması… Geziyle nasıl bağdaştırılmışsa!..

Özellikle Lefkoşa surlariçinde uzun yıllardır süren, arasıra gün yüzüne çıkan kuran kurslarının şimdi ‘yaz kursları’ adı altında devam ettirilmesi gibi…

Tabii her yere, neredeyse her mahalleye bir camii yapılması için ayrılan veya bir yerlerden gönderilen paraların ardı arkasının kesilmemesi, ilahiyat kolejleri ve ardından da ilahiyat fakülteleri açılması, bunların karşılığında başka kazanımlar…

***

Elbette ki bu gelişmeler Kıbrıslı’yı rahatsız eden gelişmeler… Dinle ilgili, İslamla ilgili bir sorunu olduğundan değil bu rahatsızlık…

Birilerinin kendi düşüncesi doğrultusunda bu ülkede veya herhangi bir yerde yaşayan insanlara kendi inanç biçimini, yaşam tarzını kabul ettirmek için açık veya kapalı baskı uygulaması…

Bunlar yapılırken gerekçe olarak da Hristiyan ülkelerde de, Avrupa ülkelerinde de bu tip uygulamaların olduğu şeklinde izah ediliyor…

Aslında doğru; dini eğitimin verildiği yerler var, medreselerde çeşitli eğitimler var, belki yardım toplayan dini örgütler de var.

Ancak körü körüne Avrupa hayranlığı ve batı hayranlığı olarak algılanmasın ama o dini eğitimlerin olduğu yerlerde demokrasi de var.

İnsanların nasıl yaşayacağına, ne giyeceğine, ne içeceğine, nereye ne zaman gideceğine birileri karar vermiyor. Yaşam tarzlarına ait seçimler özgürce yapılıyor.

Görebildiğim kadarıyla da halkın, ailenin, bireyin yoksulluğu dini amaçlar uğruna kullanılmıyor.

***

Türkiye’de hâlâ yaygın olan tarikat gibi dini örgütlerin, insanların yoksulluğunu kullanarak küçücük yaşlarda ‘ekmek elden su gölden’ olacak şekilde uhdelerine aldıkları çocukları İslami devletin belirledikleri biçimde yetiştirme uğraşları buralarda da ne yazık ki çoktandır görülür oldu.

O yaşlarda yapılamamışsa bu eğitim çalışması!, daha sonraki yıllarda uygulanacak biçimlerde kendini gösteriyor.

Bütün bu gelişmelere de hükümetimiz, eğitim bakanlığımız seyirci, nötr durumda… Aslında seyirci kalsa iyi!.. Hükümete bağlı Din İşleri dairesi söz konusu çalışmaların arkasında dururken, başkasına açıklamayı yaptırtan